X

İlişkinize farkında olmadan zarar veren olan 10 hatalı davranış

Mükemmel ve sorunsuz ilişkiye ulaşmak çok zor olsa da fedakarlık, özveri ve çalışmayla üstesinden gelinemeyecek kadar imkansız değil. Ancak bazen, elinizden gelenin en iyisini yaptığınıza inansanız da her şeyi yoluna koymak için gücünüzün tükendiğini hissedebilirsiniz. Çünkü yalnızca farkında olduğunuz ve sonuçlarını gözlemleyebildiğiniz şeyler üzerine çalışabilir ve çözüm yolları üretebilirsiniz.

İlişkide farkında olmadan yaptığınız hatalar ya da hata olduğunu düşünmeden sürdürdüğünüz tutum ve davranışlar zaman içinde iki tarafı da yıpratarak ilişkinin hiç iyileşmeyecek yaralarla sonlanmasına zemin hazırlar. Peki nedir bu hatalar?

1. Kazanma hırsı

İlişkiye en çok zarar veren tutum ve davranışların başında kişinin kazanma hırsına yenik düşmesi yer alıyor. Kazanma hırsı ve rekabet, iş yaşamında ya da eğitim hayatınızda kendiniz için koyduğunuz hedefleri gerçekleştirme konusunda size yardımcı olabilir. Ancak yaşadığınız ilişkiyi kazanmanız gereken bir mücadeleye dönüştürüp girdiğiniz her tartışmada kazanan taraf olmaya çalışmak, uzun vadede hem karşınızdaki kişiye hem de yaşadığınız ilişkiye zarar verir. Rekabetin hakim olduğu ilişkilerde taraflar kazanma hırsıyla birbirlerinin açıklarını ararlar ve avantaja dönüştürebilecekleri her durumu kendileri için fırsata çevirmeye çalışırlar. Partnerinizle size karşı çıkacağını düşündüğünüz için konuşmaktan çekindiğiniz şeyler varsa, ilişkinizde rekabetin hakim olduğunu ve tehlike çanlarının çaldığını söyleyebiliriz.  

2. Güvensizlik

İlişkide güvenle ilgili dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta var. Bunlardan birincisi, birlikte olduğunuz kişinin sizi aldatmayacağından, size yalan söylemeyeceğinden ve arkanızdan iş çevirmeyeceğinden, yani sizi üzecek herhangi bir davranış ve tutum sergilemeyeceğinden emin olmak. Diğeri ise ne yaşarsanız yaşayın, sizi terketmeyeceğinden ve sevgisinin tükenmeyeceğinden emin olmak. İlişkide güvenin herhangi bir şekilde kırılması ve tekrar geri kazanılamaması, ne kadar uzun sürerse sürsün bir noktada o ilişkiyi sonlandıracak kadar ciddi problemler yaratacaktır.

3. Konuşmamak
Herhangi bir konuda sessiz kalmak ve konuşmaya çekinmek güven eksikliğinin belirtisidir.

Birçok kişi ilişkide karşı tarafı ya da kendisini üzecek konuları konuşmaktan çekinir. ‘Aman huzurumuz bozulmasın’ düşüncesiyle rahatsız olduğu konuları ya da eksikliklerini birlikte olduğu kişiyle konuşmamayı tercih eder. Bu yaklaşım kısa vadede problemlerin üstünün örtülmesini sağladığı için işe yarayan bir yöntem gibi görülse de, yılların birikimi ilişkideki küçük bir çatlaktan sızmaya başlayarak bir süre sonra her şeyi yerle bir edecek boyuta ulaşabilir. Küçük meseleler konuşulup çözülmediği sürece kar topu gibi büyümeye devam eder. Herhangi bir konuda sessiz kalmak ve konuşmaya çekinmek güven eksikliğinin belirtisidir ve ilişkiye uzun vadede ciddi zararlar verebilir.

4. Dinlememek

Karşınızdaki kişiyi sabırla, anlayışla ve dikkatle dinleyebilmek de en az konuşabilmek kadar ilişkinin olmazsa olmazlarındandır. İyi bir dinleyici olmak çoğu zaman iyi bir konuşmacı olmaktan çok daha zordur. Herhangi bir konu hakkında eleştirilirken savunmaya geçmek oldukça normal ve insani bir ihtiyaç. Ancak böyle bir durumda karşımızdaki kişinin söylediklerini duymaya çalışmak yerine odağı kendinize çevirerek kendinizi açıklama çabasına girebilirsiniz. Zihninizde bir anda savunmanızı nasıl yapacağınızla ilgili fikirler belirmeye başlayabilir ve karşınızdaki kişinin yalnızca size yönelttiği eleştirilere odaklanırsınız. Bu noktada konuşulan şeyin içeriğinden çok karşınızdaki kişinin dinlenmeyi hakettiğine odaklanmalı ve ne söylerse söylesin sabırla, dikkatle ve anlaşıldığını hissettirerek partnerinizi dinlemelisiniz.

5. Savurganlık

Yalnız olduğunuzda geleceği düşünmeden istediğiniz şeyi, istediğiniz zaman, istediğiniz kadar alabilirsiniz. Tabii ki plansız harcama yapmak, yarınlar yokmuşçasına paranızı har vurup harman savurmanın doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyoruz. Ancak yapacağınız tüm harcamaların getireceği sonuçlar yalnızca sizi ilgilendireceği için, yalnız yaşadığınız sürece harcamalarınız konusunda da sorumluluk yalnızca size ait. Ancak biriyle uzun süreli bir ilişkiniz varsa, harcamalarınız ve para konusundaki tutumunuz sadece sizi değil karşı tarafı da ilgilendiren bir konuya dönüşür. Tek başınıza yaptığınız plansız harcamalar gelecekte sizinle birlikte partnerinizi ve çocuklarınızı da zor durma sokacaktır. Bu nedenle biriyle birlikteyken yapacağınız harcamalarınızı ve finansal planlamalarınızı sonuçlarından zarar görecek kişileri de dikkate alarak yapmalısınız.

6. Ayrılık korkusu

Gerçek anlamda mutlu bir beraberlik yaşayan hiç kimse ayrılık korkusu taşımaz. Eğer partnerinizden ayrılmak sizi korkutuyorsa, ilişkinizde mutlaka yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Aslında çoğu zaman ilişkide yolunda gitmeyen şeyler korkunun kendisidir. İlişkide korku sadece güven eksikliğinin değil kişinin öz güveninin ve öz saygısının düşük olduğunun da belirtisidir. Ayrılık korkusu taşıyan birey, bir eksikliği olduğu ve karşısındaki kişinin bu eksiklik yüzünden onu terkedeceği endişesindedir. Ancak ayrılıkların çok azı karşı tarafın kişiliğindeki  ya da görünümündeki hoşnutsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ayrılık korkusu taşıyan kişiler kendisinden çok ilişkisinde yolunda gitmeyen şeylerin neler olduğunu iyi analiz edebilmeli, sorunların çözümü için çalışmalı ve çözülemeyecek noktada ilişkiyi sonlandırmaktan çekinmemelidir.  

7. Bağımlılık
Sürekli tek tarafın verici olması, kısa ya da uzun vadede ilişkinin sonunu getirecektir.

Bağlılık ve bağımlılık arasındaki o ince çizgi… Eğer partnerinize olan bağlılığınız bağımlılığa dönüşmüşse, yani onsuz bir hayatı hayal dahi edemiyorsanız bu çizgiyi fazlasıyla aşmış ve ilişkinizi bir çıkmazın ortasına sokmuşsunuz demektir. Bu noktadan sonra artık partnerinizin tüm uğraşı ve çabası sizdeki tüm boşlukları doldurmak üzerine şekilleneceği için ilişkiniz çok farklı bir boyuta doğru ilerleyecektir. Sonuç olarak sürekli tek tarafın verici olması ve tüm sorumluluğun tek tarafa yüklenmesi ilişkinin sonunu getirecektir.

8. Sonsuz mutluluk beklentisi

Yolunda gitmeyen bir ilişkinin göstergelerinden biri de partnerlerin birbirini mutlu etme beklentisi içine girerek bunun için ekstra çaba göstermeleri. Kendinizden başka hiç kimse sizi mutlu edemez. Karşınızdaki kişi ne yaparsa yapsın, ne kadar fedakarlıkta bulunursa bulunsun, sizi mutlu etmek için her gün hediyelere boğsun… mutlu olmak istemiyorsanız size dünyaları da verse mutlu olabilmeniz mümkün değildir. Bu nedenle karşınızdaki kişinin sizi mutlu edeceği ya da sizin onu mutlu edeceğiniz beklentisi gerçeklikten uzaktır. Ayrıca ilişki sadece mutlu olmaktan ibaret değil. Mutsuzluk duygusu da ruh sağlığı yerinde olan her bireyin yaşaması gereken, oldukça insani bir duygu. Kendinizi kötü, depresif ve çaresiz hissettiğinizde ve hissettirdiğinizde de sizinle olacağını bilmek, ilişkiyi daima yapay bir mutlu olma çabası içinde olmaktan çok daha fazla güçlü kılacaktır. Bu nedenle eğer partnerinizin sizi mutlu etmesini bekliyorsanız ya da sizi mutlu edememesinden şikayetçiyseniz, ilişkinizle ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir.

9. Hiç kavga etmemek

Tartışma ortamı yaratılamayan bir ilişkide, yaşanan sorunlar karşısında sağlıklı fikirler ve çözümler üretilmesi imkansızdır. Problem büyümeden tartışmak ve çözüm üretmek, sorunların büyümesini ve içinden çıkılamayacak kadar karmaşıklaşmasını önleyecektir. Ayrıca kavga etmek ve tartışmak kişinin duygusal sağılımını gerçekleştirmesi ve ruh sağlığının korunması için son derece önemli. Çiftlerin tartışmadan ve kavgadan kaçınmasının en büyük sebebi çatışma yönetimi konusunda yeterince donanımlı olmamalarından kaynaklanır. Ayrıca toplumda var olan tartışmanın ve öfkenin yapıcı bir çözüm yolu getirmediği inanışı da çiftlerin kavga etmesini ve tartışmasını engeller. Ancak normal ve sakin bir konuşma sırasında söylenemeyen sözlerin ve baskılanan duyguların birçoğu kavga ve tartışma sırasında açığa çıkar. Bu nedenle çiftler kavga ederken hem kendilerinin hem de karşılarındaki kişinin gerçek duygu ve düşüncelerini tüm açıklık ve netliğiyle öğrenme şansı yakalar.

10. İlişkinin zor ya da kolay olması gerektiğine dair ön yargı taşımak
İlişkilerin kolay ya da zor olması gerektiği inancı, yanlış kararlar vermenize neden olabilir.

Bazılarımız ilişkinin kolay olması gerektiğini savunur. Bu görüşü benimseyenlere göre eğer iki kişi birbirini seviyorsa ve birlikte olma kararı aldıysa zaten her şey kendiliğinden çözüme ulaşacaktır, ulaşmalıdır. Bazılarımız ise değerli olan her şeyin zorluklarla elde edilebileceği ve bu nedenle zor ilişkilerin daha sağlam ve daha uzun süreli olduğunu düşünür.

Bu iki bakış açısında ortak olan şeyse, tarafların ilişkiyi sürdürebilmek için hiç bir çaba sarf etmemesi, sorumluluğu tamamen ilişkinin doğasına yüklemesidir. İlişkinizi kolaylaştırmak için çabalama gereği duymazsınız çünkü zaten size göre o ilişkinin kolay olması gereklidir. Ya da tam tersi, işleri zorlaştırmak için uğraşmanız anlamsızdır çünkü zaten o ilişkiye zor olduğu düşüncesi ve beklentisiyle başlamışsınızdır. Her iki durumda da erken yıpranma yaşanması kaçınılmazdır. Problemler hiç bitmez çünkü ilişkide problem olması gerektiği inancınız nedeniyle çözüm yolu arama zahmetine girmezsiniz.

Yukarıdaki problemlere kısa ve genel çözüm önerileri sunmaya çalışmış olsak da, hiçbir problemin tek bir sebebi olmadığı gibi tek bir çözümü de olamayacağını aklınızda bulundurmalısınız. İlişkiyle ilgili zamanla geliştirilen yanlış tutumlar ve farkında olmadan tekrarlanan hatalı davranışlar, eğer şanslıysanız, ayrılıkla noktalanır. İlişkinin devam etmesi durumunda ise içinden çıkamadığınız bir karadelik gibi sizi yavaş yavaş dibe çeker.

 

Kaynaklar:
Lifehack
Psychology Today
Huffington Post

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale