X

Şu anda yaşadığınız ilişkiniz çocukluk yaranızın bir yansıması olabilir

Aramızda “ne seninle, ne sensiz” tarzı bir ilişki yaşamayan var mı çok merak ediyorum. Hani hep o insanı görmek istediğimiz, ancak onu gördüğümüz zaman illa bir kavganın çıktığı, size yönelik hakaretlerin havada uçuştuğu, kavganın hemen ardından müthiş keyifli bir barışma sürecinin yaşandığı ve bu dönemin ardından da yeniden kavgaların edildiği, bol gelgitli, huzursuz ilişkilerden bahsediyorum.

Çoğu insan bahsettiğim tarzdaki ilişkiyi, bir defa bile olsa mutlaka yaşamıştır bence. Burada sadece, duygusal istismarın olduğu romantik ilişkilerden bahsettiğimin altını çizmekte fayda var. Duygusal istismar, yakın ilişkide eşlerden birinin diğerini inciten sözel veya sözel olmayan eylemleridir. Duygusal istismar fiziksel güç kullanımını içermeyen davranışlar ile gerçekleşir (Loring, 1994). Mouradian (2000)’e göre duygusal istismar bağırma, aşağılama, alay etme, duygulara kayıtsız kalma, ilişkiyi bitirmeyle tehdit etme, sevgi göstermeme gibi davranışları içerir. Duygusal istismar insanın kendine olan saygısını elinden alan, onu son derece mutsuz eden psikolojik bir şiddet türüdür. Duygusal istismara maruz kalan bireylerin psikolojik rahatsızlıklara sahip olma risklerinin yüksek olduğu gözlemlenmiştir.

İyi de biz neden duygusal istismara maruz kaldığımız bu ilişkilerde kalmaya devam ediyoruz ki? Bu sorunun cevabı çok basit: Bağımlı olduğumuz için. Bütün bu drama, bir dargın bir barışık olma durumları beynimizde bağımlılık yaratıyor. Evet garip ama gerçek, biz bize acı veren ilişkimize bağımlıyız. Bütün bu bitmek bilmeyen dramalar vücudumuzda adrenalin gibi bazı hormonların salgılanmasına neden oluyor. Ve biz sonunda toksik ilişkimize   bağımlı bir hale geliyoruz.

Ancak kendimizi bu tip toksik ilişkilere sokmamızın asıl nedeni de çocukluğumuzda yatıyor. Çocukken duygusal istismara maruz kalmış olan bireyler, yetişkin olduklarında da genelde, kendilerini duygusal olarak istismar edildikleri ilişkilerin içine sokarlar. Şu anki ilişkiniz çocukluğunuzda yaşadığınız duygusal istismarın aynısı ve aynası olabilir. Diyelim anne ya da babanız, belki her ikisi de, çocukluğunuzda size bir dönem çok iyi davranıyordu, daha sonra da bu dönemin ardından size hakaret ettikleri başka bir dönem geliyordu. Annenizin (ya da babanızın) bu davranışı sonucu, çocuk zihniniz bu inişli çıkışlı ilişkiyi normal olarak görmeye başladı. Dahası siz, size bu şekilde davranılmasını tolere etmeyi öğrendiniz. Hatta belki en kötüsü bu tip davranışları hak ettiğinize inandınız. Şimdi çocukluğunuz ve bir yetişkin olarak toksik ilişkilere duyduğunuz bağımlılık arasındaki bağlantıyı görebiliyor musunuz? Annenizin ya da babanızın size olan dengesiz davranışları sonucu, beyninizin kimyası değişti. Ve büyüdüğünüzde tıpkı size anneniz ve babanız gibi dengesiz bir şekilde davranan birini buldunuz.

Çünkü sizin bildiğiniz tek sevgi türü bu. İyi de bu gerçek bir sevgi değil ki. Gerçek sevgide hakaret olmaz. Gerçek sevgi şifa verir, insanı iyileştirir. Gerçek sevgi karşındakinin kusurlarını değil güzelliklerini görür. Gerçek sevgi insanı mutlu eder. Gerçek sevgi sizi yerden yere vurmaz, sizi yukarı çıkarır.

Peki ilişkinizde duygusal istismara maruz kalıp kalmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz? Aslında bunu tek bir soruyla anlamak mümkün. Eşinizden korkuyor musunuz? Yanıtınız evetse siz, istismar edildiğiniz bir ilişkinin içindesiniz demektir. Eşiniz sizi durmadan eleştiriyorsa, sizin duygu ve düşüncelerinize önem vermiyorsa, size sık sık hakaret ediyorsa, size isimler takıyorsa, sizi aşağılıyorsa, size bir insan gibi değil de bir eşya gibi davranıyorsa, isteklerini yerine getirmediğinizde ortalığı birbirine katıyorsa, sizi küçümsüyorsa, her şey için sizi suçluyorsa, size hiç saygısı yoksa, size kendinizi eksik ve kusurlu hissettiriyorsa, siz maalesef duygusal olarak istismar edildiğiniz bir ilişki içindesiniz.

Tabii ki duygusal istismarın görüldüğü ilişki sırf bu istismardan ibaret değil. Genelde istismarın ardından, çok güzel anların yaşandığı, eşinizin size karşı çok iyi davrandığı bir dönem gelir. Buna “balayı dönemi” deniyor. Duygusal istismara maruz kalan çoğu insan işte bu “balayı dönemi” için ilişkide kalmaya devam ederler.

Evet acı ama gerçek. Çocukken anneniz ya da babanız sizi sık sık eleştirdiler, varlığınıza saygı göstermeyen davranışlar sergilediler, siz de büyüdüğünüzde size tıpkı anneniz babanız gibi davranan sevgililer buldunuz. Bartholomew (1990)’a göre bebek ile bakıcısı arasında gelişen bağlanma stili bireyin gelecekteki ilişkilerini etkiler, başka bir değişle sonraki sosyal ilişkilerinin prototipini oluşturur. Bağlanma ilişkileri, erişkinlerin duygusal yaşamında güçlü bir rol oynar (Bowlby, 1980).

Ama bu çok saçma dediğinizi duyar gibiyim. Bize acı veren bir davranış şeklinden kaçmak yerine gidip tekrar onu bulmak ilk bakışta gerçekten de saçma geliyor. Ancak bunun altında yatan neden son derece mantıklı. Biz, bize aynı ailemiz gibi davranan sevgililer bularak çocukluğumuzun yaralarını tamir etmeye çalışıyoruz. Hayalimizse şu:  Davranışları yüzünden bizden asla özür dilemeyen aile fertlerimizin aksine, sevgilimizin kalbimizi kıran davranışının farkına varması ve bizden özür dilemesi. Böylece sevgilimiz aracılığıyla sanki bizi geçmişte üzen ailemiz bizden özür diliyor gibi hissedeceğiz. Size bir haberim var. Böyle bir şey asla olmayacak. Çocukluk yaranızın yansıması olan sevgiliniz, sizi üzen kaba saba davranışlarına devam edecek. Çünkü o bir istismarcı. Hiçbir zaman hatasının farkına varmayacak. Yineliyorum, çünkü o öyle bir insan. Zaten siz de sevgilinizi tam da böyle bir insan olduğu için seçtiniz. Onun üzerinden çocukluğunuzu tamir etmeye çalıştınız. Ama çocukluk yaralarımızı tamir etmenin yolu bu değil. Anneniz, babanız ya da sevgiliniz dahil kimsenin sizi istismar etmeye hakkı yok. Kendinizi istismar edildiğiniz bir ilişkide tutmaya devam ederek kendi kendinizi istismar ediyorsunuz demektir. Artık annenizin, babanızın duygusal istismar konusundaki mirasçısı olmaktan vazgeçin ve iyileşmeyi seçin.

Eğer siz de bu tip ilişkinin içindeyseniz sevgi anlayışınızı tekrardan gözden geçirin derim. Sizce gerçek sevgide bu kadar kavga, hakaret olur mu? Objektif olun. Siz neden böyle ilişkinin içindesiniz? Kendinizi değersiz hissedip, daha iyisini hak etmiyorum diye mi düşünüyorsunuz? Yalnız kalmaktan mı korkuyorsunuz? Mutluluk korkunuz mu var? Kendi kendinizi sabote mi ediyorsunuz? Tüm bunları iyice düşünün.

Gelin kendinize bir iyilik yapın. Gerçek sevginin ne olduğunu iyice özümseyin ve kendinizi toksik ilişki bağımlılığından kurtaracak kadar çok sevmeye başlayın. Unutmayın çocukluk yaralarınızın tek ilacı gerçek sevgidir.

Gerçek sevgiyi kendi kendinize vermeye başlamanız dileğimle…

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Öz şefkat ile ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum.  

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Şiddet sorunu: Karanlıkla savaşırken karanlığa karışma

Kaynaklar:

  • Bartholomew, K. & Horowitz, L. M. (1991). Attachment styles among young adults: A test of a four-category model. Journal of Personality and Social Psychology. 61 (2), 226-244.
  • Bowlby, J. (1980). Attachment and loss: Sadness and depression. New York: Basic Books.
  • Loring, M. T. (1994). Emotional abuse. New York: Lexington Books
  • Mouradian, V. (2000). Abuse in intimate relationships: Defining the multiple dimensions and terms. National Violence Against Women Prevention Research Center, Wellesley Centers for Women: Wellesley College.
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale