X

İlişkinin de “sanatı” olur: Sizin resminiz neyi gösteriyor?

“Sevgi hiçbir şey istemez, tamamlanmaktan başka…” -Halil Cibran

Ben de sizler gibi daha önce sorgulamamıştım, gelin hep birlikte yorumlayalım; ilişkinin “sanatı” olur mu? İşte bu sorunun cevabını bana çokça düşündürten bir eserle karşılaştım geçtiğimiz haftalarda ve oldukça etkileyici detaylar da içeriyordu. Ben bu yazımda bana eşlik eden sizlerle bugün “ilişki” olarak gördüğümüz kavramlara yüklemekte olduğumuz anlamları, bu anlamların hayatımızdaki yerini ve hatta sonraki aşaması olarak işte çizdiğimiz resmimizi yani yaptığımız sanatımızı değerlendirelim istiyorum…

Şimdi öncelikle bir ilişkimiz olduğunda çok sıklıkla gördüğümüz ilk fırça darbesi “sahiplenme” ile gelir. Bu genel olarak bayan ve erkek olmamıza göre de farklılaşmaz, ama illaki bir sahiplenme olacaktır akışta. Şunlar sıklıkça tuvalde boyanır örneğin “bensiz başka bir plan mı yaptın” veya “bana sormadan neden böyle bir karar verdin” ya da “her planında neden ben olmuyorum, neden benimle değilsin benden kaçıyor musun”? Tabii ki karşımızdakinin cevap bile verebilmesine olanak bırakmayız. Tuvalimiz çoktan siyahlara boyanmıştır, yani sahiplenmenin derin kuyularına düşmüşüzdür…

Gelin biraz da koyu mavi renk ekleyiverelim, diğerinin hayatına veya diğerine topluca “müdahale etmek” yani seçimlerine tercihlerine ve hatta bu yaşa gelmiş olmasına karşın sadece “kendi özgür iradesi” ile karar alabilmesine engel olmak… Bu siyahların yanına oldukça koyu tonları ile yakışır bir darbedir… Şunları sıklıkla duyarız “hemen kalk salonda bıraktığın çamaşırlarını düzenle (anne moduna geçilir bir kere)” veya “hemen bu verdiğin iş kararını geri alacaksın ben senin başka bir şehre seyahat etmeni ve taşınmanı istemiyorum” gibi yani hayatına bakmasına hayatında kendini ifade etmesine kocaman bir “blokaj” olarak fırça darbemiz mükemmel bir işlev görmüş olur…

Peki siyahlardan, koyu mavilerden sonra kopkoyu bir bordo daha vuralım gelin, inat etmek gelir sanatımızda… İstediğimiz olmadığında küçücük bir çocuk gibi kendimizi kapatmak, küsüp gitmek ve tartışmaktan “kaçınmak” gelir. Ödümüz kopar kaybedeceğiz diye, üzülürüz ama söylemeyiz… Saygısızlık görürüz bazen ama bunun “kendi” yorumumuzla ne noktaya karşılık geldiğini paylaşmayız; çünkü huzursuzluk olmasındır… Ne gerek vardır şimdi tartışmaya veya kim uğraşacaktır, bir kerelik kabul ediveririz. Peki gerisi nasıl gelir, bir bakarız tekrar tekrar üzülmeye ve yeniden ve yeniden aynı tarz saygısızlıkları görmeye devam ederiz.

Bu kadarla bitmez bizim can-ım sanatımız, daha ilerisi vardır; koyu bir yeşil daha vuralım fırça darbemizle bu sefer koyduğum “beklentiye girmek” fiili olur… Beklentide oluruz sevilmek beklentisinde, öyle olduğumuz gibi sevebilmek yetmez değil mi bizlere? İllaki sıkmamız bunaltmamız her yapılan hareketi “seviyor” veya “sevmiyora” yormamız gerekir… Sevmiyor diye “alındığımız” her an olay çıkartmak vardır sonra, neden sevilmiyorum diye sorgulamak da vardır. Sevemeyiz olduğumuz gibi, kabulle belki sonsuz bir karşılık beklemeden, o kişi olduğu için ve bunun “sadece ve sadece” yine bizimle ilgili olduğunu da unutuveririz. Başka hiçbir gücün bizim içimizdeki boşlukları öyle dışardan gelip de dolduramayacağını yani o dışarıdan talep ettiğimiz sevginin bizi “ben” yapamayacağını da anlamayız… Koyu yeşilleri vurur dururuz işte böyle…

Resmimiz yavaş yavaş daha da ortaya çıkmaya başladığında gelir kocaman bir turuncu darbesi, “değişime direnmek” olarak… Yıllar geçer biz bekleriz ki sevgimiz değişmesin, kişiler değişmesin, ihtiyaçlar değişmesin, bakış açıları değişmesin ve ilgil seviyesi değişmesin… Değişir oysa ki, oysa her şey farklılaşır, biz de değişiriz. Değişiriz de bu can-ım değişime kabul veremeyiz sevdiğimiz insan olduğunda. Örneğin birlikte zaman geçirmek eskisi kadar çekici gelmediğinde sorgulayıvermek üzerine düşünmeyiz. “Her şey olduğu gibi kalmalıdır” fakat turuncuların başladığı yerde değişim vardır, evrilir sarılar… Ve biz de değişiriz ve evet bir ilişkinin sanatında “değişime direnmek” kabul edilemez çünkü sanat da değişimdir, nefes almak gibi… Durdurmaya çalıştıkça yıpranırız ve yıpratırız temelli…

Son bir fırça darbesine de yer kaldı evet; ben buraya şunu koyacağım aşka verdiğimiz anlam veya ilişkiden beklentilerimizin daha doğrusu “ilişki” tanımımızın sınırlılığıdır. Örneğin “evlilik” nedir, sizi büyütsün ister misiniz, amacı çocuklara sahip olmak mıdır, bir insanla muhteşem bir hayata eşlik etmek midir, yoksa deli bir aşk mıdır? Bunların hepsine bir cevabımız var mı? “Şu an mutlu musunuz” diye sorsam örneğin evlilik hayatında tam olarak mutlu olan, gerçekten istediği hayatı yaşamakta olan kaç kişi ile karşılaşırız. Bu darbemize o yüzden koyu mor veriyorum…

Mor titreşimi en yüksek olan renktir; işte ilişki algımız aslında hayatımızın temeline ve bu alanda yaptığımız tercihlerin de en üstüne hitap etmektedir. Bizler kişisel tanımlarımızı değiştirdiğimizde, genişlettiğimizde ya da en azından “gerçekten ne olduğuna karar verdiğimizde bile” daha mutlu ilişkiler tezahür ettiririz. Çünkü ne aradığımızı biliriz, bize öğretecek bir ilişki mi istiyoruz, evli olmaktan sadık olmayı mı anlıyoruz, veya evli olmak sadece “fedakarlık” içinde olmak mıdır, bir külfet midir veya hayatımızı açabileceğimiz muhteşem bir yolculuk mudur? İşte her tanım her düşüncemiz tuvalimizde o koyu mor tonumuzu da böyle derin bir şekilde farklılaştırır…

Sevgili Krishnananda & Amana değerli eserleri İlişki Sanatı ile bakın bu süreci nasıl açıklıyor:

“…Fakat aşk hayatımızda, sadece eski alışkanlıklarımıza saplanıp sevginin, güvenin ve beslenmenin devam edeceği beklentisine giremeyiz. Eğer yaparsak, başlangıçtaki sevgi ölecektir. Hayatta hiçbir şey durağan değildir. Yaşam enerjisi sürekli bir şekilde hareket eder ve akar. Eğer sevgi ve samimiyet derinleşmiyorsa ve kuvvetlenmiyorsa o zaman yüzeyselleşiyor ve zayıflıyor demektir ve tekrar daha derin kırılganlık düzeylerine bilinçli bir şekilde açılmak taahhüt isteyen bir çalışma gerektirir.

…Olgunlaştıkça, çatışma yerine sevgiyi seçmeyi öğreniriz çünkü belli davranışlarımızın bizi nereye götüreceğini biliriz… Olgunlaştıkça, haklı olmak ihtiyacına artık sahip değilizdir. Sevgiyi hissetmekle karşılaştırıldığında haklı olmak oldukça önemsiz görünür.”

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sizler, ilişkilerinize bambaşka bir gözle bakmanızı istiyorum, sizin tuvalinizde nasıl bir sanat bulunuyor, sizin manzaranız, sizin resminiz neyi kapsıyor?

En güzel renkleri boyamanız ve ilişki sanatınızda mükemmelleşmeniz dileklerimle…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale