X

İlişkilerin en büyük zehiri: Mahşerin dört atlısıyla tanışın ve önleminizi alın

“Sevmek insanın kendi kendini aşmasıdır.”
Oscar Wilde

İlişkiler günümüz insanının çıkmaz sokaklarından. Televizyon haberlerinde de sık sık izliyoruz. Yıllar geçtikçe evlenme oranı düşüyor, boşanma oranı yükseliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde sadece 2018 yılında 2017 yılına kıyasla yaşanan boşanmaların oranı yüzde 10,9 arttı (2017 yılında 128 bin 411 çift boşanırken, 2018 yılında 142 bin 488 çift dünya evinden çıktı). 2016-2017 yılları arasında boşanmaların hızı sadece yüzde 1,8 oranında artmıştı.

Tabii bu boşanmaların ardında çok çeşitli sosyoekonomik ve kültürel değişimlerin de etkisi var. Her şeyi kabullenen, evlilik davasından dönmemeyi ilke edinmiş X kuşağının çocukları olarak artık haklarımızı savunmayı ve 21. yüzyıl kadınları olarak kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı pekala öğrendik. Belki biraz da bunun verdiği güçle hayatımızda yolunda gitmeyen her şey için daha çok şikayet etmeye başladık. Çalıştığımız şirket, ekonominin durumu, çocuğumuzla ilişkimiz, evliliğimiz…

Kısacası her şey bizler için bir şikayet aracına dönüşmüş durumda. Peki bizler sürekli şikayet enerjisindeyken, ilişkilerimizin, evliliklerimizin daha iyiye gitmesi gerçekten mümkün mü? Evrenin en temel yasası, “Benzer benzeri çeker” diyor. Ne yazık ki gerçek bu: Şikayet etmek hayatınızda daha çok şikayet edeceğiniz durum yaratmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. O halde hayatlarımızda daha mutlu ilişkiler/evlilikler yaratabilmemiz için ne yapmamız gerekiyor ?

Aldığım kişisel gelişim eğitimlerinden bir tanesinde John Gottman’ın “Evliliği Sürdürmenin Yedi İlkesi” kitabı önerilmişti. Kitabın yazarı, aynı zamanda bir psikolog olan John Gottman, eşiyle birlikte 35 senede 3000’den fazla çifti araştırmışlar. Uzun yıllar süren bu araştırmaların sonucunda ilişkilerin bitmesine yol açabilecek dört temel davranış biçimini ortaya koymuşlar; bunları da “Mahşerin 4 Atlısı” olarak tanımlamışlar. Gelin şimdi bu kitaptaki bilgeliğe kulak verelim…

Eleştiri

Eleştiriler karaktere ve kişiliğe yönelik olumsuz ifadelerdir. En büyük zararı da bu şekliyle verir. Örneğin; “Sürekli kendin hakkında konuşmandan bıktım, ne kadar bencilsin” ifadesi eleştiriyken; “Sen sürekli kendin hakkında konuştuğunda ve nasıl olduğumu sormadığında kendimi önemsiz hissediyorum, lütfen bu konuda daha dikkatli olur musun?” şikâyettir.

Mutlu bir ilişkiye giden yol “sen” ifadesiyle eleştirilerde/yargılarda/genellemelerde bulunmak yerine “ben” dilini kullanmak ve duygularınızı samimiyetle, karşı tarafı suçlamadan ifade etmektir. “Ben” dili konuşulduğunda karşı taraf kendini suçlanmış hissetmez, çünkü bahsettiğiniz sizin duygularınızdır ve bunun sorumluluğu tamamen size aittir. Bu yaklaşımın pek çok çatışmayı daha başlamadan çözdüğünden emin olabilirsiniz!

Savunma

Eğer birinci madde çiğnendiyse ve çiftlerden biri “sen” diliyle konuşmaya başladıysa (“Sen egoistsin”, “Sen zaten hep dağınıksın, devamlı arkanı toplamak zorunda kalıyorum” vb..) karşı taraf yargılandığını hisseder ve bilin bakalım kendini savunmak için hangi yöntemi kullanır? O da “sen” dilini kullanıp karşı tarafı suçlamaya başlayacaktır. Savunmada en belirgin özellik karşı tarafın söylediklerini duymamaktır, çünkü kişi sadece kendi söylediklerine odaklanır. Çiftlerden biri diğerini eleştirdiğinde, diğeri savunma pozisyonuna girer; ancak savunma bir çeşit karşı tarafı suçlama olduğundan ve “sorun bende değil sende” mesajı içerdiğinden çatışma artarak devam eder. Kısır döngü oluşur.

Örneğin, “Bu senin hatan”, “Bunun sorumlusu sensin” , “Asıl sen bunu daha çok yapıyorsun” gibi ifadeler savunma ve aynı zamanda da suçluluk içerir.

John Gottman’a göre “Mutlu bir ilişkide olması gereken sadece kendini savunmaya çalışmak değil, çatışma anında sorunun bir kısmını kabul etmek ve sorumluluğu üstlenmektir.”

Küçümseme

İlişkilerde olmaması gereken en olumsuz davranış biçimlerinden biridir. John Gottman bu davranışı “eşlerden birinin kendisini diğerinden üstün görmesi ve diğerini küçümsemesi durumu” olarak açıklıyor. Tahmin edersiniz ki böyle bir ilişki biçiminde çatışma da kaçınılmaz olacaktır. Aşağılama ifadeleri içerisinde tiksinme mesajları da bulundurduğundan dolayı sorunların çözülmesi imkânsız bir hal alacak ve ilişkinin bitmesine yol açacaktır.

Örneğin; “Çok beceriksizsin”, “Zaten neyi bugüne kadar doğru yaptın ki”, “Ben sana söylemiştim”, “Bu yaptığın tam bir aptallık” vb. ifadeler kişiliğe yönelik suçlamalar, aşağılamalar içerir.

John Gottman’a göre “Mutlu bir ilişkide olması gereken, aşağılama yerine takdir etme ve saygı duymadır.”

Duvar örme

Duvar örme, tartışma sırasında çiftlerden birinin fiziksel ve ruhsal anlamda iletişimi kesmesi ve konuşmamasıdır. Çiftler bunu genelde küserek ya da sessiz kalarak yaparlar. Bu tutum karşı tarafa “Sen değersizsin”, “Sen önemsizsin” mesajı verdiğinden ilişkiye en çok zarar veren davranışlardan bir tanesidir. Çünkü pasif bir direniştir, iletişimi tamamen kestiği için ilişkide sorunların kronik hale gelmesine sebep olur. Bir kafeye gidip oturduğunuzda gözlem yapmanızı öneririm, böyle çiftleri görmeniz çok olası…

John Gottman’a göre ise “Mutlu bir ilişkide olması gereken sakinleştikten sonra sorun hakkında konuşmaktır.” Konuşmadığınız sürece karşı tarafın varsayımlar yapmasına izin verir, böylece ilişkinizde derin mutsuzluk çukurları kazmış olursunuz.

“İnsanlar köprü kuracakları yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar.”
Isaac Newton

Diyeceğim o ki… Önce siz tepkilerinizi değiştirin, zamanla karşı tarafın da tutumunun değiştiğini göreceksiniz. Tepkilerimizi değiştirebilmenin en verimli yolu ise bilinçaltı kayıtlarımızı, orada saklı tuttuğumuz “değersizlik, yetersizlik, utanç, kaybetme korkusu” gibi inançları değiştirmekten geçiyor. Gelin değişimi önce kendi içimizde ve dolayısıyla içinde bulunduğumuz ilişkilerin en yüce hayrına gerçekleştirelim. Sizler de Thetahealing yöntemiyle ilgili ayrıntılı bilgiye www.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; her türlü sorunuz için benimle Instagram hesabımdanwww.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; ve info@esindemir.com mail adresim üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Bilinçaltınızı değiştirin, dünyanız değişsin. Çünkü siz buna değersiniz…

Kaynaklar
Gottman, J.& Siver, N.(1999).The Seven Principles for Making Marriage Work: A Practical Guide from the Country’s Foremost Relationship Expert.

İlginizi çekebilir: İlişkilerin çıkmaz sokağından bir ses yükselir: “Ben değişemem”

Esin Demir: 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi. Spiritüel gelişim merakı 2009 yılında, Japonya’ya bir yaz stajı programı ile gittiğinde başladı. Bu ilginç ada ülkesinde pek çok tapınak gezdi, bu tapınaklarda yapılan dini ritüelleri yakından görme imkanı buldu. Türkiye’ye dönüp profesyonel iş yaşamına başladıktan sonra ruhsallık ve kişisel gelişim ile ilgili araştırmalarını daha da derinleştirirken; beyin, bilinçaltı ve kuantum fiziğine de ilgi duymaya başladı. Bu sırada ThetaHealing® bilinçaltı temizlik tekniği ile tanıştı. O günden itibaren bu teknik ile ilgili aldığı çok sayıdaki uygulayıcılık eğitimini, Valencia’da aldığı ThetaHealing® eğitmenliği ile taçlandırdı. Esin şimdi bir taraftan profesyonel kariyerine devam ederken, diğer yandan ThetaHealing® grup eğitimleri ve bireysel seanslar veriyor. Thetahealing yöntemi ile ilgili detaylı bilgiye www.esindemir.com adresinden ulaşabilirsiniz. Esin’in en büyük arzusu, Dünya’nın yaşanacak daha sevgi dolu bir yer olması...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale