X

İlişkilerimizde sevgi verebilmek ve alabilmek dengesi: Dengenin saklı dengesizliği

“Ey can, kimseyi kırma… Sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz!” Mevlana Celaleddin Rumi

Sevmek demek fedakarlıktır birçoğumuz için. Söz konusu sevdiğimiz insan olduğunda gözümüz hiçbir şeyi görmez. Onun hayatımızdaki varlığıdır kutsal olan. Ona duyduğumuz tarifsiz aşktır hayatın gerçekliği. Sevmek demek özgürlüktür bir diğer grup için. Sonuna kadar özgür olmak. Dünyada olabileceğimiz en özgür, en kendimiz gibi halimize bürünebilmektir. Sevginin verdiği cesaretle boyanır tüm ağaçlar, parlar güneş, daha bir yeşildir baktığımız her yön… Sevgi büyüsüyle yanımızdadır.

Sevmek demek paylaşmak demektir bir diğer grup için. Paylaşmak olduğu zaman ve olmadığı zamanda da, her koşulda, her yerde paylaşmayı bilmektir. Paylaşmak, ben ve senden geçip biz olabilmektir. Sevginin varlığında iki ayrı kalbin bir olduğunu görürüz, iki ayrı güzel kalp bir noktaya bir noktada atar… Sevmek demek unutmak demektir bir diğer grup için. Öncesini tamamen unutmak. Daha önce yaşanmış kayboluşları, kazanışları, gelmişi ve geçmişi tüm gerçekliğine rağmen unutabilmektir. Geleceğe yaşanacak olanlara bir şans verebilmektir… Yani korkmadan yola devam edebilmektir. Sevmek demek merhamettir bir diğer başka grup için. Merhamet demek elleriyle korumak demektir, sarıp sarmalamaktır yaralarını, kendi yaralarını kanatmaya çalışmadan gözünden bile sakınarak koruyabilmektir…

Sevmek biz insanoğluna bu hayat yolumuzda bahşedilmiş olan en büyük nimettir. Ne kadar teşekkür etsek az olandır… Gerçekten bulanlar için bu hayat yolunda alınan en güzel hediyedir. Para ile satın alınamayandır… Kasalara koyulamayandır… Paranın satın alabileceği tüm güçlerden tüm tatminlerden ve tüm olanaklardan çok daha değerli olandır…

İşte ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte sevmek kavramını daha yakından inceleyelim istiyorum. Sevmek içerisindeki sevgiyi almak ve vermek dengemize, bu denge bozulduğunda bir taraf diğer tarafa “alındığında” kırıldığında vermeyi veya almayı kestiğinde ne olduğuna farklı gözlerle bakalım. Bizler sevgiyi almayı reddettiğimizde “biz” olmaktan koparak “ben” olurken, sevgi vermeyi beceremediğimizde ise karşı tarafın “anlayamadığımız” kızgınlığı ile karşılaşabiliriz. Her iki durumda da görünürse ne olduğuna “tam olarak” kanaat getiremesek de görülmeyen bir düzlemde sevgi “akışımızda” bir blokaj yaşanmaktadır.

Şimdi örneklerle ilerleyelim, örneğin bir konuda sevdiğimiz kadın veya adam ile tartışma yaşamaktayız. Fikir ayrılığına düştüğümüz noktada, egomuz devreye giriyor. Erkek, kadının kendisinden farklı bir fikirde olmasına alınırken, kadın ise aynı egonun ellerinde erkeğin neden kendisini dinlemediğini düşünmeye başlıyor. “Bir” olan işte bu noktada ikiye ayrılıyor. Bu akışta sadece erkek veya sadece kadın “ikilik” anlayışına sürüklenebilir fakat her ikisi birden egolarının ellerinde savrulduklarında “konudan” bağımsız ego savaşlarının neden olduğu kavgalara doğru yol alıyoruz…

Peki, bu zamanlamada sevgi nerede? Sevgi akışı duruyor, her iki taraf da “ben” kavramına o kadar odaklanıyor ki sevgi vermeyi kesiyorlar; çünkü ciddi bir “tehlike” algısı mevcut, egonun verdiği sinyaller “kendini savunmak” üzerine odaklanıyor. Her iki taraf da sevgi vermediklerinde sevgi alamıyorlar… Bu nokta çok kritik idari kanun “almak ve vermek” yani vermediğimiz şeyi alamayacağımız ancak çok verdiğimiz şeyin bize geri döneceği kuralı işte burada işlemeye başlıyor… Sevgi vermedikleri durumda birbirlerinden sevgi almaları da mümkün olmuyor. Egonun sinyalleri devam ederken ilk akıllarına gelen “sevilmiyorum”, “bu adam veya kadın beni ‘yeterince’ sevmiyor” oluyor… Yeterince sevilmediğimizi hissettiğimizde ne yaparız? Hemen cevaplayalım, hırçınlaşırız canını acıtmak isteriz tehdit ederiz yakarız yıkarız değil mi? İşte bu yüzden kavgalarımız giderek daha da artan boyutlara ulaşıyor ve öyle bir nokta geliyor ki ne adam ne kadın birbirlerini “dinlemiyor” bile…

Sonunda “yeniden” sevgi ile bir köprü kurulmadığında yani kadının sevgisi adama akmadığında ve adamın sevgisi ise kadına akmadığında aralarındaki duvarı yıkabilecek tek güç olan sevginin yokluğunda işte “ayrılık” dediğimiz an gelip çatıyor… Oysa adam veya kadın bir şekilde egodan, yaşananlardan, fikir ayrılıklarından sıyrılıp sadece sevgiye dönse sevgi verse sevgisiyle akışı değiştirse ve sevgi ile karşısındaki kişiye ulaşsa, tüm “zaman” değişiyor… Yeniden kurulan sevgi vermek dengesiyle karşısındaki kişiyi de etkileyerek sevgi alış verişini yeniden başlatabiliyor…

Sevginin varlığında her şeyin güzelleştiği üzere adam da kadın da egodan sıyrılarak birlikte olmanın ne denli güzel olduğuna, gerçekten “sevebilecekleri” ve sevgi bağı ile bağlanabilecekleri bir insan bulmanın ne kadar kıymetli bir şans olduğuna odaklanıyorlar… Ve aşk işte bu zamanda “kazanmış” oluyor. Tüm anlaşmazlıklara, egonun o muhteşem varlığına ve kişilerin “kendilerine” rağmen evet sevgi kazanıyor…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, ilişkilerinde almak ve vermek dengesini nasıl kurmaktasın? Öyle anlar geldiğinde yeterince sevgi verebiliyor musun? Her ne yaşanıyor olursa olsun sevgi vermeye devam edebiliyor musun? Sonra sevgi almak sırası geldiğinde kalbinin kapılarını sorgusuz sualsiz açabiliyor musun? Sana ulaşan o ilgiyi o sevgiyi o hissi hakkını vererek hissedebiliyor musun?

Bugün bu yazımı okuyan sen vermek ve almak dengesinin hangi ucundasın?

 

İlginizi çekebilir: Niyet etmek: Hayata dair kararlar vermenin gücü

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale