X

İlişkilerimizde ne aradığımızı nasıl bilebiliriz?

İlişkiler, bizim en hassas noktalarımızdır aslında. Genel olarak ilişkilerimiz hakkında yorum yapılması, eleştirilmek veya başka bir kişinin “tam olarak bizim yaşadıklarımızı yaşamadan” fikirlerini belirtmesi, bizleri “savunma” dediğimiz, yani içerikten çok egomuzun ön plana çıktığı bir sürece yönlendiriverir.

Peki nedir bizi bu kadar kıran, bizim o egomuzun tüm “dikenleriyle” adeta “bana yaklaşanı yakarım” edasıyla ortaya çıkmasını sağlayan? Hemen cevap vermek istiyorum “başarısızlık”, yani aslında “ne istediğini bilememe” durumu veya “oldurmaya çalışıp da olduramadıklarımız” yani “bizi terk edenler”, “beni beğenmedi de onda ne buldu” diye sorguladıklarımız… Tüm bunların hepsini, aslında genel olarak “nereden geldiğini ve nereye gitmesini istediğimizi tam olarak tanımlayamadığımız” ilişkiler olarak sınıflandırabiliriz.

Bu yazım sevgili bir okurumun, “Pınar peki ben daha kendimi bilmezken bir ilişkiden, yani benden öte diğer bir kişinin de olduğu ikili akıştan ne beklediğimi nasıl bilebileceğim?” sorusuna cevap vermek üzerine oluşturulmuş olacak (ki şu an inanın ben de bu soruya nasıl cevap verebilirim bilemiyorum birlikte kalbimizin götürdüğü yere gideceğiz)… Bu soruyu ben iki parçaya bölmek istiyorum, ilk parça ben kendim, ilişkilere bakış açım ile ilgili ve daha sonra bir kişiyi daha alacağız yanımıza, işte asıl ilişkilerimizi yaşamak anında neler oluyor bir de o noktaya bakacağız.

Bir ilişkiden ne istediğimizi belirleyen aslında kendi içimizde gizli “ben” kalıplarımızdır. Bu yüzden bir ilişkiye başlamadan, gerçek anlamda “kendimizi” tanımamız, yani nasıl bir ilişki istediğimizi, nasıl bir akış düşlediğimizi ve bunu hayatımızı iyileştirmek pozitif anlamda geliştirmek üzere nasıl kullanabileceğimizi de düşünmemiz gerekir. Bu noktada en önemli etken “yaşanmışlıklardır”. Genel olarak yaşanmışlıklarımızı bir ilişkimizden diğer ilişkimize taşırız işte bu yaptığımız en büyük hatalardan biridir.

Geçmiş ilişkimizde oluşan bir huzursuzluk durumu, o kişiden kaynaklı bir aldatma durumu veya uyumsuzluk durumu yeni ilişkimiz de de tezahür etmek zorunda değildir. Bu yüzden öncelikle geçmiş ilişkilerimize “öğretmen” olarak bakmamız gerekir. Örneğin geçtiğimiz ilişkimizde huzursuz bir ortam yaşadıysak bu huzursuzluğa neden olan sebepleri bulup burada bir davranış kalıbımız var ise düzeltmeye çalışabiliriz. Veya aynı eğilimde bir kişi ile birlikte olmamak yönünde tercih yapabiliriz. Örneğin eğer kendimize değer vermemişsek ve bize bunu yansıtacak bir partner ile karşılaşmışsak kendimize bakış açımızı değiştirebilir ve böylece hayatımızda değerimizi bize yansıtmayacak hiçbir ilişkiyi kabul etmeyebiliriz.

Diğer bir önemli kavram yine bizlerle ilişkili olarak “sevgi” ve “ihtiyaç” bilincimizi ilişkilerimiz akışında geliştirebilmemizdir. Örneğin eğer gerçekten “ihtiyaca” karşılık veren fakat sürekli değersizlik gördüğümüz huzursuz olduğumuz sadece birlikte olmak için bir arada bulunduğumuz bir ilişki yaşamış isek, bu deneyimden alacağımız dersleri almış olmalıyız. Sevginin bir ihtiyaç olmadığını, öncelikle kendimize veremediğimiz sevginin yerini “dışarıdan” hiçbir kimse ve şeyin dolduramayacağını açıkça idrak etmemiz gerekir. Bizler ilişki anlayışımızda “ihtiyaç” olarak görmekten bağımsızlaştıkça kendimize olan güvenimiz artar ve çok daha dengeli tercihler yapabiliriz.

Buna ekleyebileceğimiz en önemli diğer bir değişken ise yaptığımız hataları, yaşanmışlıkları ve tecrübeleri yargılamadan ve tam bir kabul hali ile “olur vermek” ve yarına bunlardan bağımsız bakabilmek yetimizi geliştirmemizdir. Bu bize geçmişte yaşamış olduğumuz her şeyi bugün bizi biz yapan birer yapı taşı olarak görebilmek gücünü verirken bir sonraki ilişkimizde kim olduğumuz nereden geldiğimiz ve artık yarınlarda nereye gitmek istediğimiz ile de ilişkili güçlü bir baz oluşturur.

Sürekli geçmiş hatalar ile yakındığımızda, geçmiş hakkında şikayet ettiğimizde veya “eski ilişkimde şöyle oldu, bunu yanlış yaptım, sen de aynısın” gibi olmuş olan ve değiştiremeyeceğimiz durumları bugüne yansıttığımızda daha da önemlisi “karşılaştırmaya” çalıştığımızda aslında kendi kendimizi bloklamış oluruz; bugün sadece bugün ile yaşanır…

Şimdi biraz da diğer kişiyi yani can-ım sevgilimizi davet edelim. Bizler ilişkilerde ne aradığımızı nasıl bileceğiz? Bu sorunun cevabı (kişisel fikrim) kalbimizin derinliklerinde gizli. Bizler gizliden gizliye biliyoruz, ta ki karşılaşıncaya ve bunu fark edinceye kadar… Örneğin hiç aklımızda yokken bir kişi ile karşılaşıyoruz ve kendimizi çok “huzurlu” hissediyoruz, “aradığım bu” diyebiliyoruz, bunun sebebi aslında “ilişkimizde huzur” kavramını arıyor olmamız, huzur istiyor olmamız, huzur ile mutlu olduğumuzu kavramış olmamızdır. Diğer bir örnekte ise bir kişi ile tanışırız ve bize oldukça enerjik hissettirir, çok güzel bir arkadaşlık bağı kurulur aramızda. Burada da “aradığım buymuş” deriz, evet “arkadaş”, yani iyi bir arkadaşlık arıyoruzdur ve bu aslında bizi mutlu ettiği için etkilenmişizdir.

Yani aslında ilişkilerde aradığımız şey “sipariş” usulü çalışmaz, X arıyorum deriz ve Y ile karşılaştığımızda mest oluruz. Bizi gerçekten mutlu edecek olan şeyi belki en baştan “tanımlamamız” mümkün olmayabilir fakat aslında kalbimizin derinlikleri bilmektedir. Bu yüzden aradıklarımızda “kısıtlamadan”, kötümser olmadan veya X yerine Y olsa gibi tercihler ile kendimizi sınırlandırmadan aşkı, sevgiyi ve en önemlisi “ilişki kurabilme olasılığı”mızı aramaya devam etmek gerekir…

Yaşamadan göremeyeceğimiz en önemli örneklerden biri, hayatımızda seçimlerimiz ile karşımıza çıkan ilişkilerdir. Evet dediğimizde ayrı bir yolculuk başlar ve aynı şekilde “hayır” cevabımız da birçok farklı olası yolculuğun başlangıcı oluverir… Bu karmaşık akışta yolu bulabilecek olan yine bizleriz ve yol ancak “yürüdükçe” önümüzde daha da belirgin şekilde çizilecektir…

Her ne ve nasıl yaşamış olursak olalım, hayatta kalbimizin “birlikte atabileceği” sevgili biri ile buluşmak güzeldir… Her bir hikaye hayatta bir şeyler öğretmek üzere başımıza gelir, her ilişki kendimize tutulan bir aynadır… Eğer ilişkilerimde ne istediğimi bilmiyorum diyorsanız, sakince kalbinizi dinleyin, kalbinizle bakın, kalbinizi “açın”; o size her daim doğru yolu gösterecektir…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale