X

İlişkilerde tekrarlama takıntısı nedir?

Neredeyse herkes arkadaşlıktan romantik ilişkiye kadar tüm ilişki çeşitlerinde neden benzer bir örüntünün içinde yer aldığını kendisine sorup duruyor. Pek çok insan, önceki ilişkileriyle halihazırda var olan ilişkisini kıyaslayarak hemen hemen aynı problemlerle baş etmeye çalıştığını fark ediyor. Bu farkındalık beraberinde ‘’İlişkilerim her zaman böyle mi devam edecek?’’ sorusunu getiriyor. İşte, bu sorunun doğmasına da temelde tekrarlama takıntısı yol açıyor. Bu yazımızda, farklı ilişki türlerinde karşılaşılabilen tekrarlama takıntısını sizler için kaleme aldık.

İlişkilerimizi neden tekrarlıyoruz?

Bizi huzursuz eden herhangi bir ilişkiden çıktıktan sonra farklı bir ilişkiye atılıyoruz fakat yeni ilişkimizde de aynı rahatsızlık duygusu çoğu zaman peşimizi bırakmıyor. Bu duygu ve benzer deneyimleri yaşama durumu, temelde farklı ilişkilerde aynı rollere bürünmemizden kaynaklanıyor. Psikoloji dünyasının ünlü isimlerinden biri olan Sigmund Freud, bunu anlaşılması zor durumu karmaşık bir istekle açıklıyor; Freud’a göre, insanlar geçmişte yaşadıkları travmatik ilişkilenme biçimlerine tekrar geri dönmek istiyorlar. Bu arzu, Freud tarafından bilinç dışı bir durum olarak tanımlanıyor. Bilinçsizce duyulan tekrarlama isteği, geçmiş ilişkilerde elde edilmiş kötü deneyimlerin bastırılmasına yol açıyor. Kısacası, geçmişe ait travmatik deneyimlerimizin üzerine toprak atıyoruz ve üzücü ilişkilerimizi hatırlamamak için kendimizi zorluyoruz.

İlişkilerde görülen tekrarlama takıntısını bir ebeveyninden şiddet görüp de yine o ebeveyninin ismiyle ağlayan çocuklara benzetebiliriz. Pek çok çocuk, annesi veya babası tarafından duygusal ya da fiziksel bir ihmal görmesine rağmen ebeveynlerinin gerçekliğini yok sayıyor. Bu yok sayma durumuyla birlikte, çocuklar annelerden ve babalarından daha çok sevgi görmek için çabalamaya başlıyorlar. Bu çaba sonuçsuz kalacak olsa da çocuklar içlerindeki kabul edilme arzusunu bastıramıyorlar ve ebeveynlerinin peşlerinden koşmaya devam ediyorlar. Bu noktada, çocuklukta yaşanan bu durumun yetişkinlik döneminde görülen tekrarlama takıntısına oldukça benzediğini vurgulayabiliriz.

Tekrarlama takıntısı, insanların bir ilişkide -özellikle romantik ilişkilerde- sonucu değiştirebileceklerini düşünmelerine yol açıyor. Bu takıntı yüzünden pek çok insan kendisine uygun olmadığını bildiği bireylerle etkileşime geçiyor ve farklı sonuçların hayaline bağlanıyor. Kısacası, bilinçsiz bir şekilde kötü bir ilişkinin sürdürülmesiyle o ilişkinin iyileştirilebileceği düşünülüyor. Hatta, bir süre sonra tekrarlama takıntısı yüzünden daha sağlıklı ilişkilenmelerin olduğu gözden kaçırılıyor. Bu takıntıya sahip kişiler, tek bir ilişkilenme biçimi olduğunu zannederek zorlayıcı insan ilişkilerinde yer almaya devam ediyorlar.

Tekrarlama takıntısıyla nasıl başa çıkılabilir?

Tekrarlama takıntısı, geçmişte çözülememiş şeyleri tekrarlayarak hatasız bir hale getirme dürtüsünü doğuruyor. Eğer bu dürtü fark edilmezse veya fark edilmesine rağmen bir çözüme kavuşturulmazsa hayatın her noktasına zarar veriyor. Bu nedenle, tekrarlama takıntısı için bazı adımların atılması hayati bir önem taşıyor.

Tekrarlama takıntısıyla başa çıkmak için ilk olarak farkındalık geliştirmek gerekiyor. Bu takıntının farkına varıldıktan ve takıntı kabullenildikten sonra, ifade etme sürecine geçilebilir. Bu süreç, insanların bu takıntıyla ilgili duygularını, düşüncelerini ve endişelerini dile getirmelerini kapsıyor. Örneğin, bir insan romantik ilişkisinde tekrarlama takıntısı yaşadığını fark ederse bunu partneriyle paylaşabilir. Ayrıca, bu süreçte aile bireyleri ve arkadaşlar gibi destek vereceği tahmin edilen kişilerden de yardım istenebilir. Daha sonra, bireylerin geçmişe odaklanmaktan kaçınması kritik bir konumda yer alıyor. İçinde bulunulan ana ve geleceğe odaklanılarak geçmişteki ilişki hatalarının ve travmatik deneyimlerin arkada bırakılması iyi bir basamak oluyor. Bu noktada, ilişkilerde benzer örüntülerin görülmesine rağmen her ilişkinin kendine özel bir dinamiği olduğunu vurgulamak istiyoruz. Bunlarla birlikte, zihni ilişkiler üzerine aşırı bir şekilde yoğunlaştırmak yerine çeşitli aktivitelerle ilgilenmek de büyük bir önem taşıyor. Örneğin, tekrarlama takıntısından uzaklaşmak için yeni bir hobi edinilebilir ve ilgi alanlarına yatırım yapılabilir. Profesyonel yardımın değeri de tekrarlama takıntısıyla baş etme sürecinde ön plana çıkıyor. Psikoterapi sayesinde ilişkilerdeki benzerlikler fark edilebiliyor ve çeşitli ilişkilenme yollarının varlığı kabul edilebiliyor.

İlginizi çekebilir: Gerçek aşk sanılan zorlu durum: Limerence

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale