İlişkilerde ön yargı: Henüz yaşamadan emin olmak mümkün mü?

Bu sefer de diğerleri gibi olacak… Bu ilişkimde de aynı hayal kırıklıklarını yaşayacağım… Yine aldatılacağım. Bu sefer de huzursuzluk kalbimi kaplayacak. Bu sefer de hayatım aynı şekilde değişecek. Bu denemem de diğerlerine benzeyecek. Ne bekliyordum ki, bu sefer farklı bir şey olmasını mı umuyordum? Bu ilişki de bana tıpkı diğerleri gibi üzüntü getirecek… Sonunda yine aynı yere varacağız. Evet, kendi kendime itiraf edeyim, ben aynıyım, karşıma çıkan adamlar (veya) kadınlar aynı, neyin farklı “olabileceğini” umuyordum ki…

Bugün ilişkilere dair ön yargılarımızı inceleyelim istiyorum sizlerle birlikte. İlişkiler, özellikle “özel” ilişkilerimiz bu anlamda bence en hassas olduğumuz yerlerimizden. Hani “yumuşak karnım” olarak da tabir edilen, oralara “dokunulduğunda” inanılmaz tepkiler verdiğimiz, yeri geldiğinde “söz söyletmediğimiz” bizim gizli ve saklı olanlarımız… Ben bu yazımda sizlerle birlikte her ilişkimizden bir diğerine aynı bir kovanın dibinde kalan soğuk suya kıyamayıp da başka bir kovanın üzerine tamamlamak üzere taşıdıklarımıza bakalım istiyorum… Evet, tahmin ettiğiniz gibi işte bu taşıdıklarımız bizim muhteşem “ön yargılarımız”…

İlişkilerde ön yargı: Henüz yaşamadan emin olmak mümkün mü?

Hemen bir örnekle ifade etmeye çalışalım. Bir ilişkimizde aldatıldık. Evet, bu gayet ciddi bir tecrübedir. Veya bir ilişkimizde aldatan taraf olduk (ki bu da oldukça ciddi bir tecrübedir). Ve ilişkimiz sona erdi. Genel olarak bir süre “suçlu” ve “güçlü” olan taraflar aranır… Ben şimdi sizlerle birlikte daha özüne bu olayın daha derinine bakalım istiyorum… Bu olay bizde nasıl bir tecrübeye ve nasıl ön yargıların (veya ön yargıya) oluşmasına yol açıyor? Örneğin bir sonraki ilişkimizde ilk aklımıza gelen şu oluyor mu: “Beni aldatacak mı?” veya “Aradığımı bulamayıp yine başka bir insana yönelmek durumunda mı kalacağım?

İşte bu soruları kendi kendimize soruyorsak veya bir şekilde içimizden kalbimizden bu sorular geçiyorsa, orada “dur” dememiz gereken bir şeyler “ön yargılarımız” var demektir. Gelin şu soruya cevap aramaya çalışalım; neden dur demeliyiz? İçimizden geçen bu “Yine X aynı Y gibi bana bunu yapar mı?” “A ile olduğumda hep mutsuzdum B ile aynı şeyi yaşar mıyım?” veya “C bana hiç iyi davranmadı D ile de aynı tecrübeleri mi yaşayacağım?” sorularına neden dur demeliyiz?

Bu paragrafı okuduğumuzda “yaratmakta” olduğumuz gerçekliğe bir bakalım istiyorum. Zaten ön yargılarımız ile yaklaştığımızda X her ne yaparsa yapsın, bize her ne kadar güven verirse versin ve bizi her ne kadar çok severse sevsin; X bizim için “Y gibi olan” olarak tanımlanıvermiştir… Bu öyle bir tanımdır ki gelecek bir günümüzü de gelecek beş yılımızı da etkileyecektir…

Her seferinde X’i bu şekilde suçlayabilecek, Y ile yaşadıklarımızın ağırlığını hıncını veya kalp kırıklıklarımızı X’ten çıkarmaya çalışacağız? Bunu neden yapmaktayız peki bu kadar “mantık dışı” olan davranışları bilerek veya bilmeyerek neden sergilemekteyiz? Cevabımız oldukça açık; sevgili ön yargılarımız bizi işte bu noktada kocaman kollarıyla karşılayıvermektedir…

O ön yargı ortamında kendimizi “güvende” hissederiz, bir insanı diğer bir insanın yaptıklarına göre “yargılayabilmek” kolay olandır çünkü değil mi? X yaptıysa Y neden yapmasın der içimizdeki o ön yargı krallığı… İşte bu noktada bir başka sese kulak verelim istiyorum, o güven alanından biraz olsun dışarıya çıkalım… “Hayır” diyebilelim; X yapmış olabilir ve X kendi seçimini yaptı, ben bugün Y ile birlikteyim. Y’yi ben seçtim ve o da beni seçti… Biz bugün X ile değiliz, X “geçmişti” Y ise sadece “bugün”…

İlişkilerde ön yargı: Henüz yaşamadan emin olmak mümkün mü?

Ve bugün olan asıl değerdedir; gerçek değerde olan gerçekten değerli olandır… Ben bu yüzden bugün açıkça ve hiçbir ön yargı altında kalmadan, yaşamayı, bugünü “tarafsızca” yaşamayı, gerçekliği ile yaşamayı ve ne göreceksem (ki bu iyi veya kötü olabilir) onu görmeyi, deneyimlemeyi seçiyorum… Y evet sonuçta X gibi olabilir, fakat bu benim ön yargımdan dolayı “yaşanmayı” bile hak etmeyen bir süreç değildir… Ben o güven alanımdan çıkıyorum, ön yargılarımla olası güzel bir ilişkiye nokta koymak yerine ön yargılarıma burada hemen şimdi bir nokta koyuyorum… Ben yaşayarak tarafsızca ve kendimi büyüterek denemeyi seçiyorum…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, o muhteşem ön yargılarınıza daha yakından bakmanızı dilerim… İçinizdeki muhteşem ön yargı canavarınız size neleri öğütlemekte? Yapma aynısı olur, gitme yine üzülürsün, ne bekliyorsun onun farklı olacağını mı düşünmüştün?

Her ne ile sonuçlanırsa sonuçlansın, hayat seçimlerimiz bizlere özeldir… Ön yargılarımızın gölgesinde kalmayı seçtiğimizde seçimlerimizin sonuçlarını yaşıyor olacağız. Ve o muhteşem ön yargılarımıza rağmen gölgede kalmamayı seçtiğimizde de sonuçlarını yaşıyor olacağız… Ama “gerçekten” yaşadım diyebilmek için gelin biz bu gölgelerden en azından bir seferlik bile olsa kurtulalım… Denemeye var mısınız?

 

 İlginizi çekebilir: Bugün omuzlarınızdaki tüm yükleri indirmeye gönüllü müsünüz?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam