İlişkilerde çelişkiler: Kadınlar ve erkekler neden birbirlerini anlamıyor?
Kadın erkek ilişkileri yüzyıllardır araştırılmış ve erkeklerin kadınları neden anlamadığı üzerinde çok durulmuştur. Aslında olayı iki yönden değerlendirmek gerekir. Erkeklerin kadınları anlamadığı doğru, peki ya kadınlar erkekleri anlıyor mu?
Duygusuzluk, acımasızlık, unutkanlık, önemsememe gibi nedenlerle suçlanan erkekler çok mu suçlu yoksa temel sorun iki cinsin arasında ki farklılıklar mı? Bu farklılıklar ve nedenleri bilinirse, bir arada yaşamanın daha kolay olacağını düşünüyorum. Öncelikle bilinmesi gereken temel şey, birçok farklılığın yetişme şekli ile ortaya çıktığı kadar hormonlar ve fizyolojik yapıyla da ilişkili olduğudur… Bu yüzden bu yazıda kadın erkek arasında sorun yaratan konuları tek tek ele alıp nedenleri ile açıklamak istiyorum.
Davranışların karşılıklı algılanış şekilleri
Kadınların davranışlarını anlamama konusunu alalım. Erkekler kadınlara karşı nasıl davranacaklarını bilemediklerini zaman zaman farklı tepkiler verdiklerini söylemektedir. Kadınların farklı zamanlarda farklı tepkiler vermelerinin nedeni hormonal değişikliklerdir. Kadınlar adet dönemleri dışında daha sakin iken, adet dönemlerinin olduğu 10 günlük bir zaman dilinde öfkeli ve sinirli olabilmektedirler. Hatta bu zaman içinde günü birlik değişimlerde gösterebilmekte, başka zamanlar tolere edebildikleri davranışları bu zamanda tolere edememekte, hatta kimi zaman kendilerine bile tahammül edemez hale gelebilmektedirler. Halbuki erkekler bir deniz feneri kadar sabit olabilmekte, ancak eşleri üzerlerine çok geldiğinde tepki verebilmektedirler.
Hafıza ve unutkanlık seviyesindeki farklılıklar
Erkeklerin unutkanlığı konusu da onların beyin yapıları ile ilişkilidir. Genel olarak duygusal durumları kafalarında tutma ve unutmama davranışı erkeklerde çok gözlenen bir davranış değildir. Bunun nedeni duygusal hafızalarının kadınlar kadar gelişmiş olmaması nedeniyle unutulmaması gereken günleri çoğunlukla unutmakta ve neden böyle yaptığı sorulduğunda da geçerli bir cevap verememektedirler. Aynı durum tartışmalarda da ortaya çıkmaktadır. Kadınlar 5 sene önceki bir konuyu her bir detayı ile hatırlarken, erkekler bu konuda hiçbir şey hatırlayamamakta ve kadının nasıl hatırladığına hayretle bakmaktadırlar.
Duygusal tepkilerdeki farklılıklar
Kadınların erkekleri duygusal olmamakla suçlaması da aslında tam gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü erkeklerin duygusallığı kadınların duygusallığında farklı olup dışarıdan fark edilmemektedir. Hem erkek hem de kadın deneklerin katıldığı bir araştırmada üzüntü verici bir sahne izleyen kadın ve erkeklerde, ilk bir saniyede üzüldüğü dışarıdan belli olan erkeklerin yüz kasları, 1 saniye sonra eski halini alıp duygusuz bir hale gelebilmektedir. Aslında bu durumda beyinden yapılan ölçümler onların hala duygusal tepkiler verdiğini göstermektedir. Bu durum en kolay şekilde ağlayan bebeği kucağına alan anne ve babalarda gözlenmektedir. Ağlayan bebeği kucağına alan anne ise bebek birkaç saniye içinde rahatlamakta ve ağlaması kesilmekte iken, baba bebeği kucağına aldığında ağlama, şiddetinden kayıp vermeden uzamaktadır. Bunun nedeni erkeklerin duygularının belli olmamasıdır. Kadın, yaşamlarının ilk yıllarından itibaren beynindeki ayna nöronların faaliyeti ile duygusal tepkilerini çok daha fazla verebilirken, erkekte bu nöronların faaliyetleri çok fazla olmadığı için duygusal tepkilerini dışarı verememektedir.
Cinsellik ve aldatma
Erkeklerin aldatması konusu ise daha çok yakalanmaları nedeniyle üzerlerinde kalan bir suçlamadır. Erkekler kadınları erkeklerle aldatmadıkları halde daha çok yakalananların erkekler oluşu, kadınların neredeyse hiç yakalanmayışı erkekleri aldatma konusunda suçlu hale getirmektedir. Kadın ve erkeklerin birbirlerini aldatma düzeyleri her iki cins için de aynıdır. Kadınlar erkeklerin şüphe uyandıran hareketlerine çok daha duyarlı iken, erkekler ipuçlarını birleştirip şüphelenmemektedirler.
Cinselliğe olan ilgi erkeklerde testosteron nedeniyle gün içinde her an gündeme gelebilirken, kadınlarda bir ya da iki kere gelebilmektedir. Burada da yine hormonlar etkili olmaktadır.
Espri anlayışı
Kadınlar espri yapan erkekleri zeki bulup beğenirlerken, erkekler espri yapan kadınlardan çok, kendi esprilerine gülen kadınları severler. Çünkü kadınların esprilerine gülmesi onların egosunu okşamakta ve kendilerini daha iyi hissetmektedirler.
Düşünce şekilleri
Erkekler kadınların söylediği şeyleri düşünürken, kadınlar erkeklerin söylemediği şeyleri düşünür. Erkekleri de kendileri gibi dolaylı ifade eden kişiler olarak düşündükleri için onların direkt söylemediklerine inanırlar. Halbuki erkekler ne dediyse onu demiştir. Ama kadınlar bir şey söylediğinde başka bir şeyi kastetmektedirler. Örneğin; eşinin kendisini sevmediğini söylerken onun kendisine hediye almadığını kastedebilmektedir. Bir erkeğin markete gidip şampuan almak istediği zaman tek bir kriteri vardır. O da üzerinde şampuan yazmasıdır. Halbuki kadınlar için durum farklıdır. Kadınlar daha çok “ince telli saçlar için mi, kalın telli saçlar için mi, kepeğe etkisi nasıl?” gibi şeyler düşünür.
Cinsellik sonrası beklentiler
Cinsellik sonrası kadınlar erkeklerin sırtlarını dönüp uyumasından şikayet etmektedir. Bu durum erkeklerin duyarsızlığı ile ilgili olmayıp erkeklerde cinsel birleşme sırasında östrojen salgılanması ile ilgilidir. Bu östrojen çeşitli hormonlarla bir araya gelerek beyinde hipotalamus ve uyku merkezlerine ulaşarak etkisini gösterir. Yani uyku ilacı gibi etki eder ki erkeğin buna dayanması çok zordur.
Yüksek sesle konuşma sorunsalı
Kadınların erkeklere seslerini yükseltmeden konuşmaları konusundaki ikazları ise, yine erkeğin yapısına bağlıdır. Yani erkeklerin konuşurlarken kendi seslerini yüksek algılamaması ve kadınların daha düşük frekanstaki sesleri bile algılaması, ses tonlarında yaşanan sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır.
Sessiz kalmalar, tepkiler ve öfke patlamaları
Erkekleri konuşmama ile suçlamanın nedeni ise gene yapısal farklılıklara dayanmaktadır. Kadınların dil işleme merkezinde nöron yoğunluğunun fazla oluşu dil iletişimi konusunda erkeklerden çok daha ileride olmalarına yol açmaktadır. Aynı şekilde kız çocukları küçük yaşlarda bile erkek çocuklarından sözel olarak daha ileri gidebilmektedir ki bu durum yaşamın sonraki evrelerinde artarak devam etmektedir. Kadın erkek ilişkilerinde ise, kendilerini kadınlar karşısında ifade edemeyen erkekler, bir şekilde artık sözel olarak ifade etmeye çalışmak yerine savunmaya geçmektedirler.
Erkeklerin öfke patlamalarında testosteronun etkisi vardır. Sakin olan kadınlarda çeşitli hastalıklar nedeniyle erkeklik hormonu testosteronun artması neticesinde bu kadınlarda da öfke sinir artmakta ve erkeklerin gösterdiği öfke nöbetlerini gösterebilmektedirler.
Sonuç olarak kadın ve erkek eşit ama farklıdır. Birbirlerinin farklılıklarını bilir ve bu farklılığı tolere ederlerse ilişkileri çok daha sağlıklı olacaktır. Ancak bu farklılıklar onlar arasında ayrılıkları artırmaya yol açarsa, birbirlerini ne kadar severse sevsinler ilişkileri bir süre sonra sona ermeye mahkumdur. Bu yüzden karşımızdakini anlamaya çalışmak ve onunla orta noktada buluşmak kadın erkek ilişkilerinin temeli olmalıdır.
İlginizi çekebilir: Kadın ve erkek beyinleri farklı mı çalışır?