İlişkilerde başarının sırrı: Duygusal zekanın 5 boyutu
Kendimizin ve çevremizdekilerin duygularının farkına varmak, anlamak, kontrol altına almak ve bu durumu yönetebilmek “duygusal zeka” olarak adlandırılmaktadır. Duygu temelinde, bilişsel becerileri de içinde barındıran bir kavramdır. Kişilerarası ilişkilerimizde ustalığı yakalamak, belki de ilişkilerdeki hünerimizi elde edebilmek için duygusal zekayı önemli bir yetenek olarak da görebiliriz. Bu zekanın mucidi gibi görebileceğimiz Goleman’a göre duygusal zekayı oluşturan beş boyut vardır.
Boyutların ilki olan özbilinç, özgüven gibi de düşünülebilir. Önce kendi değerimiz ve yeteneklerimizi hissetmemiz, kendi duygularımızın farkında olmamız gereklidir. Bu noktalarda kendimizden emin yürüyebiliyorsak karşımızdaki kişiye bu duyguyu yansıtacak, fikirlerimizi açıkça ifade edebilecek konuma gelebiliriz. Kendimizi baskı altında hissetsek bile özbilincimizi sağlamış isek sağlıklı kararlar verebiliriz. Çünkü kararlıyızdır ve kendimizden şüphemiz yoktur. Böylece diğerlerinin hislerini doğru anlar, onlara ve durumlara uyum sağlama gücümüzü de elde etmiş oluruz.
Kendine çekidüzen verme boyutunu da bir nevi iç motivasyon olarak nitelendirebiliriz. En önemli nokta nerede, nasıl tepki verdiğimizi anlama ve bu doğrultuda duygu ve davranışlarımızı düzenleyebilmektir. Bunu başarabilirsek ani, kendimizi durduramadığımız davranışlarımızı denetleme yeteneğine sahip olmuş oluruz.
Özdenetim olarak ifade edilen bir diğer boyut ise psikolojik sermayemizin, yani duygu, düşünce ve güdülerimiz temelinde oluşan sermayemizin yönetilebilmesi esasına dayanmaktadır. Buradan anlaşılması gereken kendi duygularımızı yok saymak, bastırmak değil, aksine duygularımızı dengeli olarak ifade edebilmektir.
Belirlediğimiz hedefe yönelik odaklanma ve çabamız da motivasyon boyumuzu oluşturmaktadır. Motive olmak için bizi harekete geçiren güçler nelerdir bunları bilmek, farkında değilsek de bu güçleri bulabilmek önemlidir. Davranışlarımızı belirleyecek, amaca yönelik hareket etmemizi sağlayacak temel çıkış noktamız bu olacaktır.
Birçok ahlaki davranışımızın kökeninde ise empati boyutu yatmaktadır. Çünkü bu duygu yardım etme duygusu ile beraber hareket etmektedir. Ana etken bir diğer kişi ya da kişilerin duyguları henüz belirmeden fark edebilmektir. Özbilinç ile özdenetim yeteneği yüksek olan kişi kendi duygularına hakim olan bir kişidir ve ancak bu sayede diğer insanların halinden anlama yeteneği var olabilir.
Duyguları ustaca yönetebilmek ise sosyal yetenekler boyutu için söylenebilecek en güzel ifadedir. Karşılaşılan durumlarda esas hususları fark etmek, olması gerektiği gibi yönlendirmek buradaki beceriyi oluşturmaktadır.
Tüm bu anlatılan boyutlar duygusal zekamızın boyutunu oluşturarak, ilişkilerdeki hünerimizi belirleyecektir. Herhangi bir boyutta hissettiğiniz bir eksiklik var ise en güzeli bunu fark etmiş ve gereği için harekete geçmeniz olacaktır. Hepimizin derdi anlamak, anlaşıldığını hissetmek ve hissettirmek değil mi? Kendi iyiliğimizi bu yolda yakalayabilmek dileğiyle…
İlginizi çekebilir: Evlilikte doyum: Mutluluğunuza engel olan şemaların farkında mısınız?