X

İlişkiler vs. yeni nesil ilişkiler

3 tane yazı var şu an önümde, başlamışım ve hiçbirinin sonunu getirememişim. Belki zamanı değildi diye şimdi yeniden tek tek denedim hepsini tamamlamayı, dedim yarına yetiştirip de göndereyim bir tanesini, ama toparlayamadım konuları, hislerimi yazıya döktüm dökmesine de, sonunu getiremedim bir türlü…

Son zamanlarda oldukça yoğun geçen ofis saatlerime bir ara vermek istedim, sadece bir yazı yazmak, bir şeyler karalamak istiyordum oysa ki ve aklıma bir konu geldi. Bu sefer ne yazmak istediğimi biliyordum. Sonu belli değildi, neredeyse tüm yazılarımda olduğu gibi ama konuyu belirlemiştim neyse ki.

İlişkiler… Daha doğrusu ‘yeni nesil’ ilişkiler. Hani şu ben ilişki istemiyorumlar. Keyifli vakit geçiriyoruz takılalım işteler. Sorumluluk sevmiyorum benler. Şu anda senden başkasıyla görüşmüyorum ama görüşebilirimler. Ve daha neler neler…

Geçenlerde sanırım Instagram’da gördüm ‘Çıkma teklifine ne oldu ya geri gelsin.’ diye yazmış biri. Gerçekten eskiden çıkma teklifi vardı değil mi? Gözümüz emin olun o kadar yükseklerde değil tabii de, bizler tek eşli ilişkileri bile mumla arar olduk resmen, yalan mı? İnsanlar ne ara sadakatten bu kadar uzaklaştı? Yaşadıkları aldatılmalar mı sebep oldu buna dersiniz, yoksa sorumluluktan kaçma istekleri mi? Belki de yabancı dizi/filmlerin etkisi olmuştur kim bilir.

Halbuki bir insan neden sabah uyanınca yanında sevdiği kişiyi görmekten usansın ki? Akşam eve gidince gününün nasıl geçtiğini anlatmayı, birlikte yemek hazırlamayı, birlikte sarhoş olmayı, yeri geldiğinde yakınlarına sevdiği insanla tartışmalarını anlatmayı, sevgilisiyle el ele sokaklarda yürümeyi, hayatı biriyle paylaşmayı neden istemesin ki? Ya da bunları neden birden fazla kişide aramak istesin ki?

Bilemiyorum çağın çok mu gerisinde kaldım, ancak tüm tanıdıklarım arasında her iki ebeveyni tarafından da bu kadar rahat ve açık görüşlü yetiştirilmiş abim ve benim dışımda başka insan olduğunu düşünmüyorum. Ona rağmen bakıyorum da yaşadığımız hayata, birçok insana göre oldukça muhafazakar kalmışım ne yazık ki…

Çünkü ben hayatımda başkalarıyla da birlikte olan, takılalım diyen birini istemiyorum. Ya da tek gecelik ilişki aramıyorum. Hatta ben hayatımdaki insanın beni aldatmasını, başka biriyle, bir seferlik de olsa, birlikte olmasını kabul etmiyorum. Kimilerine göre yeni dünya bu ve buna alışmak gerekiyor belki ama ben böyle bir hayat, böyle bir dünya istemiyorum.

Ben benim gözlerime bakınca hislerimi anlayacak, benimle yalnızca güzel anlarını değil dertlerini de paylaşabilecek, beni değiştirmeye çalışmadan olduğum gibi kabul edebilecek, yanlışlarımı hatalarımı beni kırmadan daha iyi bir insan olabilmem adına güzelce anlatabilecek, benimle seyahatlere gidebilecek, benimle yemek hazırlayabilecek, yapılması gereken herhangi bir işi bana yıkmadan benimle birlikte yapabilecek, beni önemseyecek, arkadaşlarımı/benim sevdiğim insanları sevebilecek, benimle dans edebilecek, bazen bana sadece sarılmakla da yetinebilecek, benimle kitap okuyan, benimle alkol içen, benimle spor yapan, bana karışmayan, benden çocuk istemeyen, benimle tartışsa dahi kalbimi kırmayan, saygı ve sadakati asla eksik etmeyecek birini istiyorum. Kısacası bir arkadaşımın deyimiyle, ben bayağı ilişki seviyorum…

Çok fazla madde sıraladım gibi geldi ilk okuduğunuzda değil mi? Oysa ki ne basit istekler bir düşünün. Bir insanın zorlanmadan yapabileceği şeyler, hatta bana göre her insanın halihazırda uygulaması gereken şeyler, değil mi sizce bu saydıklarım?

Ben zaten bunların hepsini hayatımda biri olduğunda uygulayabiliyorsam, ben düz bir ‘insan’ olarak bunu başarabiliyorsam, neden bir başkası yapamasın ki?

Aslında bizler (ya da sizler) ilişkileri o kadar sıradanlığa indirgemiş durumdayız ki, yukarıda yazdığım ve benzeri istekler insanların gözünde ne kadar da büyüyor bir düşünsenize. Kaç kişi yazdıklarımı okurken ‘8 kişiyi bir araya getir tüm bu özellikleri barındıran birini bulamassın Gizem.’ demiştir eminim. Halbuki öyle olmadığını hepiniz içten içe biliyorsunuz da, her şeyi kabul eden, istemediği ilişkiyi ‘Ama çok seviyorum ayrılamam, çocuk var, alıştım’ gibi bahanelerle uzattıkça uzatan insanlar yüzünden ilişkilere verilen değerlerin bu kadar banalleştiğini kabul edemiyorsunuz.

Ben umudumu yine kaybetmiyorum, her gün batımından sonra güneş elbette doğacaktır sözünün arkasına sığınıp, bir gün gelip de böyle bir insanla yollarımızın kesişeceğine canı gönülden inanıyorum.

Tek eşliliğe ve ilişkiye sıcak bakmayan herkese diledikleri gibi yaşayabilecekleri bir hayat, benim gibi düşünenlere ise bu asgari taleplere karşılık verebilecek biriyle en yakın zamanda tanışma diliyorum…

Sağlıkla, huzurla ve bir ömür kaybetmeden aşkla kalın…

Ve yine çok sevdiğim bir Travis şarkısıyla bugün de sizlere veda ediyorum…

İlginizi çekebilir: Arkadaştan mı sevgili, sevgiliden mi arkadaş?

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale