X

İlişkide tükenmişlik sendromu: İlişkinin tükenmesinin sebepleri ve çözüm önerileri

Tükenmişlik sendromu daha çok iş yaşamıyla bağdaştırılan konularda karşımıza çıkıyor olsa da, duygusal ilişkilerde de deneyimlenebilen bir kavram. İçinde yaşadığımız çağda evlilik ve ilişkilere dair beklentilerimiz oldukça yüksek. Hepimiz romantik ilişkilerimize büyük hayallerle başlıyor, beraberliklerimize büyük anlamlar yüklüyoruz. Ancak bir süre sonra sevdiğimiz insana olan ilgimiz azalmaya, ilişkinin ilk zamanlarındaki romantizm kaybolmaya başlıyor. Peki neredeyse tüm ilişkilerde yaşanan bu süreç normal mi, yoksa ilişkinin zamanla tükenmesinin nedeni bizim yüklediğimiz anlamları ve beklentileri karşılayamamasından mı?

Klinik psikolog ve çift terapisti Ayala Malach Pines, Çiftlerde Tükenmişlik isimli kitabında ilişkide olan kişilerin hem fiziksel hem de duygusal olarak tükenmesine neden olan en önemli sebebin, ilişikiye yüklenen anlamlarda gizli olduğunu söylüyor. Pines’e göre aşklarının sonsuza dek sürmesini umut eden ve ilişkileriyle fazla özdeşleşen idealist kişiler, günlük yaşamın somut gerçekleriyle karşı karşıya kaldıklarında hayal kırıklığıyla karşılaşıyorlar. İlişkideki gerçekler ve beklentiler arasında oluşan bu farklılık hem duygusal hem de zihinsel tükenmişliğe kapı aralıyor.

Peki, romantik imgeler ve ilişkiyle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler ilişkide tükenmişlik sürecini ne yönde etkiliyor ve yaşamın her alanında olduğu gibi romantik ilişkileri de tatmin edici ve dengeli bir şekilde sürdürmek nasıl mümkün? Tükenmişlik sendromunun romantik ilişkilerdeki karşılığına gelin daha yakından bakalım.

İlişkide tükenmişlik nedir, neden olur?

İlişkide kavgalarınız arasında geçen süre kısalıyor ancak her şeyin normale dönmesi gittikçe daha da uzuyorsa ilişkiniz ya da siz tükenmişliğin eşiğinde olabilirsiniz. Çiftlerin birbiriyle olan bağlantısının gittikçe zayıflaması, birlikte yapılan aktivitelerden eskisi kadar zevk alamama, günlük rutinleri sürdürürken sürekli çatışma yaşama gibi pek çok durum ilişkide tükenmişliğin en önemli sinyalleri arasında.

Araştırmalar, çiftlerin ilişkilerindeki tükenmişliğin farkına vararak çözüm için proaktif bir adım atmadan önce ortalama altı yıl beklediklerini ve genelde yaşadıkları durumun neden ve nasıl ortaya çıktığını anlamlandıramadıklarını gösteriyor. Dolayısıyla pek çok ilişki, kötü alışkanlıklarla, yapıcı olmayan başa çıkma stilleriyle, öfke duygusunun birikmesiyle farkında bile olmadan tükenmişlik girdabının içine girmiş oluyor.

Tükenmişlik sendromu aşırı ve uzun süreli stresin neden olduğu yorgunluk ve bitkinlik hali olarak tanımlandığı için daha çok işle ilgili konularda karşımıza çıksa da; stres faktörlerinin (kavga, anlaşmazlık, çatışma, eşit sorumluluk almama gibi) fazla olduğu bir ilişkinin içinde olmak, partnerinizle duygusal anlamda sizi tüketen bir iletişiminizin olması, ilişkinizle ilgili konularda zihinsel ve duygusal yükünüzün taşıyabileceğinizden çok daha ağır olması tükenmişlik sendromunu ilişkide de deneyimlemenize neden olabiliyor.

İlişkinizin tükendiğini nasıl anlarsınız?

İlişkide tükenmişliğin en önemli üç sebebi ve göstergesi, genel anlamda tükenmişlik sendromunun semptomlarıyla benzer özellikler taşıyor. İlişkinizin tükendiğini anlamak için aşağıdaki durumların ne kadarının ilişkinizde olduğunu gözlemleyebilirsiniz:

Fiziksel ve duygusal yorgunluk

İlişkiniz kelimenin tam anlamıyla sizi tüketir. Karşınızdaki kişinin ilgi beklediğini, ilişkinizle ilgili dikkat etmeniz gereken sorumluluklarınız olduğunu çok iyi bildiğiniz halde adım atmak, emek vermek ve çaba sarf etmek için gereken enerjiyi ve motivasyonu bulamazsınız. Partnerinize sürpriz bir akşam yemeği hazırlamak, birlikte tatil planı yapmak ya da dışarı çıkmak gibi en basit aktiviteleri sadece düşünmek bile kendinizi tükenmiş hissetmeniz için yeterlidir.

Bağların kopması ve eleştirel tutum

Kendinizi partnerinizin ya da ilişkinin bir parçası olarak görememeye, hem karşınızdaki kişiyle hem de ilişkinizle herhangi bir bağlantı hissetmemeye başlarsınız. Yaptığı her şey, söylediği her kelime size kelimenin tam anlamıyla batmaya başlar. Her davranışını eleştirir, yaptığı her hataya yoğun duygusal tepkiler verirsiniz. Zamanla gerçekten uyumlu bir çift olup olmadığınızı sorgulayarak, kendinize itiraf edemeseniz de, ilginizi daha iyi olabilecek diğer insanlara yöneltmeye başlarsınız.

İlişkiye daha az yatırım yapma ve etkisiz hissetme

İlişkiniz için göstermeniz gereken herhangi bir çaba anlamsız geleceği için, ilişkinizi düzeltmek ya da iyileştirmek adına hiçbir adım atmamaya başlarsınız. Boş zamanlarınızı partneriniz yerine arkadaşlarınızla, tek başınıza ya da sosyal medyada geçirmeyi tercih edersiniz. Fiziksel yakınlığın yanı sıra duygusal bağlantınızın da azaldığını hissedersiniz. Ne yapacağınızı bilemez, bazen her şeyinizi toplayarak ortadan kaybolmak istersiniz.

İlişkide tükenmişlikle başa çıkma yolları

İlişkinizde bu üç uyarı sinyali varsa tükenme noktasına gelmenize çok az bir zaman kalmış olabilir. Paniğe kapılmayın, ancak başınızı kuma gömerek yaşadığınız problemleri görmezden de gelmeyin. İlişkide tükenmişliğin sinyallerini görmek ilişkinizin bittiği ya da geri dönüşü olmayan bir yola girildiği anlamına gelmiyor. Yalnızca ilişkideki ihtiyaçlarınızın, sorumluluklarınızın, partnerinizle ilgili düşüncelerinizin ve duygularınızın gözden geçirilmesi ve uygun adımların izlenmesi, hem ilişkinizin tükenmişliğini hem de ilişkinizdeki tükenmişlikle doğrudan bağlantılı olarak sizin kendinizi tükenmiş hissetmenizi engelleyebilir.

Kendi zihinsel ve ruhsal durumunuzu değerlendirin

Bazen kendimizi depresif, kaygılı, endişeli hissetmemizin; kafa karışıklığı yaşamamızın kaynağı ilişkimiz olabiliyor. Tam tersi şekilde, ruh halimiz iyi olmadığı için ilişkimizle ilgili konularda da sağlıklı karar alamamamız, tepkilerimizi kontrol edemememiz ve davranışlarımızın farkında olmamamız ilişkimizi olumsuz etkileyebiliyor.

Her zaman ve her konuda olduğu gibi, zihinsel ve ruhsal durumumuzun nasıl olduğu ilişkimizi ilgilendiren konulara da etki ederek partnerimizle ve ilişkimizle ilgili duygularımızı ve düşüncelerimizi olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ne yazık ki nazımız en yakınlarımıza geçtiği için öfkemizi ve sinirimizi de en yakınımızdaki insandan çıkarma eğilimi gösterebiliyoruz. Dolayısıyla ruh halimizin iyi olmadığı zamanlarda en yakınımızla kurduğumuz ilişki ve iletişim şeklimizle ilgili ekstra özenli ve dikkatli olmamız gerekiyor.

Yaşadığınız problemin gerçek kaynağı ne? İşinizle ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir mi? Ailenizle ilişkiniz nasıl? Son zamanlarda daha çok hangi duyguları yoğun olarak deneyimliyorsunuz? Yaşadığınız problemlerinin kaynağının gerçekten ilişkiniz olup olmadığını keşfetmek ve farkında olmak sıkıntıların ne kadarının ilişkinizle ilgili olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Duygu ve düşüncelerinizi karşılıklı olarak, net ve şeffaf bir şekilde birbirinize aktarın

İlişkinizle ilgili yolunda gitmeyen her ne varsa bunu görmezden gelmek yerine bir problem olduğunu kabul edin. Deneyimlediğiniz en küçük problemleri, her seferinde gündeme getirmek zorunda olmasanız da tıkandığınız ve sizi ciddi şekilde zorlamaya başlayan tüm durumları ve rahatsız olduğunuz şeyleri farkına vardığınız an partnerinizle paylaşmayı deneyin. Tartışmadan ve çatışmadan kaçınmak için başladığı anda çözümlenebilecek bir problemin çözümünü ertelemek ilişkilerin tükenme noktasına gelmesinin en önemli sebeplerinin başında geliyor. Bu tutumu sürdürmek, problemin daha da büyümesine ve daha fazla olumsuz duygunun ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Rahatsızlık duyduğunuz konuları partnerinizle paylaşırken kullandığınız kelimelere, sesinizin tonuna ve vücut dilinize dikkat ederek mümkün olabildiğince nazik bir tavır sürdürmeye dikkat edin. Verdiğiniz örneklerin karşınızdaki kişinin karakteriyle ya da kişiliğiyle ilgili değil davranışlarıyla ilgili olmasına özen gösterin. Kendi fikirleriniz kadar onun da fikirlerinin değerli olduğunu kendinize sürekli olarak hatırlatarak karşınızdaki kişiyi aktif şekilde dinlediğinizden ve fikirlerini dikkate aldığınızı gösterdiğinizden emin olun. Duygularını ve rahatsız olduğu konuları ifade etmesi için kendiniz kadar ona da alan tanıyın.

Çabuk pes etmeyin

Biriyle ilişkiye başlamak ve bunu uzun süre sürdürebilmek oldukça zor ve emek isteyen bir durum olduğu gibi, sevgi duygusunun az da olsa ilişkinizde canlılığını koruması pes etmeden devam etmeniz için en önemli motivasyon kaynağınız olacaktır. Aranızdaki duygusal bağa güvenin ve sınırlarınızı ilişkiniz için sonuna kadar zorlamaktan çekinmeyin. İlişkinize dışarıdan bir gözle bakmaya çalışın, gerekirse çevrenizdeki yakın arkadaşlarınızın ve ailenizin ilişkinizle ilgili fikirlerini ve önerilerini almayı deneyin. Tek başınıza ya da çevrenizdekilerin desteğiyle içinden çıkamayacağınız bir durumla karşı karşıyaysanız, profesyonel yardım almaktan çekinmeyin. Ancak öncesinde…

Birbirinizle bir ay boyunca hiç tartışmayacağınıza ve nazik davranacağınıza dair bir anlaşma yapın

İlk bakışta tuhaf gibi görünse de ve yapay gelse de partnerinizle birbirinizi gün içinde takdir etmeyi, onaylamayı, teşekkür etmeyi hedefleyerek bilinçli bir şekilde bunu uygulamayı deneyin. Gerekirse hangi zamanlarda, hangi davranışlarından hoşlandığınızı yazılı olarak bir ay boyunca gün be gün not edin. Güçlü yönlerine, size göre doğru yaptığı şeylere ve hoşunuza giden davranışlarına odaklanın. Bunu yapmak için kendinize ve partnerinize alan yarattığınızda ortaya çıkacak olumlu duygularınızı da mutlaka gözlemleyin ve fark edin.

Tükenmişlik sendromu ve tükenmişliğin farklı çeşitleriyle ilgili daha detaylı bir okuma için:

Tükenmişlik sendromu (burnout) nedir? Tükenmişliğin belirtileri nelerdir?

Duygusal tükenmişlik: Tükenmişlik hissinin belirtileri ve çözüm önerileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale