Hayat hikayelerimiz biliriz ki kişiye özel tasarlanmıştır… Bu yüzden bana ulaşan sorulara veya değerlendirmeye bu açıdan cevap vermeye çalışıyorum. Bir hayat hikayesi veya bir kişinin karşılaştığı zorluklar, -ki bunun tanımı da tamamen kişiye özeldir, bir taraf için zorluk olarak görülen belki diğer kişinin hayatında güç bir şey değildir, örneğin para kavramı gibi ve varlık kadar yokluklar ile de farklı koşullar oluşturulur bu yüzden karşılaştırma yapmak mümkün değildir- diğer kişi için birebir kabul edilemez. Bir kişinin hayatında bir evlilik vardır ve bu oluşum ile alması gereken dersleri bulunur. Diğer bir kişi ise bu hayat yolunda “yalnız yürümeyi öğrenmek” üzere yer almaktadır. Bu durumda her iki kişinin birbirine göre “daha rahat, daha sorunsuz, daha az veya çok sorumluluk sahibi” veya “daha iyi / daha kötü” bir konumda yer aldığını söylemek doğru değildir. Bunu bilmemiz veya böyle bir karşılaştırma yapabilmemiz mümkün değildir…
Fakat tabi ki bizler insanız ve beynimizin ürettiği düşünceleri durdurmak mümkün olmuyor. İşte bu noktada ben, sizleri bu yazımda benim yolculuğumda da çok ama çok önemli bir yeri olan sevgili Louise L. Hay’ın o bilmeye değer ve ilham verici hayat yolculuğu ile baş başa bırakmak istiyorum. Hani bazen “çok zorluklar yaşadım” deriz, ben şahsi olarak kendisinin hayat yolculuğuna rağmen dünya üzerine bıraktığı muhteşem eserlerini –özellikle “Düşüncenin İyileştirici Gücü” ki geçtiğimiz hafta aldığım ölüm haberinden hemen önce okuma ve bitirme fırsatım olmuştu, çokça görmüş fakat bir türlü edinmeye fırsat bulamamıştım. Ve “Pozitif Gücün Büyüsü” isimli eserlerini okumanızı tavsiye ediyorum- her şeye rağmen bu yolda yürümenin hepimizin kaderi olduğunu ve bunun kaynağını yine “kendi kendimize”, içimizde yer alan o muhteşem güçte bulacağımızı gösteren bu yaşam hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
“…Annem ve babam ansızın boşandı. Annem, eğitimsiz bir kadındı ve bir hizmetçi olarak çalışmak için gitti. Evlatlık olarak büyütüldüğüm çeşitli evlerde kaldım. Tüm dünyam yıkılmıştı. Güvenebileceğim hiçbir şey ve ellerimden tutacak ve beni sevecek hiç kimse yoktu. Sonunda, annem hizmetçi olarak çalışabileceği ve beni yanına alabileceği bir iş bulmuştu. O ana değin, büyük yara almıştım.
Beş yaşına geldiğimde, annem yeniden evlendi. Yıllar sonra, bir eve kavuşmam için evlenmiş olduğunu söyledi. Ne yazık ki, kötü sözler sarf eden bir insanla evlenmişti ve hayat her ikimiz için de bir cehenneme dönmüştü. Aynı yıl içerisinde, bir komşunun tecavüzüne uğradım. Bu olay ortaya çıktığında, hatanın bende olduğunu ve aileyi utanca boğduğum söylendi… Bana tecavüz eden kişiye, 16 yıl hapis cezası verildi. Onun serbest bırakılacağı günün korkusuyla yaşadım çünkü onun hapishaneye gitmesine neden olan kötü bir kız olduğum için geri döneceğine ve beni yakalayacağına inanıyordum.
…Onlu yaşlarıma adım attığımda, üvey babam beni çok fazla dövmemeye karar verdi; onun yerine benimle yatağa girmeye başlayacaktı. Bu, 15 yaşında evi terk edene kadar süren yeni bir dehşet döngüsü yarattı. O noktada, sevgi için açlık çekiyordum ve kendime duyduğum saygı o kadar azdı ki; genç bir erkek kollarını boynuma dolasa, onunla yatağa girerdim. Kendime değer vermiyordum ki… Ahlak kurallarına nasıl sahip olabileyim?
O tatlı 16 yaşına geldiğimde, bir kız bebeğim vardı. Bebeğimi yeni anne babasına verdiğimde onunla yalnızca beş gün birlikte olabilmiştim…”
Burada daha detaylı, farklı zorlukları da içeren bölümleri atlayarak sizlere aktarmaya çalıştım. İşte tüm bu zorlu hayatına rağmen sevgili Hay bugün tüm dünyaca tanınan muhteşem bir yazar ve güzel bir insandır. Yine aynı eserinin (Düşüncenin İyileştirici Gücü) özeti olan ilk bölümünden “şifa” niyetine kullanabileceğiniz kısa bir bölümle sizi baş başa bırakıyorum…
Sevgili Louise L. Hay, rahat uyu, çok güzel yeni bir hayat seni bekliyor eminim, bizlere ilham olmaya devam ettiğin için sonsuz sonsuz teşekkürlerimle…
- Bu, yalnızca bir düşünce; düşünceler değiştirilebilir: …Düşünceler değiştirilebilir. Bilinçli olarak, “ben harikayım” gibi yeni bir düşünce seçiniz. Düşünceyi değiştirdiğinizde, duygu da değişecektir. Düşündüğümüz her düşünce, geleceğimizi yaratır.
- Gücün amacı, her zaman şu andadır: Sahip olduğumuz tek şey, şu andır. Şu an düşünmeyi ve inanmayı seçtiğimiz ve dile getirdiğimiz şey; yarının, önümüzdeki haftanın, önümüzdeki ayın, önümüzdeki yılın ve diğer anların deneyimlerini biçimlendirmektedir… Eğer geçmişe odaklanırsak, şu an için harcayabileceğimiz enerjiye sahip olamayız. Eğer gelecekte yaşarsak, bir hayal dünyasında yaşarız. Tek gerçek an, şu andır. Bu, değişim sürecimizin başladığı yerdir.
- Geçmişi unutmalı ve herkesi affetmeliyiz: …Affetmek -bizi inciten şeylerden uzaklaşmak- bize acı veren kimliğimizden kurtulmaktır. Bu, bizi kendi acımız içinde tutsak kılan yersiz acı, öfke ve şikayet çevriminden kurtulmamıza olanak sağlayacaktır.
- Kendini sevmek: Kendiniz için duyduğunuz sevgide, koşulsuz ve cömert olunuz. Kendinizi elinizden geldiğince övünüz. Sevildiğinizi fark ettiğinizde, o sevgi hayatınızın tüm alanına akacak ve size katlanarak geri dönecektir.
- Her birimiz, bizi manevi ve evrimsel yolumuzda daha ileriye taşıyacak dersleri öğrenmek için, bu gezegende belirli bir anda ve yerde vücut bulmaya karar veririz. …Hayatlarımızda gerçekleşen tüm olaylar ve karşımıza çıkan her insan, bize çok değerli dersler veriyor…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.