X

İletişim sihirdir: İlişkilerinizde kendinizi nasıl “iletiyorsunuz”?

“Ben söyledim, o anlamadı, bir türlü anlaşamıyoruz, beni hiç dinlemiyor, aslında ben ona gitme demek istemiştim ama bu kadar açık söyleyemedim, o da benim bunu demek istediğimi anlamadı ve gitti, beni çok üzdü”… En sık duyduğumuz benzer formlarını burada sıralasak sayfaların yetmeyeceği kadar çok “iletişim” sorunu içeren, suçu genel olarak “ben dedim ama o beni hiç anlamadı, insanlar beni anlayamıyor, neden beni anlamaları bu kadar zor?” gibi deyişler ile hemen “o diğer” kişilere atıverdiğimiz iletişim sorunlarımız ve suçlamalarımız…

Peki gerçek böyle midir? Yani tüm o “beni anlamıyor” dediklerimiz bizi anlamamakta mıdır? Bu konuyu sıkça bana ulaşan sorularınızdan yola çıkarak özel ilişkilerimiz için yorumlamaya çalışalım. Bu konu “hassas” bir konu, çünkü özel ilişkilerimiz söz konusu olduğunda işin içerisine egolarımız girer, sen benim kim olduğumu biliyor musun sorunsalı girer, bana değer veriyorsa o buraya gelecek gibi “ben” ve “o” ayrımı, yani ikilik düşüncesi girer ve en önemlisi “seviyorsa katlanacak” inancı ile gerek kendimizi, gerek diğer kişiyi ilişkinin “katlanmak” tarafları alçaltmaya yani enerjilerini aşağıya doğru çekmeye yöneltecek bir akış olduğuna olan inancımız girer.

Oysa ilişkilerimiz sadece ve sadece hayatımızda bizi yükseltmek, en genel anlamda nötr kalmamızı sağlamak ve gelişimimize ortak olmak üzere hayatımızda yer alır. Yani aslında ne ikilik gereklidir, ne o beni anlayacak, o diğer kişi “ben ne dersem onu yapacak ve ben gerçekten ona söylemesem bile içimi okuyacak” gibi “gerçeğe aykırı” beklentileri karşılamak üzere o ilişkiler hayatımızda tezahür eder. Bu tezahürün çok ama çok daha yüce amaçları vardır…

Şimdi gelin öncelikle çok önemli bir kavramdan başlayalım; gerçekten “söylemek istediğimizi” ifade ediyor muyuz? Yani ilişkimizde karşı taraf ile paylaştığımız sevgilimizle, eşimizle paylaştığımız örneğin bir üzüntümüz, örneğin rahatsız olduğumuz bir hareket örneğin kırıldığımız bir konuyu gerçekten “kişiyi yargılamadan”, kötülemeden ve açıkça bize ne hissettirdiğini en içten şekilde paylaşarak ifade edebiliyor muyuz?

Sadece bu değil tabi ki, hemen bir sonraki sorumuz gelecek, gerçekten eşimizi veya sevgilimizi “kötü hissettirmek” zorunda mıyız? İletişimlerimizde karşımızdaki kişiyi (belki farkında olmadan) borçlu, suçlu, kötü hissettirerek onu bir aşağı seviyeye çekmeye ve bağımlı kılmaya mı çalışıyoruz? Yani gelişim için hayatımızda tezahür etmiş olan can-ım sevgilileri, eşleri “sen bana bunu yaptın, suçlusun, kötüsün, olmaz olsun” tonundan iletişim ile boğarken aslında bizler kendi kendimizi de yormuyor muyuz? Bizler böyle bir eş veya sevgili istiyor muyuz veya kendimize yapıldığında hoşlanır mıydık? Bizler bu suçlamalar içerisinde boğulduğumuzda karşımızdaki kişi daha çok itilecek “savunma” dediğimiz diğer taraf olmak noktasına gelecektir. Bundan sonrası adeta ikili bir savaş alanında yürümek gibidir… İlişkide olmak savaşmak demek değildir, hayatımızda çarpışacağımız bunca alan varken bir de yakın ilişkilerimizde “kutuplaşmaya” sürüklenmek bizler için giderek hayatımızı “güzelleştirmek” yerine daha da zorlaştıracaktır…

Bir derin soru daha geliyor tabi ki, anlamadığımızda yani karşımızdaki eşimiz, sevgilimiz bir şey söylediğinde ve bunu gerçekten “kendimizce” kendi değer yargılarımıza göre değerlendirmeden önce açıklama istiyor muyuz? Veya çokça yaptığımız gibi “sen beni sevmiyorsun, sen beni dinlemiyorsun, sen benim istediğimi yapmıyorsun, bu söylediğinle bana X mi demek istiyorsun ben anladım zaten sen hep böylesin bana değer vermiyorsun” gibi negatif düşünmeye yönelik, tarafsızlığımızı koruyamadığımız sadece bir arkadaş olarak “bu sözlerle bana tam olarak neyi ifade etmek istiyorsun biraz daha detaylı anlatabilir misin?” kadar kolay olan bir soru sormak hakkımızı pas geçerek “değer yargılarımızla” can-ım sevgilimizi, eşimizi zindanlara “yine kendimize göre verdiğimiz ceza ile” gönderiveriyor muyuz?

İşte bu noktaları çok detaylı olarak açıklayan ve doğru iletişimin ne kadar muhteşem sonuçlar sağlayacağını bize gösteren çok güzel bir eser elime ulaştı geçtiğimiz haftalarda (bu eseri tavsiyesi ve bana kattığı bakış açısı için sevgili Murat’a ayrıca çok çok teşekkür ediyorum), Marshall B. Rosenberg güzel eseri Şiddetsiz İletişim ile bakın bunu nasıl açıklıyor:

“…Şiddetsiz İletişimin birinci bileşeni, gözlem ile değerlendirmeyi birbirinden ayırmayı gerektirir. Gözlemle değerlendirmeyi birleştirdiğimizde, karşımızdakiler eleştiri duymaya o kadar yatkındır ki söylediklerimize direnç gösterirler. Şiddetsiz İletişim, durağan genellemeler yapmaktan kaçınmamızı öneren bir süreç dilidir. Gözlemler, belirli zaman ve bağlama özgü olmalıdır… Örneğin “nadiren benim istediğimi yapıyorsun” bir değerlendirmedir fakat “son üç seferdir bir etkinlik yapmak için önayak oluyorum, sen katılmak istemediğini söylüyorsun” bir gözlem ifadesidir.

…Kendimizi ifade etmek için gereksindiğimiz ikinci bileşen, duygulardır. Duygularımızı net ve somut şekilde algılamayı ve dile getirmeyi sağlayacak bir sözcük dağarcığı oluşturarak birbirimizle daha kolay bağlantı kurabiliriz… Şiddetsiz İletişim, gerçek duyguları dile getirmeyi, düşünce, yorum ve değerlendirme ifade eden söz ve açıklamalardan ayırt eder. Örneğin “senin beni sevmediğini hissediyorum” ifadesi ile duygu açıklamak yerine karşımızdaki için yorumda bulunurken “gidiyor olmana üzülüyorum” ifadesinde sadece kendi duygularımızı yorum katmadan dile getirmekteyizdir.

…Şiddetsiz İletişimin üçüncü bileşeni, duygularımızın ardındaki ihtiyaçlarımızın farkına varmaktır… Diğerleri ile ilgili yargı, eleştiri, teşhis ve yorumlar kendi ihtiyaçlarımız ve değerlerimizin yabancılaşmış ifadesidir. Örneğin “sen bugüne kadar tanıdığım en bencil insansın!” cümlesi derin bir yargı içerir. Bunu paylaştığımızda, aslında bizde bu cümleyi sarf etmemizi sağlayan ihtiyacı tam olarak ifade etmemiş oluruz.

…Empati, başkalarının yaşadıklarını saygı ile anlamaktır… Şiddetsiz İletişimde, diğerleri kendilerini ifade etmek için hangi sözleri kullanırlarsa kullansınlar, biz sadece onların gözlem, duygu, ihtiyaç ve ricalarına karşılık veririz. Örneğin “böyle aptalca birşeyi nasıl yapabildim?” cümlesine empati ile cevap vermek için “hiç kimse mükemmel değildir, kendini çok yıpratıyorsun” diyebiliriz.”

Bugün ilişkilerinizde hangi alanda en fazla zorlanmaktasınız? Yeterince “sakin” ve tarafsız olarak kendinizi ifade edebiliyor ve empati ile dinleyebiliyor musunuz? Unutmayın ki iletişim gerçek bir sihirdir, bunu nasıl yapacağınız size kalmıştır… Bugün hayatınızda var olan iletişimsel hataları dönüştürmeye hazır mısınız? Kendinizi daha fazla sevgi ile ifade etmeniz yeterli, sevgiden başlayan ve sevgi ile biten bir sihir ilişkilerinizi de dönüştürebilir…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale