İlişkiler… Genelde en çok konuşulması gereken ama hep hasır altı ediken dinamiklerden birisi olduğunu düşünüyorum.
İlişki içinde olduğunuz yakın çevreniz, aileniz, eşiniz, dostunuz ve sevdiğiniz insanlar ve siz… Nasıl bir resmin içindesiniz? Eğer şimdiye kadar bunu düşünecek fırsat ve zamanınız olmadıysa buyrun devam eden satırlarda birlikte keşfetmek için bir adım atalım.
Doğduğumuz andan itibaren başlayan iletişim, ihtiyacımız olan bir eylem. Zaman geçtikçe, insan hamuru yoğuruldukça iletişimin de bir kimliği oluşmaya başlıyor. Bu rengi biraz biz, biraz geçmişimiz, hatta DNA’mız bile etkiliyor.
Peki ya biz, hangi roldeyiz?
Şöyle bir düşünelim: En basiti doğdunuz eve doğru bir bakalım. Aile bireylerinizle olan ilişkiniz nasıl? Belki bu esnada çocukluktan gelen bazı anılar canlanabilir aklınızda ya da en son aile bireylerinizden biriyle yaşadığınız bir diyalog. Biraz daha yukarı doğru açıldığımızda siz nasıl bir rol üstlenmiş olabilirsiniz. Hatta bazen belki yakın arkadaşınıza, belki hayatınızı paylaştığınız insana karşı örneğin “Annenizin tepkilerine benzer tepkiler” veriyor olabilir misiniz? Ya da sizi büyüten insan her kimse, ondan bir şeyler sizin de davranışlarınızı etkiliyor olabilir mi?
Aslında fark etmeden, usul usul işlenen iletişim becerisi, çocukluktan yoğurulan, modellenenen davranış kalıplarını da alıp bizim bugünkü iletişimimizin rengini belirliyor. Ne kadarı gerçekten senin özüne ait? İşte bu soruyu sormaya başlayınca kendine insan, bir yola girmiş oluyor.
Aklınıza gelen zorlu bir iletişim üzerine biraz düşünelim. Bu yaşadığınız anı canlandırmanızı isteyeceğim zihninizde. Nasıl başladı, nasıl bir hal aldı bu konuşma. Ve ne hissettin? En önemlisi kim gibi hissettin? Gerçekten, sen gibi miydi her şey?
Üzerinde biraz düşününce insan, resmin başka açılarından bakmaya başlıyor. Görmeye, duymaya, fark etmeye başlıyor. Ve bir kere fark edince, artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Dönüşüm, değişim burada başlıyor. Ve aslında değişim bazen insanı korkutan, kaygılandıran bir şekle bürünse de… İşte içinde yürüdüğün yol burada, yani yine fark etmekten geçiyor.
Ne kalıyor ki eskisi gibi, bir saniye önce bir önceki kelimeyi okuduğundan bu yana bir sürü şey değişti aslında. Arkadanki ağaçtan bir yaprak düştü ve artık eski yerinde değil. Belki bir koku duymaya başladın, ve belki bir müzik sesi işitiyorsun. Hatta tüm bunlar hakkında bir fikrin bile oluşmaya başladı. Müzik seni bir anda aldı bambaşka bir anıya götürdü, koku belki içine huzuru doldurdu. Yani aslında, var olan her şeyin, hepsi, senin mevcudiyetinle, aynı anda var…
İlginizi çekebilir: Bugün dışarıdaki sesleri sustur, kalbine kulak ver