Dünya genelinde küresel ısınma, sürdürülebilirlik, doğayı koruma, karbon ayak izi, atıksız yaşam, iklim krizi gibi kavramlar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Yaşadığımız dünya, her geçen gün daha da karmaşık hale gelen iklim değişikliği gerçeği ile karşı karşıya. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, eriyen buzullar, sel baskınları ve daha çok sayıda olumsuz gelişme, iklim krizinin ne kadar ciddi boyutlara geldiğinin habercisi. Dolayısıyla dünya üzerinde yaşayan her insanın bu durumun farkına varması ve bireysel olarak neler yapabileceğinin farkına varması kritik öneme sahip.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) da bu konuda önemli bir adım atarak ‘The Climate Dictionary’i yani İklim Sözlüğü’nü yayınladı. Bu sözlük, karmaşık görünen bilimsel terimleri daha anlaşılabilir ve herkes tarafından kolayca kavranabilecek halde açıklıyor ve iklim krizinin daha iyi anlaşılmasına yönelik bir kılavuz görevi görüyor. Bu sayede hem toplumsal farkındalığı artırmak hem de bireylerin iklim krizine dair neler olup bittiğini ve neler yapabileceklerini anlamaları için önemli bir adım atılmış oluyor.
Peki sözlükte hangi terimler yer alıyor? İşte İklim Sözlüğü’nde yer alan ve son yıllarda çokça hayatlarımıza dahil olmuş ve daha da çok karşılaşacağız gibi duran o terimler:
Adaptasyon (Adaptation): İklim değişikliğinin yol açtığı aşırı hava olayları ve deniz seviyesi yükselmesi gibi etkilere karşı hassasiyeti azaltma eylemleri.
Mavi Ekonomi (Blue Economy): Sürdürülebilirliği teşvik eden, okyanus ve denizlerle ilgili ekonomik faaliyetleri ifade eder. Balıkçılık ve deniz biyoteknolojisi gibi geleneksel ve yeni sektörler bulunur.
Karbon Çıkarma ve Yakalama (Carbon Removal vs. Capture): Atmosferden sera gazlarını çıkarma teknikleri ve kaynaklardan çıkan emisyonların depolanması için yakalama yöntemleri arasındaki farkları vurgular.
Karbon Ayak İzi (Carbon Footprint): Bireylerin, kuruluşların, ürünlerin veya etkinliklerin ürettiği toplam sera gazı miktarının karbondioksit eşdeğeri.
Karbon Piyasaları (Carbon Markets): Karbon kredilerinin ticaretinin yapıldığı sistemler; CO2’nin azaltılması, muhafaza edilmesi veya engellenmesi.
Karbon Yutağı (Carbon Sink): Ormanlar, okyanuslar ve toprak gibi, saldığından daha fazla karbondioksit emen doğal veya yapay rezervuarlar.
Döngüsel Ekonomi (Circular Economy): Atığı ortadan kaldırmayı ve kaynakların sürekli kullanımını hedefleyen ekonomik sistem; malzemelerin geri dönüştürülmesi, yeniden kullanılması ve azaltılması üzerine kuruludur.
İklim Krizi (Climate Crisis): Küresel iklim değişikliğinin yol açtığı ciddi ve acil ilgilenilmesi gereken zorluklar, aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyoekonomik bozulmalar.
İklim Finansmanı (Climate Finance): İklim değişikliğinin hafifletilmesine ve adaptasyon çabalarına adanmış finansman, çeşitli kaynaklardan sağlanır.
İklim Adaleti (Climate Justice): İklim değişikliğiyle mücadelenin adil, eşitlikçi ve insan haklarına saygılı bir şekilde ele alınması gerektiğini vurgular.
İklim Aşımı (Climate Overshoot): Küresel ısınmanın geçici olarak 1,5°C hedefini aşması, ancak daha sonra bu seviyenin altına inmesi senaryosu; acil emisyon azaltımlarının gerekliliğini vurgular.
İklim Güvenliği (Climate Security): İklim değişikliğinin güvenlik endişeleri ile kesiştiği alan, iklim etkilerinin çatışmaları ve istikrarsızlığı şiddetlendirebileceğini öne çıkarır.
COP (Taraflar Konferansı) (Conference of the Parties): Ülkelerin Paris Anlaşması da dahil olmak üzere küresel iklim politikalarını müzakere ettiği ve ilerlettiği yıllık BM konferansı.
Karbonsuzlaştırma (Decarbonization): Ekonomi genelinde sera gazı emisyonlarını azaltma, yenilenebilir enerjiye ve sürdürülebilir uygulamalara geçişe odaklanma.
Geri Besleme Döngüsü (Feedback Loop): İklim sistemi içinde, iklim değişikliklerinin etkilerini ya artırabilecek (pozitif geri besleme) ya da azaltabilecek (negatif geri besleme) süreçler.
Küresel Isınma ve İklim Değişikliği (Global Warming vs. Climate Change): Küresel ısınma, özellikle Dünya’nın yüzey sıcaklığının artmasına atıfta bulunurken; iklim değişikliği, sera gazı seviyelerinin artmasının etkilediği her şeyi, yani yağış değişikliklerini, okyanusların artan asiditesini veya aşırı hava olaylarını içerir.
Yeşil İşler (Green Jobs): Çevresel kalitenin korunmasına veya iyileştirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunan sektörlerdeki istihdam.
Sera Gazı Emisyonları (Greenhouse Gas Emissions): Karbon dioksit, metan ve nitroz oksit gibi, atmosferde ısıyı tutan ve küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine yol açan gazlar.
Yeşil Yıkama (Greenwashing): Şirketlerin ürünlerinin veya politikalarının çevre dostu olduğu algısını yaratmaya yönelik uygulamaları.
Yerli Bilgi (Indigenous Knowledge): İklim değişikliğiyle mücadelede ve adaptasyonda katkıda bulunan yerel halkın içgörülerini ve uygulamalarını, karar alma süreçlerine dahil etmenin önemi.
IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) (Intergovernmental Panel on Climate Change): İklim değişikliğiyle ilgili bilimi değerlendiren, hükümetlerin iklimle ilgili politikalar geliştirmesi için bilimsel bir temel sağlayan kurum.
Adil Geçiş (Just Transition): Düşük karbonlu ekonomiye geçişin adil ve kapsayıcı olmasını sağlamak, işçiler ve topluluklar üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmeye çalışmak.
Kayıp ve Zarar (Loss and Damage): Mitigasyon veya adaptasyon yoluyla önlenebilecek olmayan iklim değişikliğinin etkilerini ele alan kavram.
Uzun Vadeli Stratejiler (Long-term Strategies): Ülkelerin 2050 yılına kadar önemli emisyon azaltımları gerçekleştirmek ve sürdürülebilir, düşük karbonlu bir gelecek elde etmek için geliştirdiği planlar.
Hafifletme (Mitigation): Sera gazı emisyonlarını azaltma veya önleme, karbon yutaklarını güçlendirme, küresel ısınmayı sınırlama çabaları.
Ulusal Belirlenmiş Katkılar (Nationally Determined Contributions – NDCs): Paris Anlaşması kapsamında, ülkelerin ulusal emisyonları azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama taahhütleri.
Ulusal Uyum Planları (National Adaptation Plans – NAPs): Ülkelerin iklim değişikliğine uyum ihtiyaçlarını ve stratejilerini belirlemek için geliştirdiği planlar.
Doğa Tabanlı Çözümler (Nature-Based Solutions): İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik zorluklarına doğal süreçleri kullanarak yaklaşan, ekosistemi korumaya odaklanan uygulamalar.
Net Sıfır (Net Zero): Atmosfere salınan sera gazları ile çıkarılanların arasında bir denge sağlama
Paris Anlaşması (Paris Agreement): Ulusal iklim eylemleri aracılığıyla küresel ısınmayı 2°C’nin, tercihen 1,5°C’nin çok altında tutmayı taahhüt eden uluslararası antlaşma.
Ormanlandırma ve Ağaçlandırma (Reforestation vs. Afforestation): Ormansızlaşmış alanlara ağaç dikme ve daha önce ormanlık olmayan alanlarda ormanlar oluşturma yoluyla iklim değişikliğiyle mücadele.
REDD+: Gelişmekte olan ülkeleri ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan emisyonları azaltmaya, sürdürülebilir yönetim ve orman karbon stoklarının geliştirilmesini teşvik etmeye yönelik bir mekanizma.
Yenileyici Tarım (Regenerative Agriculture): Toprak sağlığını restore eden, biyolojik çeşitliliği artıran ve karbon ayak izini azaltan tarım uygulamaları.
Yenilenebilir Enerji (Renewable Energy): Rüzgar, güneş ve hidro gibi doğal olarak yenilenen kaynaklardan elde edilen enerji.
Direnç (Resilience): Toplulukların ve ekosistemlerin iklim etkilerine karşı dayanıklılığını, uyum sağlama ve iyileşme kapasitesini gösteren kavram.
Yabanileştirme (Rewilding): Ekosistemlerin doğal durumlarına geri dönüştürülmesi.
Dönüm Noktası (Tipping Point): İklim sisteminde, geçilmesi durumunda çevreye geri dönülemez ve potansiyel olarak felaket getirebilecek değişikliklere yol açan kritik eşikler.
Şeffaflık (Transparency): Paris Anlaşması kapsamında, iklim eylemleri üzerine net ve doğru raporlama gerektiren ilke.
UNFCCC (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) (United Nations Framework Convention on Climate Change): İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele etmeyi amaçlayan uluslararası antlaşma.
Hava Durumu ve İklim (Weather vs. Climate): Kısa vadeli atmosfer koşulları ile bir bölgede uzun vadeli sıcaklık ve yağış desenleri arasındaki fark.
Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından hayata geçirilen ‘The Climate Dictionary’, iklim değişikliğini ve bu doğrultuda önemli olan terimleri herkes için daha anlaşılabilir hale getirmek için harekete geçmiş durumda. Bu sözlük sayesinde iklim krizine karşı mücadelede her birimizin üstlenebileceği rolü daha iyi anlayabilir ve bireysel adımlarımızı atmaya başlayabiliriz.
Sözlüğü indirmek ve incelemek isterseniz tıklayabilirsiniz.
Kaynak: undp.org
İlginizi çekebilir: İklim krizine ve şehirlerin stres kaynaklarına alternatif çözüm: 15 dakikalık şehirler