X

İklim krizi, cinsel yaşamlarımızı nasıl etkiliyor?

Son yıllarda etkisini gün geçtikçe daha fazla hissettiğimiz iklim krizi, yaşam kalitemizin ve çevremizin iyiliği üzerinde doğrudan önemli bir role sahip. Beraberinde pek çok olumsuzluğa da getiren iklim krizi; su kıtlığı, doğal kaynakların azalması, mevsimlerin kendi zamanlarının kayması, buzulların erimesi ve ekstrem hava sıcakları gibi çeşitli sıkıntılara neden oluyor. Dahası, toprağın, tarımın verimsizleşmesine, kuraklıkların başlamasına, bulaşıcı hastalıkların yayılma hızını artırmaya kadar insan sağlığını tehdit eden pek çok olumsuz gelişmeyi de doğuruyor. İklim krizinin tüm bu sonuçlarına çoğumuz aşina olsak da, farkında olmadığımız, daha doğrusu üzerinde fazla düşünmediğimiz bir konu daha var; o da iklim krizinin cinsel yaşantımızı nasıl etkilediği.

Evet, son yıllarda yapılan pek çok bilimsel araştırma, iklim krizi ile cinsel yaşam arasında güçlü bir bağlantı olduğuna ve bu bağlantının dünya nüfusu üzerinde bile etki sahibi olduğuna dikkat çekiyor. Yani, iklim krizinin etkileri yalnızca gözümüzle görebildiklerimizle sınırlı değil, ilk bakışta görünmeyen ancak hayatlarımızı, dünya düzenini doğrudan etkileyen geniş çaplı etkileri de var. Peki, iklim krizi ile cinsel yaşam arasında ne tür bir bağlantı var, araştırmalar bu konuda nelere dikkat çekiyor?

Yüksek sıcaklıklar, azalan doğurganlık ve dünya nüfusu

Yüksek sıcaklıkların yarattığı stresin, memelilerde doğurganlığı tehdit ettiğini biliyor muydunuz? İlk bakışta aklımıza sıcak havaların, doğurganlık ile bir ilgisi olacağı gelmeyebilir, ancak bilimsel çalışmalar ekstrem sıcaklıkların, üreme fonksiyonlarını birçok açıdan olumsuz etkilediğini gösteriyor; spermatogenez ve oosit gelişimindeki bozulmalar, oosit olgunlaşması, erken embriyonik gelişim, fetal ve plasental büyüme gibi farklı olumsuz etkiler açığa çıkabiliyor. Bunun nedeni ise memelilerin yüksek sıcaklıklara maruz kaldığında vücut ısısını düzenlemek için yaptığı fizyolojik ayarlamalar. Ayrıca, sıcaklıkların yüksek olduğu yaz aylarında, kış aylarına oranla sperm yoğunluğunun daha düşük ve kalitesiz olduğu da araştırmalarca açığa çıkarılıyor. Bu da doğurganlığı düşürdüğü için hamile kalmayı da zorlaştırabiliyor.

Diğer yandan, Amerika’da yürütülen bazı çalışmalar da sıcaklıklar arttıkça doğum oranlarının azaldığını gösteriyor. Şöyle ki, araştırmacılar, 1931 ile 2010 yılları arasında yaklaşık 26 ile 32 derecenin üzerine çıkan her sıcak gün için, dokuz ay sonrasında %0,4 daha az doğum gerçekleştiğini bulmuşlar. Yani, bu da demek ki ABD’de bu yıllarda toplamda yaklaşık 1165 daha az bebek dünyaya geldi. Çalışmanın araştırmacılarına göre, bu durum daha geniş bir dönemde, yani ilerleyen zamanlarda her yıl için yaklaşık 100.000 daha az doğuma tekabül edebilir. Araştırmanın baş yazarı Profesör Alan Berecca; iklim krizi nedeniyle küresel sıcaklıklar bu hızla yükselmeye devam ederse, dünya nüfusunun önümüzdeki yüzyılda ciddi bir şekilde azabileceğine dikkat çekiyor.

Sıcak havaların cinsel dürtüler üzerindeki etkisi

Elbette ki düşen doğum oranlarının tek sorumlusu iklim krizinden doğan yüksek sıcaklıklar değil. Ekonomik zorluklar, kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması, yaygınlaşan doğum kontrol yöntemleri, geç yaşta evlenme ve geç yaşta hamile kalma gibi çeşitli faktörler de bu düşüş üzerinde pay sahibi. Ama bir önemli husus daha var ki o da artan cinsel isteksizlik. Ve bu isteksizliğin temelinde yatan iklim krizi… Şöyle ki, sıcaklıkların artması cinsel isteksizliği de de beraberinde getiriyor. Çalışmalar, daha sıcak havalarda kadınlarda ve erkeklerde daha az testosteron hormonu olduğunu, bunun da libidonun düşmesine neden olduğunu gösteriyor. Yani, sıcak havalarda cinsel anlamda ‘modunda olmak’ hiçbirimiz için pek de kolay olmuyor. Öte yandan, bu durum cinsel uyarılmanın da azalmasına, ereksiyon ve ejakülasyon sorunlarına da yol açabiliyor. “Dışarısı sıcak olduğunda vücudunuz odağını kendini soğutmaya kaydırır ve üreme için gereken enerjiyi azaltır.”​ diyerek bu durumu özetliyor seks uzmanı Saransh Jain.

İklim krizi çatısı altında uyku sorunları, hava kirliliği ve stres

İklim krizinin neden olduğu yüksek sıcaklıkların, cinsel yaşamlarımız üzerinde dolaylı etkileri de var. Şöyle ki, sıcak havalarda uyku kalitemizin düştüğünü hepimiz biliyoruz; yaz aylarında uykusuz geçen gecelerinizi ya da terleyerek uyandığınız anları bir hatırlayın… Kalitesiz uyku da bütüncül sağlığın baş düşmanlarından biri, tabii üreme sağlığının da. 2022 yılında yapılan bir araştırma dünya çapında insanların sıcak havalar nedeniyle bir yılda 44 saat daha az uyuduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlar da bundan yola çıkarak yetersiz uykunun cinsel uyarılmayı azalttığını ve cinsel isteksizliğine neden olduğuna vurgu yapıyor. Kısacası, çok sıcak havalarda pek çok insan cinsel ilişkiye girmekten kaçınıyor.

Öte yandan, iklim krizi yalnızca yüksek sıcaklıklarla ilgili değil. Küresel ısınmanın tetiklediği hava koşulları, çok daha yoğun ve aktif orman yangınları için de adeta kusursuz bir ortam yaratıyor. Hem kendi ülkemizden hem de dünya genelinden son yıllardaki örneklere baktığımızda, ne kadar şiddetli orman yangınları yaşadığımızı hatırlayabiliriz. Orman yangınlarının sebep olduğu hava kirliliği de iklim krizinin çevreye olan ikincil etkilerinden bir diğeri. Tüm bunlara maruz kalmanın neden olduğu kaygı ve stres ise, iklim krizinin dolaylı yoldan yine bizi nasıl olumsuz etkilediğini gösteren sonuçlar.

Cinsel sağlık ile olan ilişkisine değinecek olursak da birtakım araştırmalar, hava kirliliğinin erkeklerde normal olmayan testosteron seviyeleri ve kadınlarda da anormal östrojen seviyeleri ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu da üreme sağlığı üzerinde büyük olumsuz etkiler yaratıyor. Bir diğer konu ise, hava kirliliğine maruz kalmanın, yaşlı erkeklerde erektil disfonksiyonlarla, kadınlarda ise cinsel istek kaybı ve orgazm sorunları yaşama ile ilişkili olduğu. Kısacası, iklim krizinin neden olduğu yüksek sıcaklıkla, dolayısıyla orman yangınları ve hava kirliliği hem kadınlarda hem de erkeklerde cinsel sağlığı tehdit ediyor.

Fiziksel sağlığın ötesinde zihinsel sağlık için de büyük bir tehlike oluşturan iklim krizi, ‘ekolojik yas’ ya da ‘eko-kaygı’ veya ‘iklim kaygısı’ dediğimiz olumsuz duyguların açığa çıkması ile de ilişkilendiriliyor. Lancet Planet Health’de 2021’de yayınlanan bir araştırma, insanların yüzde 50’sinin iklim değişikliğiyle ilgili üzüntü, endişe, öfkeekolojik yas’ ya da ‘eko-kaygı’ veya ‘iklim kaygısı’ dediğimiz olumsuz duyguların açığa çıkması ile de ilişkilendiriliyor. Lancet Planet Health’ ve suçluluk duyguları yaşadığına dikkat çekiyor. Bu nedenle de uzmanlara göre insanlar böylesi olumsuz sorunlar yaşarken cinsel yaşamlarını sağlıklı ve başarılı bir şekilde sürdürmekte güçlük yaşıyor, çünkü duygusal durumumuz cinsel istekliliğimiz ile doğrudan ilişkili. Bu nedenle, zihinsel ve duygusal olarak stresli hissederken, seks ve yakınlık arzusunun azalması oldukça yaygın.

Ekolojik yas ve cinsel isteksizlik kaderimiz mi?

İklim krizinin hızla yayılan etkilerini düşündüğümüzde ve dünyanın bugünkü gidişatına baktığımızda ekolojik yas ve tüm bunların neden olduğu sağlıksız bir cinsel yaşam, kaçınılmaz bir sonmuş gibi gözükse de aslında öyle olmak zorunda değil. İklim krizi ile baş etmek için ‘ben ne yapabilirim ki’ demek yerine ‘ben ne yapabilirim’ diye düşünmek ve harekete geçmek, hepimizin sorumluluğunda. Bireysel anlamda atabileceğimiz adımları atarak, çevre dostu alışkanlıkları benimseyerek ve doğayı korumaya önce kendi yakın çevremizden başlayarak, dünyamız için bir şeyler yapabiliriz.

Öte yandan, sıcaklardan hem kendimizi hem de yaşam alanlarımızı korumak için birtakım düzenlemelere başvurabiliriz. Hafif ve terletmeyen giysiler tercih etmek, yaz aylarında açık havada güneşin hakim olduğu saatlerde zaman geçirmemek, evlerimizi serin tutmak için vantilatör, enerji tasarruflu klima gibi seçenekleri değerlendirmek, hava temizleyiciler ile yaşam alanlarımızın havasını temizlemek atabileceğimiz adımlar olabilir. Bu sayede sıcakların etkisinden kendimizi koruyarak cinsel yaşantımızı da iyileştirebiliriz. Ayrıca, ekolojik yastan dolayı deneyimlediğimiz kaygı, endişe ve depresyon ile baş etmek için psikolojik destek alarak bireysel iyi oluşumuzu da önceliklendirebiliriz. Böylece sağlıklı cinsel bir yaşam için de kendimizi iyileştirebiliriz.

İlginizi çekebilir: Daha iyi bir cinsel yaşam için yoga

Kaynak: wellandgood, ideas.ted, nber.org, theswaddle

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale