X

İkinci Elde Gelecek Var: sahibinden.com’un İkinci Elin Sürdürülebilirliğe Katkısı Raporu’ndan dikkat çeken başlıklar

Küresel ısınmaya bağlı olarak dünya çapında gerçekleşen orman yangınları, hava kirliliği, su kıtlığı gibi iklim krizini gözler önüne seren felaketler, hızlı nüfus artışı ve kentleşme birlikte doğal kaynakların ciddi bir hızla azalması ve daha pek çok sorun geleceğimizin tehdit altında olduğunun en önemli göstergeleri arasında. Öyle ki yarınlarımızı kurtarmak ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak istiyorsak, doğru adımları bugünden atmaya başlamalıyız. Bu adımların en başında da sürdürülebilirlik geliyor.

Doğal kaynakların tükenmesinin önüne geçmek, karbon ayak izini azaltmak, temiz hava, temiz su ve temiz besin kaynaklarına erişmek; kısacası hem bugün hem de yarın ‘daha iyi bir dünyada’ yaşamak için sürdürülebilirlik, en büyük odak noktamız olmalı. Çünkü, hepimizin farkına varması gereken şu ki sürdürülebilirlik, geleceğin anahtarı… O anahtarı çevirecek güç ise ikinci el! Evet, tüketim çılgınlığının hızla yayıldığı bu modern çağda ikinci el alışveriş, geleceğimizi kurtarmanın en önemli unsuru. Ülkemizde ikinci el alışveriş dendiğinde akla gelen ilk ve tek adres olan sahibinden.com da “ikinci elde gelecek var” diyor ve İkinci Elin Sürdürülebilirliğe Katkısı Raporu ile çok çarpıcı rakamlarla ikinci el alışverişin nasıl daha sürdürülebilir bir dünyaya hizmet ettiğini gözler önüne seriyor.

Geleceğin anahtarı: İkinci el alışveriş ve sürdürülebilirlik

Günümüzde modadan teknolojiye, otomotivden spora aklımıza gelen her sektör doğal kaynakların tüketilmesine ve karbon salımının artmasına neden oluyor. Çünkü, hammaddesi, boyutu, üretim şekli ne olursa olsun büyük küçük fark etmeksizin her bir ürünün üretim aşamasından taşınmasına, kullanılmasından geri dönüştürülmesine kadar geçen tüm döngüde neden olduğu çevresel etkiler var. Bu çevresel etkilerin oluşumunu önleyecek veya etkileri azaltacak en önemli adımlardan biri ise ikinci el alışveriş. Büyükten küçüğe herhangi bir ürünün yeniden kullanılmasıyla sağlanacak kaynak tasarrufu hem döngüsel ekonomiye hem de çevrenin korunmasına büyük katkı sağlıyor. sahibinden.com da hazırlamış olduğu İkinci Elin Sürdürülebilirliğe Katkısı Raporu ile tüketicileri ikinci el alışverişe teşvik ederek eşyaların ve dünyanın ömrünü uzatmayı hedefliyor. Peki, ikinci el alışveriş ne kadar etkili? Gelin, rakamlara yakından bakalım.

Rakamlarla ikinci el etkisi: Tonlarca tasarruf

İkinci Elin Sürdürülebilirliğe Katkısı Raporu’nda 24 ikinci el ürün kategorisi ve 206 alt kategorinin incelenmesi ile ikinci el satışlarının toplam çevresel faydası; yeni bir ürünün üretiminden kaçınmanın sağladığı iklim etkisi, atık yönetiminden kaçınma ve taşımacılıkla ilgili etkilerin toplanmasıyla hesaplanıyor.

Elde edilen sonuçlara göre 2022 yılında sahibinden.com’da gerçekleşen ikinci el ürün alışverişlerinde yaklaşık 10,6 milyon ton CO2 eş değeri tasarruf sağlandığı görülüyor. Kaynaklar yönünden bakıldığında ise 172.000 ton plastik, 617.000 ton çelik, 116.00 ton alüminyum tasarrufu gibi daha da şaşırtıcı rakamlar bizi karşılıyor. Peki, bu rakamlar başka nelere karşılık geliyor?

  • 10,6 milyon ton CO2; hibrit bir araçla dünyanın çevresinde otoyollar ve şehir yolları kullanılmak suretiyle 2,4 milyon tura ya da 10 yıl boyunca yetiştirilen 117,3 milyon ağaç fidesinin tuttuğu karbona karşılık geliyor.
  • 172.000 ton plastik ise 2,5 milyar cerrahi eldiven demek. Su, toprak ve hava kirliliğine neden olan en önemli çevresel atıklardan biri olan plastiğin doğada yok olması için 1000 yıl gerektiğini göz önünde bulundurduğumuzda bu kadar ton plastikten tasarruf etmiş olmanın önemi daha da belirginleşiyor.
  • Öte yandan 617.000 ton çelik tasarrufu tam 205 tane Çamlıca Kulesi yapımı için gerekli olan çelik miktarı. Rakamların daha ifade edici olması için Çamlıca Kulesi’nin 369 metrelik uzunluğu ile İstanbul’un en yüksek yapısı olduğunu da belirtelim. Yani, o kadar fazla çelik!
  • 116.000 ton alüminyum ise 3,6 milyar akıllı saat yapımında kullanılan alüminyum miktarına denk geliyor. Ayrıca, şunu da hatırlamak önemli ki eritmek için büyük miktarda güç gerektiren ve en karbon yoğun metallerden biri olan alüminyumun doğada yok olması 100 yıl sürüyor.

Rakamlardan da anlaşıldığı üzere tasarruf edilen kaynakların miktarları oldukça fazla. sahibinden.com paylaşmış olduğu bu rapor sayesinde ikinci el alışverişin çevresel sürdürülebilirlik açısından ne kadar büyük önem taşıdığına dikkat çekmeyi başarıyor.

Çözüm; ‘azalt-tekrar kullan-geri dönüştür’

Tüketim çılgınlığı ile neredeyse özdeşleşmiş olan günümüzde ne yazık ki yaygın olan al-kullan-at yaklaşımı, doğal kaynakları geri dönülemez bir şekilde yok ediyor. Bu yaklaşımda, ürünler sahipleri için kullanım ömrü sona erdiğinde çöp olarak değerlendiriliyor ve bunun çevreye etkileri olumsuz yönde oluyor. Öte yandan, azalt-tekrar kullan-geri dönüştür yaklaşımını benimseyen döngüsel ekonomi modelinde, kaynaklar daha verimli şekilde kullanılıyor, ürünlerin ömrü uzuyor ve çöpe atmak yerine geri dönüştürülmesi ön plana çıkıyor. Böylece, doğal kaynaklar daha az tüketiliyor, üretimin ve tüketimin çevresel etkileri azalıyor ve daha sürdürülebilir bir gelecek için daha sağlıklı bir ekonomi modeli ortaya çıkmış oluyor.

Dünya üzerindeki pek çok şirket ve ülke de döngüsel ekonominin yükselişi için çeşitli adımlar atıyor; atık üretimini azaltmak ya da geri dönüşüm projelerine yatırım yapmak bu sürdürülebilir adımların başında geliyor. Yalnızca ikinci el alışverişini teşvik etmeyi değil, aynı zamanda farklı sürdürülebilir çalışmalara da imza atan sahibinden.com da bu yükselişinin bir parçası olmayı başarıyor. Daha neler yapıyor derseniz, hemen söyleyelim.

sahibinden.com’da sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliği odağına alan sahibinden.com şimdiye kadar yapmış olduğu yenilikçi adımlar ile daha iyi bir dünyanın kapısını aralıyor. Geleceğin anahtarını kullanan sahibinden.com:

  • Karbon salımını azaltmak için araç filosunu hibrit modellerle yeniledi,
  • Yeşil Ofis Sertifikası almaya hak kazanan ilk teknoloji şirketi oldu,
  • Sahiplex’te kullanılan enerjiyi ‘yeşil enerji’ye çevirdi,
  • Teknoloji endüstrisini karbon-nötr hale getirmeyi hedefleyen LFCA’e (Leaders for Climate Action) üye oldu,
  • Ekolojik kitaplar ve EKO IQ dergilerinden oluşan yeşil bir kütüphane oluşturdu,
  • Dijital kartvizit dönüşümüyle ortalama 100.000 adet kart basımını engelledi,
  • Ege Orman Vakfı iş birliği ile Bursa Osmangazi’de 10 bin fidanlık bir hatıra ormanı kurdu,
  • Sürdürülebilirlik bilincini tüm çalışanlarını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırmak için ‘Geleceği Sahiplen’ isimli eğitim programını başlattı ve sürdürülebilirlik elçisi olarak çalışan tüm şirket çalışanlarıyla beraber çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

Yenilikçi ürün ve hizmetlerle Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden biri olan sahibinden.com, daha iyi bir gelecek için bugünden üstlendiği sorumluluk ile tüm tüketicilere örnek olurken bu bilinci yaygınlaştırmak için tüm gücünü ortaya koyuyor.

sahibinden.com’un hazırlamış olduğu İkinci Elin Sürdürülebilirliğe Katkısı Raporu’nu daha detaylı incelemek için tıklayabilirsiniz.

*Bu yazı sahibinden.com katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.

“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz

İlgili Makale