X

Sadeleşmeye giden bir yol: Aydınlık, ferah ve nefes alan bir hayat

Sığamıyoruz. Evimize, ofisimize, arabamıza bir türlü sığamıyoruz. Eşyalarla duygusal anlaşmalar yapıp, onlara gereksiz anlamlar yükleyip bu yüklerle hayatımıza devam ediyoruz. Fazlalıklardan gelen yorgunluk, kaçıp kurtulma isteği, “o olmadan nasıl yaşarım” endişesi hayatımızı gün geçtikçe daha kalabalık hale getiriyor. Bir şeylere sahip olmak içsel açlığı bir süreliğine geçiriyor. Etkisi geçince aynı deli kısır döngü. Değişimin kaçınılmaz olduğunu düşünürken, bağımlılıklarımız bizi olduğumuz yere görünmez halatlarla sımsıkı bağlıyor, aynı yere mıh gibi çakılıyoruz.

Günlerden bir sabah telefonumun ana ekranına bakarken fark ediyorum, tam 3 tane 2.el satış sitesi uygulaması indirmişim. o siteler aracılığı ile bir şeyler satıyorum, genelde aynı açıklamayı yazıyorum “2 kere giyildi.” Hani biri “ya kardeşim hepsi mi böyle?” diye sorsa evet diyeceğim çünkü doğru. Çünkü ben iflah olmaz bir  tüketici, yorucu, kendinden hoşnut olmayan ve bunu hep dışsal etkenlere bağlayan bir “alıcıyım”. Diğer satıcıların profillerine bakıyorum, birbirimizden farklı değiliz. Yeni alınmış, az kullanılmış veya etiketi üzerinde ürünler sıra sıra, boy boy karşımda dizili.

Bir yandan da Japonların yaşam biçimlerini anlatan blogları inceliyorum; kapsül daireler, çekirdek evler, “yahu bu insanlar deli mi, 2 bardakla nasıl yaşanır, bir insan tüm kışı nasıl 2 kazakla geçirir” diyorum, o anki zihnimin bunu anlaması imkansız olsa da, içimden cılız bir ses, bunun denemeye değer olduğunu söylüyor. “Yanlış  olsa insanlar ellerindekileri çıkarmak için bu kadar uğraşmaz, baksana herkes bir şeyler satıyor ve herkes aslında sadeleşmek istiyor” diyor.

Üniversite hayatından beri yalnız ve “geniş” yaşamaya alışmış birinin eşya bağımlılığından vazgeçmesi zor. Egom bilindik hikayelere tutundukça tutunuyor, nasıl ikna edici tuzaklar, kimi zaman fazla makyaj malzemem olmadığında çirkin olduğuma inandırıyor beni, kimi zaman istediğim ayakkabıyı alamazsam değersiz hissederim duygusunu iliklerime kadar hissettiriyor. “Bak habersiz misafir geldiğinde dondurucuda ikram edebileceğin bir şeyler olmalı, mahcup olursun sonra”lara kadar vardırıyor işi…

Anlıyorum ki artık –meli -malılarla, lazımlı cümlelerle hayatımı devam ettirmek istemiyorum. Önümde hep bir başladığım ama egom direndiği için bitirmediğim “to do listim” var. Kararlıyım. Başlıyorum.

“Hayat benim hayatım oldu”

Önce çekmecelerdeki 10 yıllık kablolardan kurtuldum. İşin olmazsa olmazı bu sanırım. Sonra sıra kitaplığıma geldi. Bir kere daha okumayacağıma emin olduklarımı dağıttım. Rafların boş gözükmesi zoruma gitse de-doluluk zenginliktir kodu-fazlalıklardan kurtulmanın tadını bir kere alınca giysi dolabıma el attım. Giymediğim tüm kıyafetleri ayırdım. Satılabilecek olanları listeledim, diğerlerini ihtiyacı olanlara verdim. Yatak odam aydınlık, ferah, nefes alan bir yere dönüştü. Buraya kadar iyiydi, işin bir de almamak kısmı vardı, çok pratik yapmam gerekti…

Mağazada bir şey beğendiğimde askısıyla üstüme astım. Her beğendiğim şey ile 5er dakika dolandım. Genelde 5 dakikanın sonunda ona ihtiyacım olmadığını anlayıp almadım. Dolabımın başına geçip “şu çantayı aldığımda şöyle olmuştu, ne güzel, zevkli bir andı, aa bu pantolonu şurada giymiştim, harika bir gündü” diyerek içimdeki olumlu duyguları aktive ettim. Kendime 1-2 haftalık bir şey satın almama hedefleri koydum. Hedeflerimi gerçekleştirince “aferin sana, harikasın, süpersin!” gibi motivasyon sözleri söyledim. Aslında işin özü almayı seçen insan olmaktan vazgeçip, ihtiyacı dışında bir şey almayan insan olmayı seçtim. Avm ziyaretleri rutinimden çıktı, gerektiğinde yapılan bir aktivite oldu.

İlgili yazı: Hayatınızı nasıl sadeleştirebilirsiniz: Hayatı sadeleştirmek için en pratik yöntemler

Hayat benim hayatım oldu, kimseyi takip etmediğim, gereksiz satış stretejilerine inanmadığım, umursamadığım bir hayatım oldu.

Benden başka hiçbir insan tam ve yeterli olduğumu, her halimle bütün olduğumu kendime her gün söylüyorum. Defalarca. Güzel duyguların her biri için tek kaynak benim. Olumsuz duyguları seçen de benim. Evet, her duyguyu hepimiz hissediyoruz, hepimiz insanız. Hep iyi olalım, hep ışık saçalım fikirleri insan olmaya aykırı, bunu kendimizden beklemeye hakkımız da yok ama hangi duyguda ne kadar süre kalacağımız bizim seçimimiz.

Hepimize seçimlerimizin sorumluluğunu aldığımız hayatlar diliyorum.

İlgili yazı: Sadelikle gelen özgürlük

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale