Önemsediğiniz biri tarafından incitildiğinizde, ihanete veya hayal kırıklığına uğratıldığınızda o insana ikinci şansı vermeyi düşünmek çoğu zaman zordur. Öte yandan affetmek, bize insan ilişkilerinde temel bir değer olarak öğretildi. Tuttuğunuz takım, desteklediğiniz siyasi figür ya da en yakın arkadaşınız… Kim olduğu fark etmeksizin, size hayal kırıklığı yaşattığı için birinden vazgeçmek, öğretilen değerlerle uzlaşan bir tutum olacaktır.
İlginizi çekebilir: Kendinizi ve çevrenizdekileri affetme yolları
Ne var ki bize bağışlamak ve karşımızdakine geçmiş hatalarını düzeltmesi için bir şans vermek öğretilmesine rağmen, herkes bunu yapamayabilir. Bremen Üniversitesi’nden Psikolog Katja Hanke’nin Lizbon Üniversitesi’nden Christin-Melanie Vauclar ile birlikte yürüttüğü yeni bir araştırmada 30 farklı ülkeden 42,000 kişinin affetmeye karşı tutumu değerlendirildi. Çıkan sonuçlarda, kültürlerinde affetmenin önemi vurgulanan insanların bunu kendi kişiliklerinin bir parçası olarak sahiplenmeye daha fazla eğilim gösterdiği gözlemlendi.
Hanke ve Vauclar, affetmeyi genellikle kişiler arası iletişim bağlamında düşünmeye meyilli olduğumuzu ifade ediyor. Ancak affetmek, daha büyük ve gruplar arası bir bağlamda düşünülmeli. Nitekim Temmuz 2016’da yayımlanan bu uluslar arası araştırmada da konuyla ilgili şu ifadeye yer verilmiş: “Affetmek, çatışma sonrası toplumlardaki şiddet döngüsünü kırmak adına önemli bir etken olabilir.” Başka bir deyişle, ülkeler arasındaki iyileşmeyi ve uzlaşıyı sağlayacak olan şey belki de affetmektir. Bu noktada, bireysel düzeyden toplumsal düzeye, affetmenin bir uyumu koruma sorunu olduğu da söylenebilir.
Öte yandan Hanke ve Vauclar, affetmenin Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine benzer bir şekilde, ancak istikrar ve güvenlik sağlandıktan sonra gerçekleşebildiği düşüncesindeler. Bunun nedeni ise, çalışmada incelenen ülkeler arasında, güvenlik endişesi olan toplumlarda affetme eyleminin korunma ihtiyacından daha sonra geldiğinin gözlemlenmesi. Ayrıca toplumun genel refahıyla affetmeye verilen değer arasında da bir bağlantı var. Ancak, bireyin mutluluğuyla affedici olması arasında bir bağın var olduğu kesin olsa da, hangisinin diğerine neden olduğu, cevabı bulunamayan bir soru.
Peki bu konuda neler yapılabilir? Affetmenin, dolayısıyla bununla bağlantılı olan ikinci bir şans vermenin çoğunlukla bireyin yararına olduğunu bilsek de, ikinci şansı vermek pek kolay olmayabilir. Aşağıda bununla ilgili size yardımcı olabilecek 4 nedene yer verdik:
Bireysel mutluluk etkeni
Birini affettiğinizde daha mutlu hissedeceksiniz. Yukarıda değindiğimiz araştırmada da ulaşıldığı üzere, affetmek kişinin kendi duygusal durumuna fayda sağlar.
İnsanlar değişebilir
Yapılan diğer araştırmalara göre, kişilik değiştirilemez bir şey değildir. İnsanlar hatalarından ders alabilir. Onlara ikinci bir şans tanımak, bunu göstermeleri için izin vermek anlamına gelecektir.
Fazladan duygusal enerji sarf ettirmez
İş yerinde bir çalışanınızın hata yaptığını düşünelim. Ona ikinci bir şans vermeyip yerine başkasını aldığınızda, iş hakkında daha az bilgisi olan biriyle karşı karşıya kalacaksınız. Dolayısıyla en başa dönmüş olacak ve fazladan enerji sarf edeceksiniz. Bunun yerine çalışanınıza ikinci bir şans vererek onun yaptığı hatadan ders almasını sağlayabilir ve siz de fazladan yorulmazsınız.
Siz de affedilmeye ihtiyacı olan taraf olabilirsiniz
Empati yapmak her konuda olduğu gibi bunda da önemli. İkinci şansa ihtiyacı olan kişinin kendiniz olduğunu düşünün. Karşı taraf size bunu sağladığında mutlu olmaz mıydınız? Konu ister işle, ister ikili ilişkilerle alakalı olsun, karşınızdaki kişinin size ikinci bir şans vermesi, mutlaka kendinizi iyi hissetmenize neden olacaktır.
İlginizi çekebilir: Buddha’nın affetmek hakkındaki eşsiz dersiBuddha’
Kaynak:
psychologytoday.com