X

İkili ilişkilerde iletişimde dikkat edilmesi gereken 3 kural

İnsan ilişkilerinde iletişimin önemini ‘yaşamın temeli’ kelimeleriyle vurgularken, iki insan arasında kurulan köprü olarak da betimleyebiliriz. Kişiler, doğası gereği kendisini anlatma, bir şeyleri paylaşma, duygularını karşı tarafa yansıtma gibi eylemleri gerçekleştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyacın karşılanma yolu yine iletişim ve ilişki kurmaktan geçmektedir. En temelinde kişiler karşı tarafa kendisini sözlü veya sözsüz olarak ifade edebilmektedir. Sözlü iletişim, insanların iletişim kurmak için gereksinim duyduğu şeyleri sözlü yollarla başkalarına aktarması olarak ifade edilebilir. Sözlü iletişimde kişilerarası ilişkinin sağlamlığını belirleyecek bazı durumlar mevcuttur. Bunlar; ses tonu, konuşma üslubu, dilin kullanımı olarak söylenebilir. Öte yandan, sözsüz iletişim, başkalarıyla bir köprü oluşturmak için beden dili, jest ve yüz ifadelerinin kullanılması olarak tanımlanabilir. Sözel olmayan bu iletişim türünün en önemli özelliği, bedensel tepkilerin daha az kontrol edilebilir olmasından kaynaklı karşı tarafa duygu ve düşüncelerin daha net bir şekilde yansımasını sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda da karşı tarafa yalnızca sözel iletişim ile yalan söyleyen bir kişinin sözel olmayan iletişim alanı da eklendiğinde yalan söylediğinin anlaşılma ihtimalinin arttığı görülmektedir.

İlişkiler ise aslında iletişimden daha derin bir anlam içeren ve iletişime göre daha özel bir kavram olarak ifade edilebilir. İki birey arasındaki iletişimin ilişki olarak tanımlanabilmesi için o iletişimin belli bir süre devam etmesi, karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas ve dayanışma olması anlamına gelmektedir. Romantik ilişki, arkadaşlık ilişkisi, sosyal ilişki, resmi ilişki gibi çoğaltılabilen ilişkilerde sözlü ve sözel olmayan iletişimin önemi çok büyüktür. İnsanlar, ikili ilişkilerde en temelinde anlaşılma, sevgi ve güven duygularını hissetmek isterler. Bu duygular kişinin içinde var olmasına rağmen karşı tarafa aktarmada bazı eksik ya da hatalı kısımlar olduğunda, diğer kişi anlaşılmadığını hissederek aradaki köprünün zayıflamasına neden olabilir. İkili ilişkilerde en çok dikkat edilmesi gereken 3 kural aşağıda belirtilmiştir:

1. Karşındaki konuşurken ne cevap vereceğini düşünmek yerine sadece dinle

Özellikle romantik ilişkilerde dikkat edilmesi gereken bu kural, tartışma ya da fikir ayrılıklarının oluştuğu noktalarda çok büyük önem kazanmaktadır. Kişi iç dünyasında kendi söyleyeceği cümlelere ve içeriklere o kadar odaklanmıştır ki, karşı tarafın ne dediğini dinliyor gibi görünse de anlamadığı aşikârdır. O anda kurulan iletişimin bir yarış gibi görülmemesi, bu kuralın uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Kişi genel olarak karşı tarafı suçlamaya daha meyillidir ve kendi kusurlarını daha az görmeye eğilimlidir. Bu sebeple, iletişimin çekirdeği olan ‘dinleme’ kısmı etkin olarak gerçekleştirilemeyince kişi karşı tarafın onu sevmediğini, değer vermediğini, anlamadığını düşünebilir. Oysa anlamayan kişi kendisi de olabilir. Kişi, karşısındaki konuşurken ne cevap vereceğine o kadar odaklanmıştır ki, bedensel hareketleri, jest ve mimikleri karşı tarafa iletişime kapalı imajı vermektedir. Unutulmamalıdır ki, etkin dinleme ‘sadece dinlemek’ ile gerçekleşmektedir.

2. Beden dilin ile ona değer verdiğini göster

Yapılan çalışmalar ile, insan iletişiminin yalnızca %30-40 oranında sözel olduğu ve etkileşimlerimizin %60-70’inin verdiğimiz sessiz sinyallerden oluştuğu sonucuna varılmaktadır. İkili ilişkilerde beden dilinin etkin kullanılması karşı tarafa kendisini değerli ve önemli hissettirebilmektedir. Diğer yandan, bazı bedensel hareketlerin uygulanması iletişime ve dolayısıyla güven, sevgi, ilgi gibi durumların zedelenmesine yol açmaktadır. Beden dili ile karşıdaki kişiyi dinlerken aynı zamanda ona değer verildiğini göstermek için şu davranışlar sergilenebilir:

  • Göz teması kurmak
  • Ayak uçlarının karşıdaki kişiye bakması
  • Kolların çapraz halde birbirine bağlı olmaması
  • Gülümseme, tebessüm
  • Konuşurken avuç içlerinin karşı tarafa gösterilmesi
  • Oturma pozisyonunda vücudun üst kısmının öne doğru eğimli olması
  • Telefon ile ilgilenilmemesi
  • Kafanın hafif yana doğru yatırılması

3. Hamburger tekniğini kullan (Bir olumlu-bir olumsuz-bir olumlu)

Doğru kullanım ile çok büyük gelişmelere ve değişimlere katkı sunabilen ‘eleştiri’ tekniği, yanlış uygulama ile ne yazık ki ilişkilerin zarar görmesine sebebiyet vermektedir. Biri tarafından sürekli acımasızsa eleştirilen kişinin kendisini değiştirmesi ve değerli hissetmesi çok zorlaşacaktır. Bir noktadan sonra eleştirilen kişi kendisini suçlu hissetmeye ve olanlardan tamamen kendisini sorumlu tutarak tükenme noktasına gelebilmektedir. Bu durum özellikle çeşitli kaygı bozukluklarına neden olabilmektedir. İkili ilişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri de sürekli karşı tarafı eleştirmektir. “Sen zaten ne anlarsın!”, “Bırak sen yapamazsın!”, “Bunu da eline yüzüne bulaştırdın!”, “Beni hiç anlamıyorsun!”, “Bir kere de dinlemeyi öğren”… Hamburger tekniği, geri bildirimlerde karşıdaki kişinin savunmaya geçmesini önleyen, olumsuz eleştiri esnasında da incinmemesini sağlayan bir yöntem olarak tanımlanabilir. Karşıdaki kişide bulunan olumlu biz özelliğin söylenmesi ile konuşmaya başlanabilir. Sonrasında yapılmak istenen olumsuz eleştiri ifade edilir. Burada dikkat edilmesi gereken kısım cümleye ‘ama’, ‘ancak’, ‘fakat’ gibi cümlelerle başlamak yerine ‘ve’ bağlacı kullanılabilir. Ayrıca, yapılan eleştiride sen dili yerine ben dilinin kullanımı da önemlidir. “Sen hatalısın, çok yanlış davranıyorsun!” demek yerine “Senin bu davranışın beni incitti, çok üzüldüm” şeklinde cümle kurulabilir. Yapılan eleştiri sonrasında olumsuz durumların olumlu hale dönüştürülebileceği ile ilgili motivasyon içeren bir konuşma yapılabilir.

Bahsedilen bu 3 kuralın uygulanması, iletişim ve ikili ilişkilerdeki bağın güçlenmesine, değer, güven ve anlaşılma duygularının sağlamlaşmasına katkı sunacaktır. İkili ilişkiler yollarda bulunan beyaz çizgiler gibidir, onca farklı yolu birbirine bağlar, tıpkı iki insanı birbirine bağladığı gibi…

Benimle iletişim kurmak ve paylaşımlarımı takip etmek için @kln.psk.betulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Aile meclisi ve değerleri kişinin yaşamını nasıl etkiler?

Betül Cavlak Akdaş: TED Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlığını Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden onur öğrencisi olarak almıştır. Yüksek lisans tez konusu "Yetişkin Bireylerin Ebeveynleşme Olgusunda Obsesif İnanışların ve Kaygı Düzeylerinin Rolü"dür. İş hayatına özel bir kurumda devam eden Uzman Klinik Psikolog/Yazar Betül Cavlak Akdaş, online olarak terapi yaparak da danışan görmektedir. Ruh sağlığı alanında almış olduğu Bilişsel Davranışçı Terapi, Objektif Testler, MMPI, Aile Danışmanlığı, Sanat Terapisi gibi eğitimlerinin yanında, psikoloji bilimine yazılarıyla da katkı sağlamayı hedefleri arasına almıştır. Daha önce farklı dergilerde de Yazar olarak bulunan Betül Cavlak Akdaş'ın, "Erteleme Davranışı", "Mimari Yapı ve Psikoloji", "Benlik Saygısı" konuları üzerine araştırma projeleri mevcuttur. Ayrıca, Türkiye Buz Pateni Federasyonu bünyesinde İl Hakemliği yapmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale