İnsan ilişkilerinde iletişimin önemini ‘yaşamın temeli’ kelimeleriyle vurgularken, iki insan arasında kurulan köprü olarak da betimleyebiliriz. Kişiler, doğası gereği kendisini anlatma, bir şeyleri paylaşma, duygularını karşı tarafa yansıtma gibi eylemleri gerçekleştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyacın karşılanma yolu yine iletişim ve ilişki kurmaktan geçmektedir. En temelinde kişiler karşı tarafa kendisini sözlü veya sözsüz olarak ifade edebilmektedir. Sözlü iletişim, insanların iletişim kurmak için gereksinim duyduğu şeyleri sözlü yollarla başkalarına aktarması olarak ifade edilebilir. Sözlü iletişimde kişilerarası ilişkinin sağlamlığını belirleyecek bazı durumlar mevcuttur. Bunlar; ses tonu, konuşma üslubu, dilin kullanımı olarak söylenebilir. Öte yandan, sözsüz iletişim, başkalarıyla bir köprü oluşturmak için beden dili, jest ve yüz ifadelerinin kullanılması olarak tanımlanabilir. Sözel olmayan bu iletişim türünün en önemli özelliği, bedensel tepkilerin daha az kontrol edilebilir olmasından kaynaklı karşı tarafa duygu ve düşüncelerin daha net bir şekilde yansımasını sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda da karşı tarafa yalnızca sözel iletişim ile yalan söyleyen bir kişinin sözel olmayan iletişim alanı da eklendiğinde yalan söylediğinin anlaşılma ihtimalinin arttığı görülmektedir.
İlişkiler ise aslında iletişimden daha derin bir anlam içeren ve iletişime göre daha özel bir kavram olarak ifade edilebilir. İki birey arasındaki iletişimin ilişki olarak tanımlanabilmesi için o iletişimin belli bir süre devam etmesi, karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas ve dayanışma olması anlamına gelmektedir. Romantik ilişki, arkadaşlık ilişkisi, sosyal ilişki, resmi ilişki gibi çoğaltılabilen ilişkilerde sözlü ve sözel olmayan iletişimin önemi çok büyüktür. İnsanlar, ikili ilişkilerde en temelinde anlaşılma, sevgi ve güven duygularını hissetmek isterler. Bu duygular kişinin içinde var olmasına rağmen karşı tarafa aktarmada bazı eksik ya da hatalı kısımlar olduğunda, diğer kişi anlaşılmadığını hissederek aradaki köprünün zayıflamasına neden olabilir. İkili ilişkilerde en çok dikkat edilmesi gereken 3 kural aşağıda belirtilmiştir:
1. Karşındaki konuşurken ne cevap vereceğini düşünmek yerine sadece dinle
Özellikle romantik ilişkilerde dikkat edilmesi gereken bu kural, tartışma ya da fikir ayrılıklarının oluştuğu noktalarda çok büyük önem kazanmaktadır. Kişi iç dünyasında kendi söyleyeceği cümlelere ve içeriklere o kadar odaklanmıştır ki, karşı tarafın ne dediğini dinliyor gibi görünse de anlamadığı aşikârdır. O anda kurulan iletişimin bir yarış gibi görülmemesi, bu kuralın uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Kişi genel olarak karşı tarafı suçlamaya daha meyillidir ve kendi kusurlarını daha az görmeye eğilimlidir. Bu sebeple, iletişimin çekirdeği olan ‘dinleme’ kısmı etkin olarak gerçekleştirilemeyince kişi karşı tarafın onu sevmediğini, değer vermediğini, anlamadığını düşünebilir. Oysa anlamayan kişi kendisi de olabilir. Kişi, karşısındaki konuşurken ne cevap vereceğine o kadar odaklanmıştır ki, bedensel hareketleri, jest ve mimikleri karşı tarafa iletişime kapalı imajı vermektedir. Unutulmamalıdır ki, etkin dinleme ‘sadece dinlemek’ ile gerçekleşmektedir.
2. Beden dilin ile ona değer verdiğini göster
Yapılan çalışmalar ile, insan iletişiminin yalnızca %30-40 oranında sözel olduğu ve etkileşimlerimizin %60-70’inin verdiğimiz sessiz sinyallerden oluştuğu sonucuna varılmaktadır. İkili ilişkilerde beden dilinin etkin kullanılması karşı tarafa kendisini değerli ve önemli hissettirebilmektedir. Diğer yandan, bazı bedensel hareketlerin uygulanması iletişime ve dolayısıyla güven, sevgi, ilgi gibi durumların zedelenmesine yol açmaktadır. Beden dili ile karşıdaki kişiyi dinlerken aynı zamanda ona değer verildiğini göstermek için şu davranışlar sergilenebilir:
- Göz teması kurmak
- Ayak uçlarının karşıdaki kişiye bakması
- Kolların çapraz halde birbirine bağlı olmaması
- Gülümseme, tebessüm
- Konuşurken avuç içlerinin karşı tarafa gösterilmesi
- Oturma pozisyonunda vücudun üst kısmının öne doğru eğimli olması
- Telefon ile ilgilenilmemesi
- Kafanın hafif yana doğru yatırılması
3. Hamburger tekniğini kullan (Bir olumlu-bir olumsuz-bir olumlu)
Doğru kullanım ile çok büyük gelişmelere ve değişimlere katkı sunabilen ‘eleştiri’ tekniği, yanlış uygulama ile ne yazık ki ilişkilerin zarar görmesine sebebiyet vermektedir. Biri tarafından sürekli acımasızsa eleştirilen kişinin kendisini değiştirmesi ve değerli hissetmesi çok zorlaşacaktır. Bir noktadan sonra eleştirilen kişi kendisini suçlu hissetmeye ve olanlardan tamamen kendisini sorumlu tutarak tükenme noktasına gelebilmektedir. Bu durum özellikle çeşitli kaygı bozukluklarına neden olabilmektedir. İkili ilişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri de sürekli karşı tarafı eleştirmektir. “Sen zaten ne anlarsın!”, “Bırak sen yapamazsın!”, “Bunu da eline yüzüne bulaştırdın!”, “Beni hiç anlamıyorsun!”, “Bir kere de dinlemeyi öğren”… Hamburger tekniği, geri bildirimlerde karşıdaki kişinin savunmaya geçmesini önleyen, olumsuz eleştiri esnasında da incinmemesini sağlayan bir yöntem olarak tanımlanabilir. Karşıdaki kişide bulunan olumlu biz özelliğin söylenmesi ile konuşmaya başlanabilir. Sonrasında yapılmak istenen olumsuz eleştiri ifade edilir. Burada dikkat edilmesi gereken kısım cümleye ‘ama’, ‘ancak’, ‘fakat’ gibi cümlelerle başlamak yerine ‘ve’ bağlacı kullanılabilir. Ayrıca, yapılan eleştiride sen dili yerine ben dilinin kullanımı da önemlidir. “Sen hatalısın, çok yanlış davranıyorsun!” demek yerine “Senin bu davranışın beni incitti, çok üzüldüm” şeklinde cümle kurulabilir. Yapılan eleştiri sonrasında olumsuz durumların olumlu hale dönüştürülebileceği ile ilgili motivasyon içeren bir konuşma yapılabilir.
Bahsedilen bu 3 kuralın uygulanması, iletişim ve ikili ilişkilerdeki bağın güçlenmesine, değer, güven ve anlaşılma duygularının sağlamlaşmasına katkı sunacaktır. İkili ilişkiler yollarda bulunan beyaz çizgiler gibidir, onca farklı yolu birbirine bağlar, tıpkı iki insanı birbirine bağladığı gibi…
Benimle iletişim kurmak ve paylaşımlarımı takip etmek için @kln.psk.betulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Aile meclisi ve değerleri kişinin yaşamını nasıl etkiler?