X

İhtiyaçlarımızı duyabilmek: Kalp ne der, zihin ne der?

Karantina dönemi bitmesine rağmen ben uzunca bir süre o dönemden yaşadıklarımı, fark ettiklerimi paylaşacağım gibi, çünkü herkes durunca bende su yüzüne yakın ama koşturmadan ötürü de saklanan birçok durum kendini su yüzüne çıkardı ve ben nefes aldım.

Bu dönemde en çok şahit olduğum durumlardan bir tanesi zihnimin sesinin ne kadar ama ne kadar kuvvetli çıktığı oldu. “Onu yapmalısın, bunu yememelisin, şu eğitime katılmasın, sosyal medyaya bu kadar girmemelisin…” Susmuyor. İstekleri, ona göre yapmam gerekenler asla bitmiyor. Elinde sürekli sınırsız bir liste varmış da başımda neyi bitirsem bana nefes aldırmadan: “Haydi sıra diğer yapmamız gerekende! Durmak yok!” diyor.

Zihninin seslerinde oradan oraya koşuşturmaya çalışan, her şeye yetmeye ve yetişmeye çalışan bir insanın kendi ihtiyaçlarını görmeye, duymaya vakti kalır mı sizce? Hatta kendine ait ihtiyaçları olduğunu ne kadar hatırlayabilir; o da ayrı bir soru. Karantinanın ilk haftalarında Osho’nun beden meditasyonunu uygulamıştım birkaç gün ve bana çok iyi gelmişti o dönem ve sonrasında ara verip daha sonra tekrar yeniden yaparım diye düşündüm.

Birkaç hafta geçti ve ben “Hadi şu beden meditasyonunu tekrar edeyim” diye DÜŞÜNDÜM. Meditasyon yönlendirmeli bir meditasyondu. Tek yapmam gereken 40 dakika uzanıp meditasyonu dinlemekti; bu kadar. Gelin görün ki ben o 40 dakika asla oturamadım.

Birinci gün oturamadım; sürekli içimde kıpırtılar, aklıma sürekli gelen yapmam gereken başka şeyler derken; bugün böyle bir gün herhalde dedim.

İkinci gün açtım meditasyonu, taktım kulaklığımı ama bu defa da sürekli bedenim kaşınıyor, aklım öyle bir yolculuğa dalıyor ki yönlendirme bana o sırada sadece sinek vızırtısı gibi geliyordu.

Üçüncü gün de baktım ki yine zorlamama rağmen türlü sebeplerle ben 0 40 dakika asla olduğum yerde oturup dinleyemiyorum; bıraktım.

Bendeki bir olaya, duruma, kişiye tutunma kavramından geçen hafta bahsetmiştim. Hayatım bırakamamak üzerine geçti neredeyse ve şu an bırakmamak adına sımsıkı yaptığım ellerimi sıktığımdaki harcadığım gücü her fark ettiğimde gevşetmeye çalışıyorum. Çünkü artık bırakmamak için sıkmaktan tırnaklarımın avuçlarımın içine geçtiğini çok net hissediyorum. Bırakamamaktan canım yanıyor ve artık o andan sonra ısrarcı olmayı bırakıyorum. Aynı zamanda kendimi fark etmem ve değer vermeye başlamamla da ilgili gelişen bir süreç oldu bu diye düşünüyorum.

Yukarıda bahsettiğim durumda da yine tutunmaya çalıştığımı birkaç günün sonunda nihayet fark edince bıraktım. Peki neden oturamadım? Alt tarafı kulaklığımdan sadece 40 dakika söyleneni dinleyip uzanacaktım, bu kadar.

Aslında sebebi çok basit ve açıktı. Yapmaya çalıştığım şey yani içinde olmaya “çalıştığım” meditatif alan ki daha önce de yazılarımda belirttiğim gibi meditatif alanda çaba diye bir kavram yoktur; içinde bulunmaya kendimi zorladığım meditasyon, o günlerde sadece zihnimden geliyordu. İhtiyacım mı, değil mi diye bakmamıştım bile. Daha önce iyi gelmişti, mantıken yine iyi gelirdi.

İyi gelmesine gelirdi de bu kısımda mantık işe yaramıyor Gamze’ciğim. İhtiyaçlarına bakıp onlara göre hareket etmeyi öğreneceksin sen de. Ama haklısın, küçücük çocuk yaşından bugüne kadar ihtiyaç kelimesinden uzaklaştırılmıştın toplumun çok büyük bir yüzdesi gibi. Zihnin –meli, -malı’ları vardı sadece etrafında. Bu sebeple ihtiyaç diye bir kavram olduğunu fark edebilmen bile harika. Tüm zamanlar senin. Hiçbir acelen yok. Pratiklerle, deneyimleye deneyimleye zihin yerine ihtiyaçlarına odaklanmayı alışkanlık haline getireceksin eminim. Sadece zaman. 30 senelik kalıplaşmış bir şeyi kırmak 1 günde gerçekleşmiyor tabii. Zaman istiyor, emek istiyor, azim istiyor. Onların da hepsi sende olduğuna göre rahat bir nefes alıp, bu küçük ara nottan sonra yazımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz.

Eğer hayatında herhangi bir kişi, durum, istek ihtiyaçtan ziyade zihinden geldiyse eğer; o şey kendisine zaten yer bulamıyor. Zihinden gelen her şey sıkışıyor. Bizim hareket alanımızı sınırlıyor. Sınırsız yapabileceğimiz seçeneklerimiz varken bi’ bakıyoruz belki de o sırada elimizden gelmeyecek bir seçenekte saatler, günler, aylar belki seneler harcıyor oluyoruz.

Çünkü zihin inatçı.
Çünkü zihin çok sesli.
Çünkü zihin dediğim dedik.

Bu sebeple tüm bunları fark edip gücü egodan alıp merkezime yeniden taşımak beni hafifletiyor hayatın içinde. Halbuki güvenle bırakabilsek kendimizi hayatın bilgeliğine ve odağımızı zihinden ihtiyaçlarımıza kaydırsak duymaya başlamıyor muyuz o fısıltıları? Evet, onlar kalbin fısıltıları. En ihtiyacımız olan anlarda aslında çok konuşuyor bizimle ama zihnin aksine fısıltıyla. Sesi yumuşacık ve narin. Duymak için dikkat kesilmek gerekiyor. Bu sebeple çok sesli zihne artık biraz: “Seni duydum, duyuyorum merak etme ama artık biraz kenara çekilme zamanın. Her an sahnede olamazsın kusura bakma” deme zamanı.

The Power of the Heart belgeselinde bahsettiği gibi kalbin beyinden birkaç saniye, salise önde gittiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Yani bir araba kazası yapacaksak, yapmadan birkaç saniye önce kalp kaza yapacağımı bilip ona göre hayatta kalmamız için bedeni, bizi hazırlamaya başlıyor bile.

Çok enteresan değil mi? Kalbin muazzam bir bilgeliği var. Yani hayatın sihri, herkesin yaptığı ve bizim de yapmamız gerekenlerde değil de kendimizi ihtiyaçlarımıza baktığımız her anda. Sihir, kendimizi hayata güvenle teslim ettiğimiz her anda. Sihir, şaşadan ziyade senin bugüne kadar arkanı dönmüş olduğun ama bugünden sonra pusulan yapacağın basitlikte ve sadelikte Gamze.
Nice sihirli anlara. Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Tutunmaktan vazgeçmek: Çabasızca olan şeyler, bize ne anlatıyor?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale