Uzun zaman olmuş yazmayalı… Kal geldi bana bir süredir. Şimdi baktım da abartmışım biraz. 8 aydır ihmal etmişim buraları. Çok affedersiniz, inanın isteyerek olmadı. Ben ki hep bahanelerin arkasına sığınmamak gerektiğini söyleyenken, bu sefer kendim mi düştüm acaba o ağın içine? Belki de… Düşülür elbette, çıkış yolunu buluyor muyuz ona bakalım. Ben buldum, çıkıyorum, çıııktım!
Dedim ki kendime “Ne kadar durabileceksin anlatmadan? Güzel şeyler oluyorken çevrende daha fazla kişinin haberi olmasın mı onlardan? Gerçekten de sadece kendine mi saklayacaksın yaşadıklarını?“. Saklayamam, saklayamazdım, saklayamadım.
Sizlere Ayaz ve Defne’den; enerjilerine, seçimlerine hayranlık duyduğum “İyi şeyler oluyor, her şeye rağmen oluyor.” dedirten iki minik arkadaşımdan bahsetmek istiyorum. Ayaz 7 yaşında ilkokul 2. sınıfta, Defne yeni başladı okula; henüz girmedi bile 7 yaşına.
İkisi de Kasım ayındaki İstanbul Maratonu’nda, Adım Adım ile iyilik peşinde koştular. Ayaz AKUT için 15 km bisiklet sürerken, Defne Altunizade gişelerden Dolmabahçe’deki ‘sözde’ çocuk finish’ine kadar TİDERAdım Adım ile iyilik peşinde koştular. Ayaz AKUT için 15 km bisiklet sürerken, Defne Altunizade gişelerden Dolmabahçe’‘in projesine destek olmak için attı adımlarını.
Defne’nin annesi bu sefer yardımseverlik koşusu yapmazken, Ayaz babasını hem topladığı bağışlar hem de giderek ustalaştığı bisiklet sürüşüyle peşinden koşturmayı başardı. Üstelik daha önce KAÇUV ve Hayata Destek için de bağış toplamıştı.
Bu çocukların tercihleri tamamen kendilerine ait, kendileri bağış toplamak istediler ve kendileri seçtiler fayda yaratacakları sivil toplum kuruluşunu. Elbette bir anda olmadı bu. Her gün baktıkları şeffaf aynada yüreği iyilikle dolu insanlarla karşılaştılar yıllardır.
Ayaz henüz pusetteyken koşmaya başlamıştı. Defne yalnızca koşmakla yetinmiyor; TİDER Destek Market’teki gönüllü çalışmalara da katılıyor. Ürünleri raflara diziyor, kolileri çöpe atıyor, handikaplı bölgelerden gelmiş olan akranlarıyla sohbet edip, resim çiziyor ve çoğumuzun hayalindeki dünyanın gerçek olabileceğini kanıtlıyor şu küçücük yaşında.
Aslında diyeceğim o ki, yaptığımız her iyilik, başka bir güzellik tohumu ekiyor o minik yüreklere. Bugün bunu göstermiyor olabilirler ama ileride gözlerimizi çok yaşartacaklardır. Eminim bundan…
Ebeveyn olarak siz doğru bildiğiniz yolda ilerlemeye devam edin ve eğer o küçücük el, elinizi tutup da size eşlik etmek istediğini söylerse davet edin onu da. Sadece paylaşın; mutluluğunuzu, sevincinizi, azminizi ve gerekiyorsa üzüntünüzü. Yalanı yaşamaktansa, gerçek acının birlikte hafifletilebileceğini öğrensinler. Böylesi çok daha faydalı olmaz mı hepimiz için?
İyi bakın kendinize çevrenizdeki umut kıvılcımlarını görmeye çalışın. Her zaman, her yerde…
İlginizi çekebilir: Koşarak dünyaya açılmanın dayanılmaz mutluluğu