İçtiğimiz suyu tanıyalım: Canlı su ve ölü su nedir?
Suyu biliyoruz da şimdi bu canlı su nereden çıktı diye düşünebilirsiniz; hatta “Suyun canlısı oluyorsa ölüsü de mi var? Biz bunu nereden anlayacağız?” diye aklınıza birçok soru da gelebilir.
Canlı su uzmanı olarak yıllarca bu konuda birçok makale, kitap ve yazı okudum. Birçok uzmanın seminerine katıldım, videosunu seyrettim. Kendim birçok kez seminer verdim. Birçok kişiye canlı suyu anlattım. Anlatırken öğrendim, öğrendikçe anlattım. Bu yazımda da “canlı su” konusuna kısa bir giriş yapmak istiyorum.
Canlı su nedir?
Günlük içilen sudan farklı olan canlı su, aslında tarih boyunca “ab-ı hayat” olarak da adından çok söz ettirmiştir. Ölümsüzlüğün peşinden koşanların bir kısmı, ölümsüzlüğün suda aramıştır. Canlı suyun varlığı kadar ölü su da vardır. Bunun için en güzel örnek olarak, suda bulunan hastalık yapıcı mikro organizmaların (E.coli gibi) bulunması nedeni ile içen kişileri hasta etmesini gösterebiliriz. Tarih su kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybetmiş kolera, tifo, dizanteri gibi hastalıklar ile doludur. Bu suları içen insanlarda toplu ölümler görülmüştür. Kısaca canlı su içen kişinini daha sağlıklı olacağını, ölü su içenlerin ise hastalanma ve hatta ölmeleri söz konusu olduğu için canlı-ölü su kavramları (alive-death water) türemiştir.
Susuz hayat olmayacağı gibi artık kabul edilen diğer gerçek ise su ne kadar canlı ise o kadar sağlıklı olacağımızdır. Vücudun %70’ini oluşturan suyun kalitesi ne kadar yüksekse, o kadar sağlıklı olduğumuz bir gerçektir.
Gelişen teknoloji ve yapılan çalışmalar sayesinde eskilerin peşinde koştuğu ömrü uzatan suların özelliklerini anlamaya, öğrenmeye ve taklit etmeye başladık. Bilim insanları neden bazı kaynak sularının daha şifalı olduğunu, bazılarının ise sadece temiz içilebilir kaynak suları olduğunu araştırırken bazı farklılıkların suya canlılık kattığını fark etmişler. Bu sebepler:
- Suyun temiz olması: Hem hastalık yapıcı mikro-organizmaların, kimyasalların, ağır metallerin vs. olmaması hem de hafızasının temiz olması.
- Suyun oksijen yönünden zengin olması
- Suyun mineral yönünden zengin olması: Vücudumuzda 84 mineral bulunmaktadır.
- Suyun altıgen yapıda olması: Suyun küme yapısının küçük olması.
- Suyun vücut yapısında uygun pH seviyesinde olması
- Suyun antioksidan (ORP değerinin) yüksekliği
- Suyun Aktive Hidrojen içeriğini
Yukarıda saydığım özellikler bir suyun canlılığını belirlemeye yardımcıdır. Şifalı sulara bakıldığında, yukarıda belirtilen özellikleri içerdikleri görülmüştür. Bu suları tüketen toplumların uzun ve sağlıklı bir ömür yaşadıkları kayıtlara geçmiştir. Uzun ve sağlıklı yaşayan bu toplulukların ileri yaşlarda da bebek sahibi olabildikleri, kanser ve diğer tüm yetişkin hastalıklarından uzak 120 yaşlarına kadar yaşadıkları görülmüştür.
Kırsal kesimlerde bulunan 5 farklı bölgede bu şekilde uzun ve sağlıklı yaşan insanların yaşam tarzları ve beslenme alışkanlıkları incelendiğinde hepsinin farklı olduğu görülmüştür. Birbirinden farklı bölgelerde, farklı hayat tarzları yaşan bu toplulukların nasıl böylesine uzun ve sağlıklı yaşadıklarını araştıran uzmanlar içtikleri suyun özelliklerinden dolayı olduğunu fark etmişlerdir.
Zemzem ve Lourdes gibi şifalı suları tüketenlerin şifa kazanmaları nedeni ile de bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve araştırılmasına neden olmuştur. Özellikle Fransa’nın güneyinde bulunan Lourdes şifalı su kaynaklarını tükettikleri için bazı hastaların, tıbbın açıklayamadığı şekilde iyileşme göstermeleri neden ile yılda 6 milyonun üzerinde ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Canlı su içmek, içen kişilere şifa vermektedir. İlerleyen haftalarda canlı suyun her bir özelliğini tek tek inceleyerek nasıl insanlara şifa verdiğini, hangi uzmanın bu özellik üzerinde çalıştığını, bu özellikleri kendimiz evdeki suya nasıl uygulayabileceğimizi göreceğiz.
İlerleyen teknoloji sayesinde günümüzden canlı su özelliklerini belirlemek kolaylaşmıştır. Kaynağından su içmenin zorluğu nedeni ile bu özellikleri taklit eden cihazlar üretilmektedir.