X
    Kategoriler: FEEL UP

İçsel olanı anlamak: İnisiyasyona bakış

İnisiyasyon kimi ansiklopedilerde bireyin spiritüel gelişimi için, ‘spiritüel tesir’i alıp aktarabilen bir üstadın sert ve sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, metodlu olarak eğitimi şeklinde tanımlanmaktadır.”*

İnisiyasyonun “sert“ olmasına gerek yok. Piramitlerde değiliz. Yunus’un yedi sene odun kesmesine giden bir dergahta da değiliz. Modern zamanlarda inisiyasyon başka başka haller aldı ve gelişmiş egonun ihtiyaçları içinde hız maddesiyle varlıksal ihtiyaçlarımızı gideriyor, ama nasıl?

Yüksek Şuur Bilimlerinde bu ay inisiyasyon işleniyor. Her Pazartesi halka açık konferanslarımız var. Detaylı bilgiler için Google’a bakabilirsiniz. Bu entelektüel tanımdan sonra içeri bakalım ve dışarının kapılarını kapayalım. Gözlerimizi ve kulaklarımızı da kapayalım. Eğer uygun görülürse içsel kulaklarımız & gözlerimiz açılır.

İki ayağımız da toprağa basıyor. Sıcağı ve soğuğu hissediyoruz. Ayağımızın hemen altından bir yılan geçiyor, ellerimize bakıyoruz, bir düşünce beliriyor:  “git şu kuş üzümünü ye, çok güzel gözüküyor” yürüyoruz, elimizi kaldırıp üzüme doğru götürüp sonra da ağzımıza atıyoruz. Ahh, o ekşi ve tatlı tadı harika. Oradan mideye gidiyor ve artık görünür izlenimi bizi terk etti.

Harika. Ne oldu? Hareket oldu, hareketin arkasında da düşünce var, şimdilik görünmeyenden gelen diyelim. Düşüncenin nereden geldiğine bakarsak eğer hareketin etkisi çözülür. Gurdjieff çalışma metonyanın değişmesidir diye özetlemişti. (Metonya kavramı okuyucularımız için Alice’in kapısı olabilir.) Yaşam kendi içinde bir hareket sanatıdır ve nasıl hareket ettiğimiz bizim için tanımlayıcıdır. Sık sık vurguluyorum düşüncelerin etkisini. İnsanlık olarak nelerle bağlarımızın olduğunu, nelerden sorumlu olduğumuzu artık kavramamız gerekiyor. Nelere etki ettiğimizi… Ancak bunun objektif bir reçetesi yok. Herkes kendisine göre yorumluyor realiteyi. Bu görecelilik denizine yaratıcılık diyebiliriz. Bu göreceli hali her yerde görebiliyoruz, doktora gidiyorsunuz hiçbir şeyiniz yokken başka bir doktora gittiğinizde birçok sorun çıkabiliyor… Birçok hikaye var burada. Peki kendi kendi kendimizin doktoru olmak için tıp fakültesi mi okuyalım? İnsanın beden realitesi ile şuur realitesi arasında fark var. Beden gözlenebilir hayvan krallığının çoğunlukla evrimleştirdiği bir organizasyon olsa da şuurun yeri çok daha yukarılarda.

İnsanlık ailesi olarak yüksek bilgileri çalışıp ne olduğumuzu anlamalıyız. Herkes ihtiyacı kadar olanı anlayacak. Birbirimizle olan karmalarımızı fark etmek kadar büyük bir özgürlük var mıdır? Bunu yaşayacak cesaretiniz var mı? Karmanızdan kaynaklı bir olay sonucunda araba kazası geçirip hayatınızı kaybetmeniz ya da sakat kalmanız gerekiyor diyelim. Bunu gördünüz, şimdi olası sonuçlara bakalım: uzun bir süre arabaya binmezsiniz, karmanın değişmesi için adaklar, sunaklar, birçok şey yapmaya çalışırsınız. Daha da ileri gidip akışı değiştirmek için kara maji uygulamalarına girebilirsiniz. Ne oldu? Bundan kaçtık. İsa öğretmen kendi karmasını gördüğünde nasıl bir diyalog geçti yukarısı ile? “Benden bu kaseyi al, eğer olmuyorsa senin iraden olsun.” Zaman içinde çarhıma gerilişini ve diğer o bütün bedensel acıları gördü ancak bundan kaçmadı, bunu kabul etti. Bu çok büyük bir hal. Bedeni bırakma ya da bedense olarak karma ödememiz gerekiyorsa orası başka ancak daha kolay olan sınavda bile karma, ödememiz gereken bir yasadır. Evrende toplam enerji miktarı korunur, aynıdır. Buna düşünce diyelim, enerji=düşünce ya da varlık ne derseniz. Okyanus, su, bilgelik vb. Bu doluluk halinin tamamı Tanrı olabilir? O zaman, evrendeki toplam enerji ya da düşünce değişmiyor ancak siz onları alıp kendi bireyselliğinizde, bencilliğinizde bir şeyler yapıyorsunuz kullanıyorsunuz. Ne olacak? Onları geri vereceksiniz çünkü aldığınız maddeleri tutamazsınız dolayısıyla yaratamazsınız da. İnsanlığın iyiliği için paylaşmanız için verilen kaynakları bencillik için kullanırsanız o maddeler sizden alınır ve sisteme yeniden dahil edilir. Buna karma diyelim?

Diyelim.

O zaman daha kolay örneğe bakalım “ Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin “ Matta 5:39  burada ne oldu? Cevapları hepimizin realitesine göre anın içine düşsün. Açıklamayı yönlendirmek istemiyorum. Karma ve madde alışverişiyle ilgili çok güzel bir örnek var önümüzde. Zor değil mi? Bunu zorluğunu bilelim ancak samsaradan nasıl çıkacağız?

İçsel olan bizimdir, bize yakın olandır. Bizi mutlu kılacak, ahengimizi oluşturacak olandır. Sağlık halidir bir bakıma. Daha ince, daha görünmeyen başlıkları değerlendireceğimiz zamanlar gelsin. Bu zamanların çağırmak bir umut halidir. Ancak bunları şimdi konuşamamak da içsel bir acı halidir. Bu acıyı nasıl tanımlarınız? Ezoterizm de bunu bir karşılığı vardır.

Lacivert’in ışığıyla

*https://tr.wikipedia.org/wiki/inisiyasyon

Avni Onur Sevinç: Gelişimimize uygun ekolojiyi inşa etmek için çalışan bir Doğa. Doğa, aynı zamanda arkadaşlarını da arar. Bu temiz ekolojide olmak ister misin?

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale