Bütün hareketlerimizin kaynağı ya da döndüğü yer bir şekilde vicdanımızdır. İçimizde bu parça “olması gerekeni” bize anlatır. Huzurumuzu kaçırır, istediği şeyi yaptırıncaya kadar susmaz. Kişinin uyanması için en kıymetli pusulası haline dönüşen vicdan, spiritüel anlamda da vicdan düalitesi olarak bilir. Toplumsal vicdanımızın bizi sıkı çalıştırdığı şu zamanlara gidelim hep beraber.
Geçtiğimiz günlerde Amerika’da meydana gelen silahlı olaylardan sonra üzülmemek elde değil. Aynı zamanda ülkemizde faaliyet gösteren madencilik firmalarının doğayı nasıl tahribata uğrattığı da hepimizin gündeminde olan bir konu. Ne oluyor da ülke olarak, belli bir grup olarak birbirini hiç tanımayan insanlar bir araya geliyor ve hareket unsurunu kullanıyorlar?
Bir önceki yazımızda hareket için irade demiştik. İradenin kaynağı dikkat, dolayısıyla da ruh cevheri demiştik. Buraya biraz bakalım çünkü hareketlerin geldiği her şey O’nun iradesi olsa da, her zaman şuurlu davranmayan bizlere uyarıcı yine her yere taşıdığımız “vicdan” üzerinden geliyor.
“Vicdan düalitesinin iki zıttı arasındaki dengelerin gittikçe vazife plânına yakın realiteler sahasında kurulması ve bu suretle birbirine zıt olan unsurların da vazife icaplarına yakın malzemelerden oluşmuş bulunması demektir. Dolayısıyla buradaki zıtlık artık, aşağı kademelerde olduğu gibi aralarında çetin uçurumlar bulunan çekişmeler şeklinde değil, birbirini destekleyen ve mutabakatı (intibak hâlinde olmayı) hedef alan ahenkli bir yürüyüş hâlinde tecelli eder. Zaten insanlık devresinin bitirilmesinin bir mânâsı da vicdan düalitesi unsurları arasındaki zıtlığın ortadan kalkmış olması demektir.” İlahi Nizam ve Kainat Sayfa 206.
İNK’nın da belirttiği gibi vicdan dünya üzerindeki gelişimimizin bir çeşit göstergesi. Antik Mısır mitolojisine göre ölüm ve cenaze tanrısı olan Anubis, terazisinin bir kefesinde ölen kişinin ruhunu temsil eden kalbi ile diğer kefesinde de adaletin tanrıçası Ma’at’ın tüyünü tartar. Üstadın burada gözlemek istediği şey tüy tarafının ağır basmasıdır. Kalp ile vicdan oldukça eşdeğer anlamlara sahiptir. Hayatınızdaki birim zamanın yönünü, vicdanın sesini dinleyerek geçir demek istiyor olabilir bizlere?
“Vicdan mekanizmasının denge seviyeleri artık, diğerkâmlığın yüksek ve idrakli sahalarında kurulur. O insan, başkalarının yükselmeleri için her türlü fedakârlığa katlanmayı kendisine bir borç, bir vazife sayar. O zaman ondaki sevgi bir ‘vazife’ sevgisi hâlini almaya yüz tutar ki, bu da artık onun, ‘vazife plânı’nın eşiğine gelmiş’ olmasının işaretidir.” İlahi Nizam ve Kainat Sayfa 135
Varlıksal gelişimimizde vicdanımızı kullanalım, toplumsal gelişimimizde vicdanımızın sesini duyalım. Vicdanın gelişmesi demek varlığın gelişmesi ve buna göre sınavların ve yardımların gelmesi anlamına gelir. Hepimizin birbirine vicdani olarak eklediği, fark ettirdiği birçok şey var. Bunu daha da bilinçli yaparak kendi kalplerimizi de tüy kadar hafifleştirmek bizim elimizde…
İlginizi çekebilir: Yoganın basamakları: Brahmacharya ve yeşil enerji