X

İçinizdeki ejderhayı evcilleştirin: Öfkenizi nasıl kontrol edebilirsiniz?

Kızgınlığı, öfkeyi gerçek ya da mitolojik bir hayvana benzetseniz bu ne olurdu? Sizce de öfke, yakıcı yapısıyla, ağzından alev çıkarma özelliğine sahip mitolojik bir hayvan olan ejderhaya benzemiyor mu? Evet bazen neredeyse ağzımızdan alev çıkacak kadar sinirleniyor, öfkeden ne yapacağımızı şaşırmış bir hale geliyoruz. Öfke aslında doğru ifade edildiği ve kontrol altına alındığı takdirde temel ve yararlı bir duygudur. Ama ya öfkeye bağımlıysak ve bu bağımlılığımız bize zarar veriyorsa? Peki ama neden öfkeye bağımlıyız?

Her birimizin içinde geçmişten gelen birtakım yaralar var. Bu yaraları iyileştirmediğimiz zaman yaralarımız bizi öfke bağımlılığına itiyor olabilir. Diyelim siz çocukluğunuzda haksızlığa uğradınız. Bu içinizde haklı olarak bir öfke oluşturmuş durumda. Şimdi siz bir yetişkin olarak ne zaman haksızlığa uğrasanız içinizdeki haksızlığa uğramış yaralı ve öfkeli çocuk iyice öfkeleniyor. Sizi istemediğiniz davranışlara iten şey işte bu öfke. Öfkenizi yapıcı bir şekilde ifade etmediğiniz, onun üzerinde çalışmadığınız için öfke, sisteminizden çıkış yolları arıyor.

Çıkış yolları olarak da ya sizi dedikodu yapmaya yöneltiyor, ya da insanları eleştirmeye. Bu durumların farkına varmadıkları için sağlıklarına dokunmasına rağmen kendilerini olur olmadık şeyler için sinirlendiren insanlar tanıyorum. İçindeki öfkeyi dışa vurmak için tüm dünyaya eleştirel gözlerle bakıp, önüne geleni kötüleyen insanlar biliyorum. Elbette ki herkes nasıl yaşayacağını kendi bilir. Ancak duygusal yaralarımızı iyileştirmediğimiz ve öfkemizin üzerinde çalışmadığımız takdirde kendimizi duygusal olarak zehirlemeye devam edeceğiz. Duygularımız bedenimizi etkilediği için de asla bütünsel bir sağlığa kavuşamayacağız.

Birçok araştırmanın da gösterdiği gibi sık sık öfkelenmek sağlığımıza kötü etki edebiliyor. Elbette hiç öfkelenmemek, sinirlenmemek mümkün değil. Ancak kendimizi koruma altına almak için öfke gibi yakıcı duygularımızı doğru bir şekilde ifade edebilmeyi öğrenmeliyiz. Öfkeli olma halimize bağımlı olmayı kesip bu tip huylarımızı canımızdan çok sevmekten vazgeçmeliyiz.

Bu yüzden de içimizdeki öfke ejderhasını evcilleştirmeyi öğrenmeliyiz. Öfke kontrolü, bireye öfkeyi doğru ifade etme becerisi kazandırmak için yapılan girişimdir. Öfke kontrolünde temel amaç kişinin saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin çevresindekilere ve kendisine zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisi kazanmasıdır. (Lockman JE, Wells KC. 2004)

Öfkenin kontrol edilmesinde bilişsel yöntemlerde ilk adım olarak öfkenin bedensel, ruhsal, davranışsal belirtilerinin fark edilmesi gerekmektedir. Diğer adımda ise öfkeye neden olan etmenleri ve bireyin öfke nedeniyle kendisine ve çevresine sergilediği davranışları fark etmesi gerekmektedir (Mırsal ve ark. 2004).

İlk iş öfke çizelgesi oluşturmak

İşe ilk önce bir öfke çizelgesi oluşturarak başlayabiliriz. Bir deftere şu soruların cevaplarını yazabilirsiniz.

1- Sizi öfkelendiren olaylar nelerdir? Öfkenizi tetikleyen durumları tanımlayın.
2- Öfkelendiğiniz zaman kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
3- Öfkenizi nasıl ifade ediyorsunuz?
4- Gün içinde sinirlenmenize yol açacak televizyon programları ya da filmler seyrediyor musunuz?
5- Hoşunuza gitmeyen olaylara sinirli bir şekilde yaklaşmazsanız haksızlığa uğrayacağınızı mı düşünüyorsunuz?

Öfke kontrolünde en önemli olay, bizi öfkelendiren durumlara biraz sakinleştikten sonra tepki vermeyi öğrenmektir. Öfkeye neden olan durumlarla yüzleşme, bunlardan kaçınma, olaya değişik açıklamalar getirme ve farklı bakış açıları düşünme, bireyi bu durumlarda daha doğru tepkiler vermeye yönlendirebilir. (Türk Psikoloji Bülteni 1999, Türk Psikologlar Derneği 2004 ).

Öfke yaşandığında tepki vermeden önce neler yapılabilir?

1- Öfkelendiğiniz zaman durum ne olursa olsun sinirle hareket etmemeye özen gösterin. Önce sakinleşmeniz lazım.

2- Diyelim iş yerinde sinirlendiniz ve öğle tatiline daha çok var. Eğer mümkünse -yani bir toplantının ortasında değilseniz- tuvalete gidip, derin derin nefes alın. (Bu egzersiz için en ideal yer tabii ki tuvalet değil ama iş yerinde başka bir alternatif pek yok.) Gözlerinizi kapayın. Kendinizi 1-2 dakikalığına bile olsa, en sevdiğiniz plajda hayal edin. Güneş sizi tatlı tatlı ısıtıyor. Deniz çok güzel bir şekilde ışıldıyor. Havada mis gibi iyot ve en sevdiğiniz güneş kreminin kokusu var. Gözlerinizi açın. Daha sakin misiniz şimdi? Harika. İş yerinden kimseye sinirlendiğinizi belli etmeden gününüze devam edebilirsiniz.

3- Eğer sinirlendiğinizde evdeyseniz; mümkünse bir beş dakikalığına bile olsa sırt üstü şekilde yatağınıza uzanın. İlk önce sinir, kızgınlık hissini vücudunuzun hangi bölgesinde hissettiğinizi bulmaya çalışın. Daha sonra bir elinizi karnınızın, diğer elinizi göğüs bölgenizin üstüne koyup, 1-2 dakika bu şekilde nefes alıp verin. Gözlerinizi kapayın. Sizi sinirlendiren olay neyse o olayı bir balonun içine koyduğunuzu hayal edin. Balonu gökyüzüne salın ve gözden kaybolduğunu düşünün. Gözlerinizi açın.

4- Kalp meditasyonu yapın. “Kalp meditasyonu da nedir?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatıyorum. Gözlerinizi kapayın. Kalbinize odaklanın ve nefes alıp verin. Kalbinizin tam orta yerinde küçük, minicik bir gül tohumu olduğunu hayal edin. Bu gül tohumu siz nefes alıp verdikçe büyüyor. Şimdi kalbinizdeki gülün büyüdüğünü ve dünyadaki en güzel pembe tonuna büründüğünü hayal edin. Güzel kokusu burnunuza kadar geliyor. Kalbinizdeki gülün kokusunu, rengini, şeklini hayal ederek gevşeyin. Şu an sakinsiniz. Gülünüze bir kere daha bakıp gözlerinizi açın. Gününüze bu güzel ve sakin hislerle devam edin.

5- Yine sırt üstü uzanıp, gözlerinizi kapatın ve sizi sakinleştiren bir müzik dinleyin. Kendinizi müziğin kollarına bırakın. Bırakın notalar içinizdeki siniri, öfkeyi, kızgınlığı alsın götürsün. Kendinizi sakin hissedene kadar müziği dinlemeye devam edin.

Kendinize sakinliği öğretin

Eğer sık sık sinirlenmeye alışık bir insansanız vücudunuz sakinliğin nasıl bir his olduğunu unutmuş olabilir. Bu egzersizleri sık sık yaparak kendinize sakinliği öğretin. Sakinliği öğrenmenin yanı sıra öfkeyi kontrol etmek için yaşama geçirilmesi gereken bazı iletişim teknikleri vardır. Bunlar; (Kökdemir 2004, Türk Psikoloji Bülteni 1999)

• Atılganlık (kendini uygun ifade etme)
• Dinleme
• Tartışma (İki insan arasındaki çatışmayı fikir birliğine vararak çözme)
• Eleştirme (Yapıcı eleştiri yapabilme ve alabilme becerisi)
• Yansıtma (Kişinin, davranışının kabul edilemez olduğunu algılama sorumluluğunu alma becerisi)

Bu beş beceriyi hayatınıza katmayı öğrenin. Yani öfkelendiğiniz zaman ilk önce sakinleşin ve bu beş beceriden duruma uygun olanlarıyla öfkenizi sağlıklı bir şekilde ifade edin. Unutmamak gerekir ki sağlıklı öfke, belirli ve haklı bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde, uygun zamanda, uygun kişiye, uygun nedenlerle, kontrollü şekilde ifade edilen öfkedir. (Eroğlu, F. 2007)

Size öfkenizi sağlıklı şekilde ifade edeceğiniz günler diliyorum.

Bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 2019 yılını “Kendini Sevme” yılı ilan ettim. Kendini sevmekle ilgili psikoloji egzersizlerini #kendinisevmeyılı hashtagi ile paylaştığım Instagram hesabım @ranakutvanrsolaker@gmail.com 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Eroğlu, F. (2007). Davranış Bilimleri. İstanbul: Beta Yayın.
Kökdemir H (2004). Öfke ve öfke kontrolü. Pivalko, 3(12), 7-10.
Lockman JE, Wells KC. The Coping Power Program for preadolescent agressive boys and their parents: outcome effects at the 1- year follow-up. J Consult Clin Psychol 2004; 72:571-578.
Mırsal H, Kalyoncu A, Pektaş T. Alkol bağımlılığında nüks 
Türk Psikoloji Bülteni. Öfke: O sizi kontrol edeceğine siz onu kontrol edin 3 (7), 79-85.
Türk Psikologlar Derneği.

İlginizi çekebilir: Kendinize iyilik yaparak mutlu olmak için zihninizi eğitin

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale