X

İçinizdeki deliliği ortaya çıkarın: Aşk deliliğe “tapar”

Aşk denildiğinde hepimiz için akan sular durur. Bazılarımızdan “bizden geçti artık”, “aşkı kim bulmuş ki biz bulalım” veya “nerede bizde o şans” gibi yorumları da sık sık işitiriz. Bu yazı bu yorumlar için, yani bu “ömr-ü hayatımızda” aşk kavramının ne kadar muhteşem bir enerji olduğunu, aşkın hakkını nasıl delice vermek gerektiğini bilemeyenler, ‘ben aşkı buldum da ne oldu halime bak’ diye yakınanlar veya ‘seviyorum işte yetmiyor mu’, ‘aşkta çok acı ve acımasızlık oluyor ben böyle olduğum gibi kabul edilmeyi, daha sakin daha ayakları yere basar yaşamayı seviyorum’ diyenler için.

Daha bugün arkadaşımla yaptığım bir sohbette yine işittim ‘bu yaştan sonra aşk bizden geçmiş’ kalıbını, neden diye sorguluyorum neden aşk geçmiş olsun? Bir kere etrafımda o kadar fazla “normal” seviyede çift görebiliyorum ki, hani benim her “aşk” başlıklı yazımda sıklıkla bahsettiğim o havada adeta titreyen moleküller, iki kişinin gözleri buluştuğunda “ortada söz olmadan” sessizce söylenen destanlar veya bu iki kişi birbiri ile aynı binaya bile girdikleri an ortama yayılan muhteşem enerji… Bizler neden bu güzelliklerden yoksunuz neden bunu bulamayacağımıza neden böyle bir şeyin mümkün olmadığına kendimizi böylece inandırıveriyoruz?

Ben sizler yerine cevaplayayım, bir kere aşk yürek istiyor, evet çok açık bir şekilde çoğumuz amanda kalbimi kaptırırım “acı çekerim” ve bu acı ile “tek başıma” başa çıkamam diye korkuyoruz.

Aşktan neden korkarız?

Peki bizler korktukça ne oluyor, o sıradan o hani kalbimizi deli deli çarptırmayan o yanımıza geldiğinde yerlerin yerden oynamadığı öylece nefesimizin kesilmediği yani varlığı ile yokluğu bizim için fark etmeyen bir hissiyat ile ama şekilsel anlamda “muhteşem” bir ilişki yaşıyoruz. Yanımızda biri oluyor yetmiyor mu, elini de tutuyoruz bu yetmiyor mu, kanımızın tüm damlalarını hissetmişiz, içimizdeki tüm hücreler “aşığım” diye bağırmış, aklımız yerinden çıkmış ve “bambaşka bir boyuta” geçmişiz; buna ne gerek var değil mi? Ki biz hayatı öyle ekstrem noktada yaşamıyoruz…

Şimdi yine birlikte bakalım bizler korktukça ne oluyor, o “seviyormuş” gibi olmak hallerinin arkasına sığınıveriyoruz veya bir şekilde “idare edenler” kulübüne katılıyoruz…

Hadi itiraf edin şu an elini tuttuğunuz adam ya da kadın “benim için ölür müsün” dediğinde ne cevap verirdiniz, ben sizler yerine cevaplayayım hemen; “neden ben ölüyorum” veya genelde “ben kendimden başka kimse için böyle bir delilik yapmam”…

Ve işte o can-ım “sıradan” veya “monoton” ilişkimizin ruhu adeta bir çıta ile sabitlenmiş gibi orada kalıyor. Bir kere kendi değerimizi unutuyoruz, siz kendiniz ile ilişki içerisinde olsaydınız ve bu “normal” olsaydı sizce bundan daha fazlasını hak etmiyor musunuz, sizce aramak için enerjiniz yok mu veya cesaretiniz nerede?

Tabi ki aşkın da gözü kör olabiliyor, bazen bizi yerlerden yerlere vuruyor. Hele ki tek başımıza baş etmek zorunda kalmışsak. Deliriveriyoruz değil mi? Ama işte inanın bu “his” bile o his olmadan elimizden tutan, fiziksel olarak yanımızda duran ama his olarak bizi bulutların ta üstüne çıkarmayan birçok ilişkinin on yılına bedel bir beş dakika oluyor. O “aşk” olduğunuz ile birlikte aldığınız tek nefes bile “ben ömrümü bu nefes için verebilirim” cevabını verdiriyor, veya “şu an geriye bakmadan pişmanlık duymadan ve hiç düşünmeden evet ölebilirim” diyebiliyoruz…

Peki şimdi hep birlikte aşkın derinlerine yürüyelim, adeta bir orman gibi bizi içine aldığını düşünelim, biz bu ormanın bir parçası olmaya gönüllü olmadıkça onun ağaçlarına, yeşillerine ve muhteşem varlığına onun barındırdığı bunca güzel detaya onun gibi yani gözümüz gibi bakmadıkça ne oluyor?

Ormanda kayboluyoruz, o bizi içine deliliğe sonsuz mutluluğa çeken aşk bir türlü kendimizi dışına çıkartamadığımız bir labirente dönüşüyor; hepimizin eminim böyle bir hikayesi vardır, yazımın bu noktasına kadar ‘Pınar ben aşık oldum bir keresinde de ne oldu, böyle kuytu sularda yüzmek daha iyi’ diye içinden geçirenleriniz mutlaka oldu…

İtiraf edeyim benim de sizler gibi düşündüğüm, deliler delisi olmak yerine yanımda yürüyen biri olsun sakin sularda tatlı bir eda ile yol alayım diye düşündüğüm zamanlar olmuyor değil (itiraf edeyim boşanma yaşamış bir kişi olarak bu bile benim için oldukça zor oluyor). Fakat yine de içimdeki “deliler” izin vermiyor. Bir kere bas bas ses çıkartıyorlar ‘Pınar şu an ne hissettin’ diye soruyorlar; ben ‘hiçbir şey, çok sıradan’ diye cevap verdiğimde, daha da fazla soru ortaya çıkıyor, daha da çok sorguluyorlar; ‘o zaman burada ne işin var aşk yoksa, “sen delirmiyorsan”, sen nerede olduğunu, kim olduğunu yeniden yazmıyorsan, varlığın dönüşmüyorsa, “acaba” ile cümleler kuruyorsan, yani sen hala “olduğun gibi” isen o zaman gerçekten aşk yok ise, sen burada ne arıyorsun?

İşte bu yüzden delice inanıyorum ki evet aşkı arayanlar; aşk var, muhteşem aşk da var. Deli olduğunuzu düşünebilirler, ‘kim bulmuş ki sen bulacaksın’ diyebilirler, ‘artık yaşın geçti’ diyebilirler. Her kim ne isterse düşünebilir. Aşk sizin kalbinizde, sizin ruhunuzda başlar. Siz bugün aşkın muhteşem “delilik” ruhuna gönüllü iseniz o mutlaka sizi bulacaktır. Sizi, deliliğinizi, tapılası kalbinizi mutlaka kucaklayacaktır…

Evet aşk deliliğe “tapar”; çünkü delilik olmazsa o “aşk” değildir. İçinizdeki o muhteşem delileri delice ortaya çıkaracak aşkların sizi bulması dileklerimle…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale