X

İçindeki boşlukları ancak “sen” doldurabilirsin

Hayatımızda bir an gelir; bir ilişki başlar… Peki ya biz bu ilişkiden ne bekleriz? En temelde, ilk aklımıza gelen cevapları bir sıralayalım; mutlu olmayı bekleriz, tek bırakılmamayı bekleriz, değer görmeyi bekleriz, anlaşılmayı bekleriz, dürüstlük bekleriz, birlikte zaman geçirmeyi ve hayatı deneyimlemeyi bekleriz… Bu cümleyi yazarken oldukça “kontrollü” cevaplar oluşturdum yani aslında tam olarak karşı tarafa “yüklediğimiz” o kocaman yükleri hafiflettim.

Gelin bir de gerçekten içimizdeki o “bendeki boşlukları sen doldur” diye sorumluluk verdiğimiz sesin cinsinden cevaplayalım sorumuzu; hep benimle ilgilenmesini beklerim, her an bana ilgi göstermesini isterim, sürekli olarak beni sevdiğini hissettirmesini isterim, tüm alakası gün boyunca ve hatta gece boyunca yine bende olsun isterim, ben onun için dünyanın merkezi olayım isterim, o hep yanımda olsun isterim, ben onun herşeyi olayım isterim, benden başka hayatı olmasın isterim, hayat amacının “beni mutlu etmek” olmasını isterim…

Şöyle içimizi açık açık dürüstçe döktük, şimdi gelin bir bakalım bu cümleler aslında bize tam olarak neyi göstermekte? İşte genel olarak hayatımıza giren kişiler bizim o muhteşem “oluşumuza” ayna tutmak üzere karşımıza çıkar yani neyimiz eksik ise ne hakkında sınav vermemiz gerekiyor ne anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyorsa onu bulmamız gerekir… Bir nevi karşımızdakinde kendimizi görürüz bir ayanaya bakar gibi… Ama bizler bu “olgunluk” ile değerlendirinceye kadar, ilişkilerimizde epeyce yol almamız gerekir… Sonra ise içimizdeki boşlukları “başkasının tamamlayabileceği”, yani kendi kendimize veremediğimiz “özsevgimizin”, “özsaygımızın” veya “özgüvenimizin” diğer kişi ile “doldurulabileceği” o kişiden alacağımız sonsuz derecede derin sevginin, bizim bu “boşluklarımızı” kapatabileceği inancımız gelir dikiliverir önümüzde…

Peki sizce bu ne kadar doğrudur? Düşünün bir kere, kendi kendimize sevemediğimiz “ben” kişisini karşımızdaki can-ım sevgilimizin deliler gibi sevmesini, her anını bizimle doldurmasını isteriz. Bu bazen olmayabilir ve bazen gerçekten bir isan bize çokça sevgi verebilir; de bu sizce “kendi kendimize anlattığımız” veya kendi kendimizle kaldığımız zaman yine içimizden yükselmekte olan “sevilmeye layık değilsin” inancımızı öldürmeye yeter mi? İçimizdeki o muhteşem derinlikteki “değersizlik” duygusu ve kendi değerimize inanmamak halimiz bir başkasının bize verecek olduğu muhteşem hediyeler ile, büyük değer gösterileri ile veya sadece birlikte zaman geçirmek ile farklılaşabilir mi? Tek başımıza kaldığımızda yine kulağımızda çınlayacak olan “bunu hak etmiyorsun, sen bu değerde değilsin” olmayacak mı?

İşte evliliğimin son döneminde o kadar fazla boşluk ile doluydum ki aslında içimden bana haykıran “değersizlik” duygum neden sevildiğimi ve hatta evli olunmaya bile layık olmadığımı söyleyip duruyordu. Peki dışarı ne olarak yansıyordu bu, karşımdaki kişinin sevgisini anlayamıyordum, ilgisini kavrayamıyordum veya o kişi hayatımdan uzaklaştığında ve tamamıyla doğal olarak başka bir kadına itildiğinde dışarıdan “onun ilgisi ile doldurmakta” olduğum bu derin boşluklarımla tek başıma kaldım ve ilgi dilenir hale geldim… Fakat o kadar açıktı ki aşk veya sevgi dilenilmezdi, sadece olur, oluşur ve yaşanırdı, o kadar… Ne daha az ne daha fazla…

Daha sonraki dönemde kendimle uzun uzun tek başıma kalmak duurmunda kaldım. Sevgi, değer, özsevgi, özsaygı ve kendi kendime “ne olduğum, ne hissettiğim”, hayatta amacımın, sebebimin, varlığımın ne olduğu sorusuna çokça yanıt aradım… İşte içimdeki boşluklar ancak “ben onlara cesaretle bakabildiğimde dolmaya başladı” ve bugün biliyorum ki aynı anda bin sevgilim veya eşim bile olsa, bu içimdeki hiçbir boşluğu doldurmaya yetmeyecektir… O boşluklar her daim ve sadece bana ait olacaklar ve tek yapmam gereken yeterince cesur olup onların bu varlığını çok sevmek ve onlarla yaşamayı onları dönüştürmeyi öğrenmek…

Ve işte bizler ancak bu aşamadan sonra, o can-ım yansımalarımız hayatımıza girdiğinde sevgiyi, değerimizi, neden bizim yanımızda olduklarını, neden tutkuyla baktıklarını, neden bir başkasına değil de sadece ve sadece bize güvendiklerini, neden bizde kendilerini kaybettiklerini ve en önemlisi neden bizi sevmekten korkmadıklarını açıkça görebiliriz…

Hayatta her ne konumda, yaşta veya tecrübede olursak olalım, içimizdeki boşluklar dışarıdan aradıklarımız ile dolmayacaktır, bu hissedemediklerimiz veya “kendi kendimize” veremediğimiz ne varsa yine bunu kendimize verebilecek olan tek kişi bizleriz… Dışarıdan gelecek bir sevgili kendimize olan sevgisizliklerimizi kendi özümüze olan güvensizliğimizi kendi özümüze olan saygı yoksunluğumuzu ve en önemlisi kendi özümüze olan değersizlik düşüncemizi değiştiremeyecektir. Bu yüzden bir ilişkide bir sevgilide arayıp da bulamadıklarımız veya “beni istediğim kadar çok sevmiyorsun, bana istediğim kadar çok ilgi göstermiyorsun, benimle istediğim kadar çok vakit geçirmiyorsun” gibi bir türlü bitmeyen “taleplerimiz”, öncelikle bir kez dönüp kendi kendimize kendi içimize bakmamızı gerektirir…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sevgili sen, bu ilişkide kimi suçluyorsan ne senin o muhteşem boşluklarını doldurmaya yetmiyorsa veya ne için bir türlü “yeterince” karşılık göremediğini düşünüyorsan çok dikkatlice ve kocaman gözlerle kendine bakmanı dilerim… Dışarıdan bu boşlukları doldurabilecek kimse ama kimse yok; sana en büyük sevgili en büyük aşk ve en deli arkadaş olacak olan yine sensin…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale