X

İçimizdeki sevgi tohumunu, gücümüzle nasıl büyütürüz?

Hayatta tesadüflerin varlığına inananlardan mısınız? Yoksa her şeyin mükemmel bir düzenle hazırlanıp doğru zamanda karşımıza çıktığına mı? Bence her ne olacaksa olması gereken zamanda oluyor, ne eksik ne fazla. Ancak her zaman karşımıza “Merhaba, ben geldim” diye çıkmıyor. Bazen bir işaretle geliyor, bazen de bir partiye hazırlanır gibi süslerle, ışıltılarla çıkıyor.

Benim hayatımda ise çoğu zaman minik bir tohum oluyor yaşadığım her şey ve bana bırakıyor besleyip beslememeyi. Ben genelde o tohumu içimde iyiliklerle beslemeyi, büyütüp fidan olunca da yılbaşı ağacı gibi bol bol ışıkla süslemeyi tercih ediyorum. Ve bazen de bana bu yılbaşı ağacının hediyesi oluyor…

Kalp ortağım, dostum gibi… Neden kalp ortağım? İkimizin de kalbi aynı adama farklı frekanslardan atıyor da ondan.
Ama sadece kalp ortağım mı? Hayır… Bir de geçtiğim dikenli yollardan yürümek durumunda kalan dert paydaşım…
Hayat her zaman iyi şeyler getirmiyor herkese, bazen inişler oluyor ama zaten aslolan bu değil mi?
O inişler, engebeler olmasa vardığımızda manzaranın güzelliğini nasıl fark edeceğiz?

Ben geçtiğim engebelerde desteksiz -yanımda varmış gibi yapanların sahteliğine de şahitlik ederek- yürürken; tünelin sonunda ışığı göremediğim nice zamanlar oldu. Şimdi ise vardığım ışıklı yolda, içimde ektiğim umut tohumunun kocaman köklü bir ağaç olmasını sağladım. Şimdi sırtımı ağacın gölgesine yaslamış manzaranın tadına varırken, benim geçtiğim yola adımını atan bir başka kalbe kılavuz olma şansını verdi bana hayat.

Belki bu yazıyı okuyanlar, buna neden sevindin? Bu durumun senin için kıymeti ne diyebilir?

Benim için çok değerli. Biz kadınlar içinden geçerken acının, bazen kendi içimizdeki gücü unutuyoruz. Bazen akıntıya öyle bir kapılıyoruz ki yaşadığımız zorluklar ve pek tabii ki etkileşimde olduğumuz insanlarla beraber o gücü devrediyoruz. Ya da dahası böyle bir becerimizin olduğunu bile unuttuğumuz zamanlar oluyor.

Ben işte o gücün nasıl farkına varıldığına önce kendimde sonra da hayatın bana armağan olarak getirdiği güzel dostta şahit oldum. Böylece kadının yeniden, içindeki tozlanmış, sönmüş ışıkların birer birer tozunu alarak yeniden nasıl da daha parlak yanmasını sağladığına şahitlik ettim.

Bu armağan değil de nedir? Ya da bu bir cesaret simgesi değil de nedir?

Peki bana, cesaret nedir diye sorsanız? Bir kadının kendi gücünün, neleri başarabileceğinin farkına varıp, ışığı olmayan bir tünele adım atması derim. Bazen de gücün farkına varmadan o yola girmeye mecbur bırakılıp, tünel boyunca teker teker ışıklarını keşfederek yol alması da bir cesaret örneği bana göre.

Ben de o tünele korkarak adım atan bir kadın olarak, elde ettiğim sonuçlardan ve geldiğim noktadan memnunum. Ve anlatmak istiyorum bu yollardan geçen kız kardeşlerime.

Eminim çokça kez dinlemişsinizdir benzer hikayeleri. Herkesin hikayesi kendine has değil mi? Bence hepsi birer kahramanlık öyküsü. Öyle ya kahraman olmak için büyük destanlara gerek yok, hepimiz kendini fetheden ayrı birer fatihiz, yeter ki kahramanlığa kuşanalım.

Söylemesi bazen kolay gibi gelebilir. Belki de içinizden hepimizin keşfi öyle kolay olmuyor da diyebilirsiniz. Evet, hayat her zaman hepimize iyi davranmıyor olabilir. Her zaman büyük aşkı elimizle koymuş gibi de bulmayabiliriz. Ya da her zaman sevgi dolu bir ortamımız olmayabilir.

Ben de bir zamanlar, huzurun, sevginin, aşkın, mutluluğun ancak ve ancak başkası tarafından verilirse sahip olunan bir şey olduğunu zannederdim.

Ama değilmiş. Aşk benmişim, sevginin, ışığın kendisi benmişim. Huzur da mutluluk da ancak insanın kendi kendine inşa edebildiği şeylermiş. Bir başkasından beklemek demek, onunla geleceğine inanmak demek o gidince yanında ışığınıza da alacağı ve karanlıklarda kalacağınız anlamına gelirmiş.

Ben kendi yolumda yürürken, her bir adımında kendimde keşfettiğim tüm ışıkları da cebime koyarak yol aldım. Işık oldum, huzur oldum, aşk oldum… adım adım oldum. Her sapakta durdum, dinlendim. Tıkandım… Sonra, nefesimi tazeleyip, yeniden başladım. İnandım… Ve sonra da aradığım her şeyin hepsi ben oldum. Gördüm ki sen olunca hayat da sana cömert davranmaya başlıyormuş, keşfettim…

Yol aldıkça güçlendim. Hani salıncağa bindiğinizde önce biraz ayaklarınızla güç verirseniz yavaş yavaş hızlanırsınız ya tam da onun gibi. Ben çünkü salıncağımı hiçbir zaman arkamdan birine ittirmedim.

Sadece kendi gücümle hızlandım. Hızımı kendim ayarladım, belki yavaşça hızlandım ama salıncakla göklere ulaşmanın keyfine de kendim vardım.

Şimdi de tüm cesaretimle adım attığım yeni hayatımda hayatın bana sunduğu güzel dostluğun tadına varırken, bir güce daha şahitlik ediyorum.

Çok sevdiğim Psikolog Serhat Yabancı’nın dediği gibi; “Kendime ne kadar çok yetiyorsam başkasından o kadar az şey beklerim.
Sizin de beklentiniz hep kendinizden olsun. Korkacağınız tek şey de sizin kendi gücünüz olsun kız kardeşlerim. İçinizde attığınız tohumu büyütüp kocaman bir ağaç olması, o ağacı ışıklarla süslemek de sizin elinizde. Hadi şimdi atalım tohumları, büyütelim ağacımızı ve zamanı gelince parlatalım bol ışıkla.

Unutmadan, zamanı gelince, altına bakmayı da unutmayın o köklü ağacın, eminim harika paketlenmiş hediyeleri de olacaktır sizin için…

İlginizi çekebilir: “İyi ki”lerin pişmanlıklardan fazla olması için: Hayatı yakalama sanatı

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale