X

İçimizdeki acımasız sesi susturarak kendimizi iyileştirebiliriz

Bugünkü toplantıda keşke ağızlarının payını verebilseydim. Neden hazır cevap değilim? Hep sonradan dank ediyor…
Acaba kendimi fazla mı övmüş gibi oldum… Spiritüel ego mu geliştiriyorum? Daha dikkatli olmalıyım.
Grubun içindeki en sessiz kişi bendim, neredeyse hiç konuşmadım. Muhtemelen sıkıcı biri olduğumu düşündüler. Keşke hayvanlarla ilgili konu açıldığında lafa girseydim.
Hafta sonum çok verimsiz geçti, bu aralar çok tembel ve uyuşuğum. Dizinin tüm bölümlerini izlemek yerine, biraz da kitap okuyabilirdim.
Dokunacağını bile bile yine tatlı yedim. Neden yeteri kadar iradeli olamıyorum?
Böyle bir tepki vermemeliydim. O kadar kendi üstümde çalışıyorum neden hala böyleyim?

Bugünkü yazıma, devamlı kafamın içinde olup, susmak bilmeyen bir parçamla başlamak istedim. Tanıştırayım, acımasız iç sesim!

Ben genelde başkalarıyla kıyaslanarak büyüdüm. Bu durum, çocukken yaşadığım çevredeki ebeveynler arasında yaygın bir şeydi. Hem yaşadığımız apartmanda hem de okuduğum okulda, anneler genelde çocuklarını diğerleriyle kıyaslardı: “Bak o odasını her sabah topluyormuş, biraz örnek al”, “Gördün mü bak? Siz bütün gün dışarıda oynarken, o evde ders çalışıp istediği okulu kazandı”, “Zaten Zeynep’in matematiği Kübra’dan daha iyi…”. Bunlar yetmezmiş gibi benim önümde bir de başarılı bir abla modeli vardı. “Ablası gibi değil” lafını sık sık duyardım. Bir türlü olduğum kişi yeterli olmuyordu. Hep daha iyi örnekler vardı. Ve ben onlara benzemeliydim.

Büyüdükçe ve akademik anlamda önemli başarılar elde edince, bu kıyaslamalar azalarak bitti. Fakat benim içimde köklü bir yer edinmişti. Kendimi hep başkalarına göre eksik hissediyordum. Ve o eksiklikleri kapamam lazımdı. Bu sebeple, zamanla kendimin en ağır eleştirmeni oldum. Kendimi devamlı gözlemliyor, her türlü olayda hatayı önce kendimde arıyordum. Zayıf yönlerimi o kadar iyi bilirdim ki, çalıştığım yerlerdeki performans görüşmelerinde hiçbir zaman şaşırdığım bir şey duymamışımdır. Hatta genelde tahmin ettiğimden daha iyi şeyler duydum, çünkü kimse benim kadar acımasız değildi!

Olumlu tarafından bakarsak, bu özelliğim bana yüksek öz farkındalık ve gelişim zihniyeti (growth mindset) kattı. Hem kendimi hem de etrafımdaki kişileri devamlı gözlemlediğim için (mimiklerindeki en ufak değişimleri dahi fark edecek şekilde); algıları açık, iyi gözlem yapabilen ve empatik biri oldum.

Karanlık tarafındaysa, zararı kimseye değil ama kendime oldu.

Gabor Mate, konuşmalarının birinde bu acımasız iç sesten şöyle bahsediyor:

“Çocukken, çeşitli aile ve çevre dinamikleri sonucunda şuna inanıyoruz: Bende bir sorun var ve belki yeterince çalışırsam, bunu düzeltebilirim. O iç ses, bir çeşit bir savunma mekanizması haline geliyor. Seni korumaya çalışıp, sana bir arkadaş gibi hizmet ediyor. Ama aptal bir arkadaş! Aptal, çünkü sen artık o çocuk değilsin ve o bunun farkında değil. Sesini duyurmaya çalıştığı zamanlarda ona şunu söyleyebilirsin:  Rahatla çocuk, artık büyüdün. Şu anda tüm bunları, bir yetişkin olarak ben halledebilirsin.”

Son zamanlarda, kendimden bir türlü memnun olmadığım ve hep düzeltilecek bir şeylerim olduğuna inandığım için, yıllardır “çaba” enerjisinde yaşadığımı fark ediyorum. Kendimi hep bir yöne doğru çekiştirmeye çalıştım. Beden semptomlarımı dinlemedim. Yapılması gereken şeyler vardı (akademik başarı ve kariyerde yükselmek gibi) ve ben onları ne pahasına olursa olsun yapmalıydım. O pahanın, zihinsel ve fiziksel sağlığım olduğunu şimdilerde anlıyorum. Nitekim huzursuz bağırsak ile başlayan sindirim sorunlarım zamanla, geçirgen bağırsağa ve ciddi besin intoleranslarına dönüştü. Anksiyete ve uyku problemleri belirdi.

Ben de anladım ki probitoyikler, antidepresanlar ya da çeşitli besin eliminasyonları geçici bir rahatlama sağlasa da, çözüm farklı bir yerdeydi. Kendimi iyileştirmek, huzurlu ve doyumlu bir hayata sahip olabilmek için, kendimle olan ilişkimi dönüştürmem ve daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmem gerekliydi. Bunun da önemli bir adımı içimdeki acımasız sesi susturup, şefkatli ve kapsayıcı olan kalbimin sesini duymaya başlamaktı.

Ve acımasız iç sesimin söylediklerine, kalbim şöyle cevap veriyordu;

İçe dönük bir insan olarak hazır cevap biri değilsin. Daha kompleks bir düşünce sistemin var ve bu sebeple hemen bir tepki vermen zor oluyor. Aradan biraz zaman geçip, yaşadığın olayı sindirince, kendini daha iyi ifade edebilirsin. Hem bazen hemen tepki vermemek çok daha sağlıklı.

Sen de kırılgan bir insansın, hatalar yapabilirsin. Üstelik arada övülmekten hoşlanmakta sıkıntı yok! 

Belki sorun sende değildir de gruptadır? Belki onlar gruba yeni katılan kişilere karşı yeteri kadar kapsayıcı değildir? Ya da esas sıkıcı olan şey onların muhabbettidir? Üstelik kendini tanıyorsun, senin açılman zaman alıyor. Bu bir kusur değil, sadece kişilik yapısı.

Yorgunsun. Yıllarca çaba enerjisi altında ve hayatta kalma modunda yaşadığın için bir tükenmişlik içindesin. Son dönemlerde daha fazla dinlenmeye ihtiyacın var. Kendine zaman tanı. Üstelik değerli hissetmek için devamlı verimli ve üretken olmana gerek yok.

Her zaman en doğru ve mükemmel şekilde beslenemezsin. Ayrıca senin de küçük bağımlılıkların olabilir. Kendini rahat bırak.

Acaba bu sefer neden tetiklenmiş olabilirsin? Biliyorsun ki kendini iyileştirme yolunda 2 ileri 1 geri ilerlemen normal, yılların alışkanlıklarını dönüştürmeye çalışıyorsun. Kendine zaman ver.

Adım adım ilerlediğim bu yolda, kendime çizdiğim, o ulaşılacak “mükemmel” kişiden uzaklaşmaya başlıyorum. Hatalar yapabileceğimi ve bunun insan olmanın bir parçası olduğunu keşfediyorum. Her bir günün sonunda, aklıma otomatik olarak hatalı davranışlarım gelse de, onlarla dalga geçebilmeyi ve bırakabilmeyi öğreniyorum. Nitekim sindirim sistemini tıkayan şeylerden biri de bu. Sindirilemeyen deneyimler, toksik düşünceler…

En önemlisi de kendimi, yaptığım ve yapamadığım her şey için affetmeye çalışıyorum.
Daha gidecek yolum olsa da hayatımda belki ilk defa, kendimden bu denli “razı olduğumu” hissediyorum. Bu yargılayıcı, çaba enerjisinin aksine öyle özgür, rahat ve hafif bir his ki…
Senin de acımasız iç sesin zihninin kontrolünü ele geçirdiğinde, kendine sor:
Bu ses kaç yaşında? Ya da hayatımdaki kimin sesine benziyor? Beni neden korumaya çalışıyor?
Söyledikleri gerçeği yansıtıyor mu yoksa kendime karşı fazla mı acımasızım?
Artık farklı başa çıkma metotlarını geliştirebilir miyim?
En önemlisi ise, kalbim ne diyor?
Ve her gece yatmadan önce, yarın yepyeni bir gün doğacağını bilerek tekrarla;
Yeterliyim. Elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kendimi affediyorum.

İlginizi çekebilir: Sağlıklı ve mutlu bir yaşam: Sorun sizde değil, çevrenizde ve toksik medya kültüründe

Siri Kavita: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale