X

“İçimizde kalanlar dağı”nı yıkmak için ne yapmalıyız?

Bir iş gününde sabahtan akşama kadar kaç toplantıya giriyoruz, kaç farklı konu ile ilgileniyoruz ve buna karşın kaç kez durup sadece 1 dakikayı, yani sadece 60 saniyeyi kendimize o anda ne yaptığımızı düşünmeye ayırabiliyoruz? İş yerinde geçirdiğimiz günlük 8-9 saat boyunca kullanabileceğimiz yaklaşık 600 dakikanın sadece 1 dakikasını bile kendimiz için ayıramayabiliyoruz.

Bir günümüzü ele aldık, peki hayatımızın genel akışına 1 haftamıza ya da 1 ayımıza bakalım. Bitmeyen bir telaş ile dinlenmeye bile vakit ayıramadan sürekli koşuşturduğumuzu görmek hiç de zor değil. Bu telaş içerisinde, belki yeni bir kitaba başlamak isteyip fırsat bulamıyoruz, belki açık havada kahve keyfi yapmak isteyip işten çıkamıyoruz veya arkadaşlarımız ile buluşma planlarımızı sürekli erteliyoruz.

Kalbimizden geçen her gerçek isteğimizi erteleme veya yaşayamama durumumuz aslında biriktirdiğimiz çöpler gibi, sonunda bir “içimizde kalanlar dağı” oluşturuyor. Hatta bu bazen öyle bir noktaya varabiliyor ki, hiç olmadığımız kadar asabi ve karamsar olabiliyoruz. Fakat bu hikayeyi değiştirmek bizim elimizde!

Yoga felsefesine göre, kişinin kalbinin sesini dinleyebilmesi ve sonrasında bunu tüm yaşantısına yansıtabilmesi oldukça önemlidir. Öyle ki kişinin yaşadığı herhangi bir hastalık, ‘’içimizde kalanlar’’dan kaynaklı beden, nefes ve zihin arasındaki uyum bozukluğuna dayandırılabiliyor.

Hikayenizi değiştirmek için önerim, yoga ve meditasyon uygulamaları olacak. Gerek meditasyona yönelik uygulamalar, gerekse duruşların kapsandığı derslere katılımınız ile zihninizi tamamen iç yolculuğunuza odaklayabilir ve zihin ile beden dengenizi yeniden sağlayabilirsiniz. İş hayatınızdaki denge sorununa da çözüm bulabilirsiniz.

Kendinizle hayatın telaşı arasındaki dengeyi kuramıyorsanız, kalbinizin sesini dinlemek ve “içinizde kalanlar dağı”nı yıkmak istiyorsanız, yoga ve meditasyon uygulamaları ile tanışmanız aradığınız çözümü bulmanıza yardımcı olabilir.

İş hayatında başarının en büyük bariyeri, ‘güven’ sorununuzu Akro Yoga ile yenebilirsiniz.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.
İlgili Makale