X

İçimdeki sinema aşkı “Bambaşka”

İstanbul Sinema Festivali

Bir cumartesi sabahı uyandınız ve festival gibi bir gün geçirebilsem keşke dediniz. Beyoğlu’na gideyim, İstiklal Caddesi’nde şöyle bir yürüyeyim, kapatılmış İnci Pastanesi’nin önünden geçerken bir “ah” çekeyim, Emek Sineması’nın sokağının girişinde içim bir burkulsun da tam olsun dediniz. Ardından Beyoğlu Sineması’nın bulunduğu Halep İş Hanı’nın önüne gelince bir anda içinizin aydınlandığını hissettiniz.

  

İki haftadır kimselerin dilinden düşürmediği The Hunt’ın (Onur Savaşı) vizyondan hala kalkmadığını öğrendiniz ve hemen gidip bir bilet aldınız. 11.30 seansında bu filmi gördükten sonra ufak bir öğle yemeği arası verdiniz ve saat 16.00’da sıkı bir takipçisi olduğunuz Noah Baumbach’ın son filmi Frances Ha için hazır hale geldiniz.

İyi film gördükçe dahasını da ister ya hani insan, bu yıl İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale En İyi Film Ödülü’nü alan ve ticari gösterime girmeyen bir Onur Ünlü filmi olan Sen Aydınlatırsın Geceyi ile bu haftalık film seyrinizi tamamlayıp âlemlere akabileceğiniz bir plan yapmışken buldunuz kendinizi. Şu yazdıklarım bir rüya değil gerçek… Beyoğlu’nda böyle bir cumartesi geçirmeniz bugün kadar yakın, inanın.

İşin hikaye kısmını bir yana bırakırsam, başka bir sinema mümkün diyerek yola çıkan bir dağıtım şirketi olan M3 Film, bugün sinemaseverlerin iştahını kabartacak bir proje başlatıyor: Başka Sinema

Özellikle sosyal medyada adını hızla duyuran bu film gösterim şenliği, geçtiğimiz hafta yapılan resmi duyuru ile gazetelerin kültür-sanat sayfalarının da fazlasıyla ilgisini çekti.

Yurdumuz insanının film festivallerine olan yoğun ilgisi, vakit geçtikçe bağımsız sinema dağıtımcılarının daha iyi değerlendirmesi gereken bir potansiyele dönüşürken; tekelleşen sinema salonlarının yönetim anlayışının “bilet satışı odaklı”lıktan öteye gidememesi, popüler Yerli yapımların sinemaların birden fazla salonunda gösterilmesi, canımız kadar sevdiğimiz, minicik, biricik bağımsız filmlerimizin gösterim olanaklarını sınırlıyor ve hatta zaman zaman imkânsızlaştırıyor.

İşte tam da bu hassas noktada genç bir dağıtım firması olan (henüz üç yaşında) M3 Film ekibi cesur bir hamle yapıp, Başka Sinema için kolları sıvadı.

Proje şimdilik İstanbul ve Ankara olmak üzere sadece iki ilde ve şimdilik sadece dört salonda: Beyoğlu Beyoğlu, Altunizade Capitol, Kadıköy Rexx ve Ankara Büyülü Fener Kızılay.

Filmekimi ve IF gibi festivallerin yavaş yavaş İstanbul dışındaki illere doğru yayılıyor oluşunun verdiği ümitle, Başka Sinema’nın da tez zamanda aynı yayılımı göstermesini bekliyoruz.

Alıştığımız sinema gösterim sisteminden farklı olarak her salonda gün boyu peş peşe ve ara verilmeden farklı filmlerin gösterimleri yapılacak. Kasım ayı detaylı programı şöyle:

Bu modelin avantajı, yukarıdaki ufak hikâyemde de tanık olduğunuz gibi bir sinemaya gidip, gün boyunca “özenle” seçilmiş farklı filmler izleme fırsatı sunuyor olması ve festivallerdeki gibi farklı lokasyonlardaki salonlar arasında koşuşturmanıza gerek bırakmaması.

Film gösterimlerinin kesintisiz oluşu, aradaki reklam kuşağı ile filmden kopmanıza sebep olan dayatmayı ortadan kaldırıyor. Parasını verip aldığınız bir üründe gürültülü bir şekilde reklama maruz kalıyor olmak bir miktar da keyif bozucu ne de olsa…

Proje, her ne kadar kendine “sinefiller”i hedef kitle olarak seçmiş gözükse de, ana akım sinemadan bir başkasına uzaktan uzağa merak duyan fakat festival dönemlerinde kalabalık film programından seçim yapmak için vakit ayıracak, önceden bilet alabilmek için Lale Kart sahibi olacak veya bilet gişelerinde kuyruğa girecek kadar ilgi ve tutku duymayanların ayağına daha uzun zamana yayılmış bir festival getiriyor diyebiliriz.

Bu noktada bahsi geçen sinefillerin payına düşen, illegal yollardan film izlemek yerine sıcak koltuklarından kalkıp bir zahmet Başka Sinema salonlarına gidip, bu emeğe ortak olmasıdır. Emek Sinemamızı, canlı bedenimizi ortaya atsak dahi kurtaramayacaktık o ellerden, bu başından belliydi ama “bizim” dediklerimize sahip çıkmak için birilerinin onlara göz koymasını beklememek gerektiğini öğrenebildik günün sonunda.

Başka Sinema şimdilik, sinemadan öğreneceklerinin bitmeyeceğinin farkında olanlar ve olacak olanlar için bir velinimet gibi duruyor. Hevesimizin kursağımızda kalmayacağını umut ederken bundan böyle her Pazar bir film üzerine kafanızı şişireceğimi de müjdelemek isterim.

Şeyda Kartal: Şeyda Kartal, aslen Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü mezunudur. Lisans eğitimi sırasında kontrolden çıkan sinema sevgisi onu bir ekonomist olmaktan alıkoymuş ve kendini film dağıtımcılığı yaparken bulmasına sebep olmuştur. Müzik ve film festivallerinin aktif bir katılımcısı olan ŞK, "ne kitapsız ne kedisiz" yaşamını bir orada bir burada ama ısrarla İstanbul'da sürdürmektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale