İç huzuru dengelemenin yolu nereden geçiyor?

Değerler güdülenmeyi sağlayan en önemli araçtır. Davranış kalıplarımızı yönlendirir ve değiştirirler. Mesela; “her sabah 6.30’da kalkıp meditasyonumu ve günlük rutinimi yapacağım” diye kendime söz vermeseydim, ben bunu yapamayacaktım. Çünkü bir kere bir şeye karar vermiş olmak benim için önemli ve bu cümle ağzımdan çıktıysa, yapmamak mutsuz hissettireceğinden, yapıyorum. Yani bu bir temel değer göndermesi; verdiğim sözü tutmazsam kendimi kötü hisseder ve kendime olan sevgimi besleyemem.

Yine her eylemin sonu kendini sevmenden geçiyor.

Peki ya kendimizi iyi hissetmediğimiz işler yaparken bulmuyor muyuz kendimizi? Çalıştığımız iş yeri, sektör, mecburen olmak zorunda hissettirilen zamanlar… Bizi biz olmaktan alıkoyan her şey. Bunlara maruz kalırken mutlu olmak için ya kendimizi başka şeylere kanalize ediyoruz ya da mutsuzluk içerisinde -miş gibi yapıyoruz. Genel olarak da kendimizi kanalize ettiğimiz şey her ne ise (alışveriş yapmak, dansa gitmek vs.) kısa vadede işe yarar eylemler oluyor. Sonrası yine aynı…

Herkes sevdiği işi yapsa, herkes istemediğinde hayır diyebilse, herkes kendi değerini fark etse keşke.. Böyle pembe bir toz bulutunu oluşturan düşüncelerim olmuyor değil zaman zaman. Sonra hayatın gerçeklerine dönüyorum. Ama hayat zor! “Ya doktor olacaksın ya mühendis! Aman şarkıcı mı olacaksın?” sözleri yankılanıyor geçmişlerden kulaklarımızı çınlatan… Sonra hayatın gerçekliğinin kime göre ve neye göre olduğunu sorguluyorum. Aslında hayatın bana göre olan gerçekliği değil o. Bana bir başkasının zihniyle öğretilmiş gerçekliği. Yani benim penceremden bakınca evet, hayat aslında belki bu kadar pembe.

Ben bu pembe zamanlara doğru yola çıkmaya karar verdim. Uzunca bir süre aldı bu karar verme kısmı. Zihnimde bir savaş vardı, sonra döndüm kendi hayatıma baktım, savaştan farksızdı… Sürece uzun dedim ama belki de kısaydı bir başkasına göre ama, “bana” uzun hissettirdi. Şimdi ise eyleme dönüşme kısmına doğru ilerleme sözü verdim kendime. Yani yine değerlerimi hatırlattım kendime. O sözü vermezsem olmayacaktı çünkü. Aslına yukarıda anlattıklarıma bakacak olursak, bu kadar kolay değil belki de. Çünkü değerler içerisinde birçok duygusal yük de barındırıyor. Bir de şu var, herkesin değer yöntemi de kendine özel. Ama ne olursa olsun, herkes olaylara bildiği pencerenin dışından bakınca farklı manzaralar görecek. Yine her eylemin sonu kendini sevmenden geçiyor. Eğer kendini seversen kendin için bir şeyler yapmak önem sıralamasında başlara gelir ve iç huzurundaki dengeyi keşfedebilirsin.

Ne demiş Abraham Maslov;

Kendi kendisiyle barış içinde yaşamak istiyorsa; müzisyen müzik yapmalı, ressam resim yapmalı, şair şiir yazmalıdır.

 

İlginizi çekebilir: Bilmediğin bir “sen” var: Onu keşfetmek için hazır mısın?

Şebnem Pınar
Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken ... Devam