İç dünyanıza barış getirin: Her zaman kendinizden yana olun
İç dünyanızda bir bütünlük ve ahenk olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa içinizde size karşı olan bir çok farklı siz mi var? Örneğin siz daha fazla para kazanmak isterken sizi engelleyen başka bir siz. Ya da siz kilo vermeye çalışırken bunu baltalayan başka bir siz?
Freud’un yapısal modeline göre kişiliğin id (alt-benlik), ego (benlik) ve süperego (üst-benlik) gibi üç bölümü vardır. Bazen eylemlerimizde tereddütte kaldığımızda kurduğumuz “Bir yanım bir şey yapmamı istiyor, öte yanım bambaşka bir şey yapmamı istiyor” (Burger, 2006 ) cümlesi, Freud’un yapısal modelinde yer alan bu kişilik öğelerinin birbiriyle yaşadığı iletişim sıkıntısından kaynaklanmaktadır. Psikanalitik görüşe göre psikolojik yönden sağlıklı bir kişi id, ego, superego dengesini sağlayabilen kişidir (Tuzcuoğlu, N. 1995).
Sizin de bildiğiniz gibi günümüzde çeşitli psikoterapi kuramları var. Freud’un bulduğu psikanalitik kuram bunlardan sadece bir tanesi. Bu kuramların kullandıkları terimler farklı olsa da anlattıkları aynı; kişiliğimizin bazı yönleri bazen birbiriyle çatışıyor. Örneğin Carl Rogers’ın geliştirdiği birey merkezli terapiye göre kişinin psikolojik rahatsızlıklarının altında yatan neden, yaşantılar ile benliğin bütünleşmemesinden kaynaklanan uyum bozukluğudur.
Bu dünyada en yakın aile bireyleriniz hariç, (ki bazen onlar da değil) tanıdığınız hiç bir insan sizin iyiliğinizi sizden fazla isteyemez. Sizi o kadar da desteklemeyen bir dünyada, sizin de kendinizin karşısında olmanız son derece acıklı bence. Evet dünyada en büyük trajedilerden biri kişinin kendisinin karşısında olmasıdır. Peki her daim kendinizden yana olmak ve iç dünyanıza barış getirmek için neler yapabilirsiniz?
Kendinizi devamlı eleştirmekten vazgeçin: Kendi kendimize söylediklerimiz vücudumuzda harfler olarak belirseydi sizde hangi cümleler yazardı? Genelde çoğumuzun içinde acımasız bir eleştirmen ve o eleştirmenin bizi yerden yere vuran sözleri var. Bu bir hafta boyunca kendinizle olan konuşma tarzınıza dikkat eder misiniz? Siz kendinizle konuşurken sevgi dolu sözcükler mi kullanıyorsunuz, yoksa durmadan kendinizi eleştiriyor musunuz? Tüm bunlara dikkat edin. Ve dilerseniz gün boyunca kendinize ettiğiniz sözleri bir kenara yazın ve daha sonra analiz edin. Kendi kendinize ettiğiniz sözlerle siz, kendinizin dostu musunuz, düşmanı mı?
Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin: Kendini kabul (self-acceptance) “Kişinin, suçluluk, yetersizlik, beğenme ya da öğünme duygularına kapılmadan kendini tüm yönleriyle olumlu olumsuz olarak kabul etmesi” şeklinde tanımlanır (Kılıçlı, 1988). Carl Rogers’ın da söylediği gibi biz ancak kendimizi tam anlamıyla kabul ettiğimizde değişmeye başlarız. Kendinizi sabote eden yönlerinizi de kabul etmeye başladıkça o yönlerin sizin üzerinizdeki hükmü azalacaktır.
Kendinizi sabote eden yönlerinizi analiz edin: Sizce neden bazı yönleriniz size karşı? Neden kendinizi bu şekilde sabote ediyorsunuz? Hayat geçip gidiyor. Kendinizle tamamen barışık olmak için ne bekliyorsunuz?
Yardım isteyin: Eğer iç dünyanızdaki çatışmalar, ve kendinizi sabote etmeniz ileri boyutlardaysa bir psikologtan yardım istemeyi unutmayın. Size uygun bir terapi yöntemiyle iç dünyanızda barış rüzgarları estirebilir ve her zaman kendinizden yana olmanın yollarını öğrenebilirsiniz.
Sorularınız için bana [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Stres yönetimiyle ilgili psikoloji egzersizlerini paylaştığım Instagram hesabımdan paylaşıyorum.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: Panik atak ile başa çıkmak: Paniği değil sakinliği besle
Kaynaklar:
- Burger, Jerry M.(2006). Kişilik: Psikoloji Biliminin İnsan Doğasına Dair Söyledikleri. İstanbul: Kaknüs Yayınları
- Kılıçlı, Yadigar. (1988). Kendini Kabul Envanteri Genç Yetişkin (Ü) ve Ergen (L) Formları Uygulama Kılavuzu. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
- Tuzcuoğlu, N. (1995). Psikanaliz Kuramı ve Özellikleri. M. Ü.Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Yıl: 1995, Sayı: 7 Sayfa: 275-285.