Hayatta kontrol edemediğimiz bazı gerçekler vardır. Başkalarının davranışlarını, kendi duygularımızı ve yaşamda karşımıza çıkacak olayları yönetemeyiz. Bu gerçekleri olduğu gibi kabul etmek, huzurlu hissetmeyi de beraberinde getirir.
Hayatımızda değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için elimizden geleni yapıp, değiştiremeyeceklerimizi de olduğu gibi kabul etme becerimizi arttırmaya çalışarak kontrol edemeyeceğimiz şeyler nedeniyle zihinsel ve fiziksel yorgunluk yaşamayız.
Başkalarının davranışlarını yönetemeyiz.
Herkesin kendi doğrusu ve yanlışı vardır. Karşınızdaki kişi kendi istemediği sürece değişmez. Kişinin davranışının sorumluluğu sadece ve sadece kendisine aittir. Karşınızdaki izin vermediği sürece sizin bu süreçte hiçbir payınız olamaz.
Çevremizdeki insanların davranışlarına dair bir kontrolümüz yoktur. Ancak onların davranışları karşısında nasıl davranacağımız ve ne şekilde durmayı seçeceğimiz konusunda kontrol bize aittir. Karşımızdaki kişinin davranışlarına göre ona ne kadar yakın durmayı tercih edip etmeyeceğimize biz karar veririz.
Duygularımızı yönetemeyiz.
Kendimiz üzerinde kontrolümüz vardır, ancak bu kontrolün içine duygularımız dahil değildir. Duygularımız kontrolümüz dışındadır. Ne hissedip ne hissetmeyeceğimizi belirlememiz mümkün değildir. Ancak bu duyguyla nasıl başa çıkacağımızın kontrolü bize aittir.
Örneğin; birine çok öfkelenmenize rağmen ona bağırmamayı seçebilirsiniz. Ancak karşınızdaki kişiye öfkelenmeyi önlemek elinizde değildir. Ya da karşınızdaki kişi sizi kıracak bir davranışta bulunduğunda üzülmeyi engellemeniz elinizde değildir ancak sizi kırdığı için ilişkinize bir mesafe koyma davranışı elinizdedir.
Yaşamda karşımıza çıkacak olayları yönetemeyiz.
Geleceğin neler getireceğini bilme arzusu, korku duygusundan kaynaklanır. “Ya karşılaşacağım şeyle baş edemezsem”? Bunu düşünmek ve sürekli önlem almaya çalışmak bizi hiçbir şeyden korumayacağı gibi strese de neden olur. Çünkü hayatımızda kontrol, ele geçirebileceğimiz bir şey değildir.
Kötü haber, hayat bizim istek ve planlarımıza her zaman uymaz. İyi haber ise; her neyle karşılaşırsak karşılaşalım bu değişime uyum sağlayabiliriz.
Ne işler daima planladığımız gibi gelişir ne de planlar daima istediğimiz gibi sonuçlanır. Bu cümle kaygı uyandırıyormuş gibi görünse de aslında kaygının kontrol edilmesi sağlar.
Şöyle ki, geleceğin bütün hatlarıyla tasarlanamayacağını ne kadar kabul edersek, karşımıza çıkanları o kadar kolay göğüsleriz.
Planlanmadan karşımıza çıkan onca şey varken, geleceğe dair sürekli öngörüde bulunmaya çalışmak kişide yoğun bir stres yaratır. Bu stresle başa çıkabilmenin en iyi yolu, “geleceği tahmin dahi edemem, gelecek geldiğinde neler yapabileceğimi göreceğim” cümlesini, düşünce repertuarınıza katmanızdır.
İlginizi çekebilir: Yaşadığımız olumsuzluklara gereğinden fazla üzülüyor olabilir miyiz?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.