X

Human Design insan tipleri: Manifesting jeneratörler

Orijinali Manifesting Generator, bazı kitaplarda Gerçekleştiren Üretici ve hatta Manifest eden jeneratör gibi çeşitli şekillerde ifade edilen, Human Design tiplerinden biri de manifesting jeneratör. Tip olarak farklı tanımlansa da jeneratör aurasına sahip bir tipten söz ediyoruz. Aslında toplumun yüzde yetmişini kapsayan, jeneratör ile manifesting jeneratör yaşam enerjisi üretir, yaşamın devamlılığına hizmet enerjisini üreterek, yaşama sürdürülebilirlik kazandıran auradır. İşleyişi de yaşamı cevaplamak için beklemesi gereken içsel bir stratejiye sahip.

Jeneratör ve manifesting jeneratör farkını oluşturan şeyse tamamen mekanik yapıyla alakalı. Mekanik yapıdan kasıtsa, enerji motor merkezlerinden en az bir tanesinin gerçekleştirme (tezahür) merkezine bağlı olması veya bağlı olmamasıyla ayrıştırılır; gerçekleştirme merkezine bağlıysa manifesting jeneratör, bağlı değilse jeneratör.

Bu nedenle eğer bir manifesting jeneratörseniz öncelikle bir önceki “jeneratörler” yazısını mutlaka okumalısınız. Genellikle benimle telefon veya mesajlar aracılığıyla iletişime geçenler arasında benzer diyaloglar yaşarız:

Bu eğitim bitince ne olacak?
Ondan sonra ne var?
Peki daha sonra ne olacak?

Sonra, sonra, sonra diye peş peşe giden bir soru sıralamasının ardından ben de bir soru soru soruyorum: Manifesting jeneratör müsünüz? Hemen cevap geliyor: “Aaa! Nereden bildiniz?”

Çünkü genelde manifesting jeneratörler, enerjileriyle değil de zihin filtresinden geçenlerle, hayata dahil olunca “şimdiyle hiç ilgilenmiyorlar, hep sonrayla ilgileniyorlar.” Oysa sonradan önce, hep şimdi var. En tepeye çıkmadan önce ilk basamak var. Hal böyle olunca da şimdi önlerine düşen tüm fırsatları kaçırma konusunda uzmanlaşmış olduklarına bilmiyorum kaç kez şahit oldum.

Jeneratörler de, manifesting jeneratörler de sakral enerji üretir ve hayata sakral enerjinin yeterlilik ölçümünün ardından cevaplarla dahil olurlar. Sakral enerji ise sadece şimdide varlığını gösterir: Yaşamın getirdiklerine “şimdi verecek enerjim var veya şimdi verecek enerjim yok” sesiyle cevaplama akışını başlatır. Tıpkı hıçkırırken olduğu gibi diyafram baskısıyla gırtlaktan çıkan seslerdir: “hı HI!” Önce zayıf, sonra güçlü “hı” sesiyle enerjim yeterli der veya “IH ıh!” Önce güçlü, sonra zayıflayan bir tınıyla “Enerjim yeterli değil” der.

Jeneratörler, saf jeneratör ve duygusal jeneratör diye de ayrışır. Saf jeneratör, hangi sürece enerjisi yeterliyse o süreci cevaplar. Duygusal jeneratör, hangi sürece enerjisi yeterliyse o süreç netleştiğinde cevaplar. Manifesting jeneratörler ise enerjilerinin yeterliliğini aldıktan sonra öncelik listelerinden seçtikleri herhangi bir süreci şimdide cevaplar. Duygusal manifesting jeneratörlerse enerjilerinin yeterliliğini aldıktan sonra öncelik listelerinden seçtikleri herhangi bir süreç netleştiğinde cevaplar. Süreçten kasıt, kendisinin başlatmadığı, bir şekilde başlamış olan, gelişen, ilerleyen herhangi bir durumdur.

Görüldüğü üzere, Human Design sisteminde “Ben jeneratörüm”, “Ben manifesting jeneratörüm” diyerek sınırlı kalıplara kendinizi sıkıştırmak bir yarar sağlamaz. Okunan kitaplarla veya internet araştırmacılığıyla, birbirinden bağımsız, parçalanmış bilgilerle tam kaynağa erişilemez. Çünkü her zaman daha büyük bir bütünün parçaları olduğumuz bir yaşamın akışından geçmekteyiz. Ve her şey parçalarıyla bütünleştiğinde anlam kazanır.

Manifesting jeneratör olmak, kendi parçalarıyla birleşince kendi öz değerini, yaşam stratejisini, karar vermesini, enerji akışını, hatta farkındalık seviyelerini ve zihnin değerlendirmelerini belirledikten sonra daha büyük olanı görmek gibi bir şeydir.

Diğer yandan manifesting jeneratörlerin birçoğu karizmatiktir, sokağın sonundan gelişleriyle, yürüyüşleriyle, bakışlarıyla hatta seçtikleri kelimelerle tanırım onları. Kelimelerin belirli kurallar çerçevesinde kullanılması adına mücadeleyi en çok onlar verir. Her zaman her yerde göze çarparlar. Ancak bir manifestor değiller. Manifestorlar gibi yarı başlatan, yarı cevaplayan değiller. Bayağı bayağı jeneratörler. Sadece cevaplayanlar, başlatan veya etkilemek için var olan değiller. Farklılıkları mekanik yapılarından kaynaklanır.

Aslında bu üslupla yazmak çok tercihim değil, ancak ne var ki ben bir saf jeneratörüm ve manifesting jeneratörleri yazmaya başladığım anda bir telefon aldım ve o telefon konuşmasının sürecine cevap açılınca üslup böyle gelişti.

Telefon konuşması ise şöyle gelişti:

“Merhaba, ben Human Design hakkındaki kitapları okudum, hepsini ezber ettim ve artık Human Design’ı çok iyi biliyorum. Eğitmen olmak için hangi eğitimleri alabilirim?”
“Manifesting jeneratör müsünüz?”
“Evet, sizi etkiledim mi?”
“Etkilemek?”
“Manifestör jeneratörüm ya?”
“Yani?”
“Yarı manifestor, yarı jeneratörüm ve sizi etkiledim ki bildiniz.”
“Peki! Size nasıl yardımcı olabilirim?”
“Eğitmen olmak istiyorum.”
“Whatsapptan size eğitim sürecini gönderebilirim.”

Hal böyle olunca, böyle olmadığını anlatmaya yeterlilik gösteren sakral enerjimle saf jeneratör cevabım, haftanın yazısına ilişiverdi. Böylelikle bir jeneratör cevabının kişilere değil, sürece karşı çalıştığının da bir örneğine tanık oluyorsunuz.

Tekrar ediyorum, Jeneratörler hakkında ne okuduysanız ne duyduysanız hepsi manifesting jeneratörler için de geçerli. Tek fark, sakral enerjinin yeterliliğini aldıktan sonra hangi süreci cevaplayacağı konusunda manifesting jeneratörlerin insiyatif kullanma özgürlüğü var. Jeneratörlerin ise sakral enerji neye yeterlilik gösterdiyse onu cevaplaması gerekir. Telefon konuşmasıyla başlayan süreci telefondaki kişiyle olmasa da buraya yazarak cevaplamam gibi…

Manifesting jeneratörlerde oluşan diğer farklılıklar ise tanımlı merkezlerinden ve enerji akışı sağlayan kanallarından kaynaklanır. Bu da her manifesting jeneratörde farklı bir işleyiştedir. Ancak her manifesting jeneratörün gerçekleştiren/tezahür ettiren merkezinin tanımlı olması birçok ortak özelliği de beraberinde getirir.

Örneğin kelimeleri kurallar çerçevesinde kullanma gayretleri tezahür merkezlerinin kendilerine has ve sabit bir şekilde çalışmasından kaynaklanır. Tezahür merkezi tanımlı olan jeneratörler de var ve onlarda da bu gayreti görmek mümkün. Dolayısıyla bu işleyişi manifesting jeneratör olarak sınırlamamak gerekir.

Human Design lebiderya bir sistem olarak farklılaşma bilimi olsa da aynı zamanda her şeyin somut yansımalarını çok güzel açıklayan bir bilgi kaynağıdır. Sayamayacağım kadar çok harita inceledim ve harita sahibini gözlemledim. Hiçbiri beni şaşırtmadı, yanıltmadı, hayal kırıklıklarına uğratmadan tam da haritanın söyledikleriyle eşleşti. Bu nedenle ilgim, güvenim, teslimiyetim tam. Ancak Human Design bilgilerinin belirli sınırlar ve kalıplar içine yerleştirerek ele alındığında ciddi bir karmaşıklık yaşanmasının önüne geçilemeyeceğini de belirtmek isterim.

Kontrolsüz zihin, sınırlayan ve belirli kalıpların içine yerleştirdiği bilgiyle şaşırtıcı kurgular sunabiliyor. Bu kurgular da değiştiğini, geliştiğini, öğrendiğini, ilerlediğini ve hatta uzmanlaştığını iddia ederek kişiyi ikna edebiliyor. Oysa sonsuz ve sınırsız olasılıkların dünyasında yaşıyoruz ve hiçbir şeyin sonu ve sınırı yok. Önce buna kendimizi ikna ettiğimizde jeneratör olarak veya manifesting jeneratör olarak hayata akışımızın tadını çıkarabiliyoruz çünkü bize olasılıkları çeken auranın, nasıl bir çekim gücüne sahip olduğunu, yani stratejisini bilmek akışı canlandırıyor.

Tüm jeneratörlerin stratejisi: Yaşamı cevaplamak için meşgul olduğunu severek yapmak ve cevaplayacağı süreçleri yaşam alanına, aurasının çekmesini beklemek. Böylelikle hep aradığı TATMİN hissine ulaşmak. Eğer bekleyemezse beklentilerdeki çöküşe hazır olmalılar çünkü hüsran ve karamsarlık kendilerine eşlik edecektir.

25 Eylül 2021’de ABD bilgelik okulunun canlı yayın konuğuyum. Konumuz ise Human Design’da STRATEJİ ve OTORİTE. Bu yazıyı okuduğunuzda canlı yayını kaçırmış olabilirsiniz ancak @nalankahraman YouTube kanalından tekrarını izleyebilirsiniz. Yorumlar bölümüne sorularınızı sorabilirsiniz. Hatta okuduğunuz bu yazı dizisinin yorumlar kısmından da sorabilirsiniz… Kendi akışınızda tatmin kalmanız dileğiyle…

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Human Design insan tipleri: Jeneratörler

Nalan Kahraman: Merhaba, Ben kimim? – Neden varım? – Önemli olan akıllı olmaksa hissettiklerim niye var? türünden bitmek bilmeyen sorularımın cevaplarını 2008 yılında tanıştığım Human Design sisteminde bulmaya başladım. Tam bir adanmışlıkla sistemi öğrenme yolculuğuna adım atarak 2018 yılında Uluslararası Human Design okulundan mezun oldum. 3 yıldır Human Design okulundan aldığım profesyonellik lisansımla online Human Design eğitimleri ile “Zihni Anlamak” üzerine atölyeler düzenliyorum. Yaşam deneyimlerimle edindiğim kazanımları sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyorum. Aynı zamanda “EUREKA Yorumunu değiştir hayatın değişsin” kitabının yazarıyım ve yeni kitaplarım yolda. Kendini bilmek üzerine yola çıkanlar için elimden ne geliyorsa…

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale