X

Hukuki çerçevede antrenörlerin bilmesi gerekenler

Her ülkenin mevzuatı, o ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenir. Bu ihtiyaçlar sosyolojik ihtiyaçlardan tutun, tarihsel yapıya hatta iklime kadar değişiklik gösterebilir.  Arada sırada bir yerlerde gözünüze çarpan “Honduras’ta yağmurlu havada sakız çiğnemek yasaktır” benzeri kanunlar size komik gelse de, aslında büyük ihtimalle çok eski zamanlarda akla gelmeyecek bir talihsizlik sonucu uygulamaya konmuş ve yine büyük ihtimalle artık uygulanmayan kanun maddeleridir.

Antrenörlerin Bilmesi Gereken Şeyler

Türkiye’de spor diyince akıllara öncelikli olarak futbol veya basketbol geldiği için, kalan spor dallarına yönelik hukuki kaynak sınırlı veya yetersiz.  O yüzden sık sık yabancı kaynaklara gözüm kayıyor. Örneğin; 1999 senesinde ABD, Ohio’da bir fitness eğitmenine karşı açılan bir dava var.  Bu davada ilk kez eğitmenin sorumlulukları sıralanıyor ve buna bağlı olarak tanımı yapılıyor.

Karara göre fitness eğitmeni,

“- Antrenmanlara yeterli önem veren,

– Müşterileri tıbbi olarak gözeten,

– Tıbbi önerilerde bulunan,

– Yeterli eğitim ve denetleme konularında sorumlu kişi” olarak tanımlanmış.

Türkiye için bu tanım çok geçerli sayılmaz. 1. ve 4. sıradaki tanımlar makul, ancak işin içine tıp girince sorumluluklar bambaşka bir hal alıyor.

Geçen yazıda antrenörün bizim mevzuatımızdaki hukuki tanımını açıklamıştım.  Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu (TVGFF) tarafından yapılan antrenör tanımında tıbbi gözetim zorunluluğu yok. Hele tıbbi öneri, tam bir bıçak sırtı. Öyle ki sektör büyüdükçe, yan sektörler de genişliyor. Bu sektörlerden biri olan destekleyici ilaçlar bugün hala tartışma konusu. Sağlık ve ilaçlar işin içine girince, herkesin kafasında ister istemez bir “acaba ?” sorusu canlanmıyor değil.

Evet, gelelim yazımızın esas konusu olan eğitmenlerin antrenman esnasında yaşanan kaza ve yaralanmalardan sorumluluğunun hukuki boyutuna.

Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca birini kasten ya da taksirle öldürebilir, yaralayabilirsiniz. Ceza yargılaması neticesinde sorumlular bu eylemlerin TCK’daki karşılığına göre cezalandırılır. Her olayı kendi içinde değerlendirmek gerektiğinden bu yazıda 40 kg kaldırabilecek bir sporcuya 50 kg yükleyen antrenör kesinlikle olası bir zarardan kast veya taksir suretiyle sorumludur gibi bir tanım yapmak son derece yanlış olacaktır. Çünkü her olay kendi içinde tektir.

Eylemin ne amaçla gerçekleştirildiği çok önemlidir. Bu verdiğim örnek için konuşmak gerekirse, bunun sporcunun gelişmesi için değil de ceza antrenmanı olarak yaptırılması bile olayın hukuki boyutunu değiştirecektir. Bu olaya konu zarar yargıya taşındığı zaman, hakim kanun maddelerini uygularken gerekirse akademisyenler, antrenörler, spor yaralanmalarında uzmanlaşmış doktorlar, vs. gibi alanında uzman kişilerden bir bilirkişi heyeti oluşturup görüşlerini isteyebilecektir.

Spor salonunda gözetiminiz altındaki müşteriye, hareketin nasıl yapılacağı konusuyla ilgili bilgi vermez ya da uygun pozisyonu göstermezseniz, müşteri yaralandığında ihmal nedeniyle suçlanabilirsiniz. Bilirkişi raporunda uygun veya doğru talimat ayrımı yapılıp detaylı incelenecektir.  Yeterli ve uygun talimat vermenin yanı sıra, yüksek riskli veya uzmanlarca tavsiye edilmeyen hareketlerden dolayı da sorumluluk altına girebilirsiniz.

Bu konuya bağlı olarak üstünde durmamız gereken bir konu da, Türk hukukunda “mağdurun rızası” kavramının spor yaralanmalarında yeri geldiğinde cezayı ortadan kaldırıcı bir sebep olabileceğidir. Kuralları çerçevesinde kaldıkça bir spor faaliyetinden meydana gelen ölüm ve yaralanmalarda suç oluşmaz. Buna en akılda kalıcı ve temel örneklerden biri boks sporudur.

Yeri gelmişken Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından geçen sene verilen “halı saha maçında meydana gelen yaralanma ve sürekli iş gücü kaybından ötürü açılan tazminat davasında, ayağın kırılmasına sebep olan hareketin futbol oyun kurallarına aykırı olup olmadığının tespiti” ile ilgili karardan bir alıntının çok daha açıklayıcı olacağını düşünüyorum:

“Spor müsabakaları hukuka uygunluk nedeni bakımından değerlendirildiğinde; Kanun’un verdiği yetkinin kullanılması bakımından, bir sporcu, ilgili spor kurallarının kendisine verdiği yetkiyi kullanmaktaysa, yaptığı hareketler sonucu bir zarar doğmuş olsa bile bu zarar nedeniyle sporcunun sorumluluğuna gidilmesi mümkün olmayacaktır. Zira oyun kurallarına uygun hareket etmiş olması nedeniyle sporcunun eylemi hukuka uygun kabul edilecektir.

Bununla birlikte sporcunun eylemi oyun kuralları içinde kalsa bile spor ahlakı denilen “fair play” kurallarına aykırı olması halinde de BK 41/2 maddesi uyarınca hukuka aykırı sayılmalı ve rakip sporcuya bu şekilde davranan sporcunun sorumlu olacağının kabul edilmesi gerekmektedir (Ş. Ertaş, H. Petek, Spor Hukuku, Ankara-2005 s, 313).

Mağdurun rızası ile ilgili hukuka uygunluk nedenine gelince, emredici hukuk kurallarına, ahlak ve kişilik haklarına aykırı olmadığı takdirde, mağdurun rızası eylemi hukuka uygun hale getirecektir. Eylem emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve kişilik haklarına aykırı ise, mağdurun rızası olsa bile hukuka uygun hale gelmeyecektir.

Spor karşılaşmalarında sporcular, oyun kuralları içersinde kalması koşuluya rakiplerinin müdahalelerine izin verdikleri kabul edilmektedir. Burada sporcuların rakiplerine verdikleri izin kendilerini yaralaması konusunda olmayıp, oyun kuralarının izin verdiği müdahalelerdir. Bu nedenle eylemin oyun kuralları içersinde kalan bir eylem olduğunun tespiti önemli olacaktır.

Zararı göze alma konusuna gelince, spor veya gösteri amaçlı oyun ve yarışmalara katılan kişilerin, katıldıkları oyun ve yarışmalardan doğabilecek yaralanmaları ve benzer sonuçları göze alarak katıldıkları kabul edilir. Burada verilen izinden kasıt, oyunda yaralanmaya açıkça izin değil, yarışmalardan doğabilecek yaralanma ve benzer sonuçlarını görüp göze alıp oyuna ve yarışmaya katılmasıdır. Sporcu oyuna ve yarışmaya katılırken, oyun kuralları çerçevesinde meydana gelebilecek normal yaralanmalara izin verdiğinin kabulü gerekir, yoksa oyun kurallarına uymayan eylemlerle karşıdaki sporcuya verilen zararlar için izinden bahsedilmesi mümkün olmayıp söz konusu eylem sporcunun kişilik haklarına yapılan bir saldırı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. (Ertaş,/Petek, a.g.e. s, 63).”

Bu kararı ayrı bir yazıda incelemek niyetindeyim, zira spor hukuku ile ilgili çok sayıda Yargıtay kararı mevcut değil. O yüzden bu karar, köşemiz için kıymetli.

Antrenörlerin karşılaşabileceği diğer hukuki problemleri birkaç başlık altında toplamak gerekirse;

1.  Zemin

Spor yapılacak alanda veya zeminde tehlike oluşturabilecek bir aksaklık varsa ve bu sebepten müşteri yaralanırsa, spor salonu bu durumdan sorumludur.

Evde verilen derslerde ise sorumluluk spor yapan müşteridedir. Ancak çok gerekli durumlarda müşteriyi uyardığınıza dair bir tutanak veya şahitte fayda vardır. Gerekirse antrenör derse devam etmekten kaçınmalıdır.

2.  Kamu alanlarının uygun kullanımı

Türk hukukunda halk plajlarının, parkların veya kamuya ait boş alanların spor için kullanımı izne tabi değildir fakat özel plajlar, özel mülklere bağlı parklar için önceden izin alınması gereklidir. Kamuya açık alanlarda antrenman yaparken çevrede yaşayan mülk sahibi veya kiracıların ses ya da görüntü ile rahatsız edilmemesine dikkat edilmelidir.

3.  Diğer spor alanlarının etik kullanımı

Müşteriye başka bir salonda antrenör olarak eşlik etmek, müşteri ve salon arasında imzalanan sözleşmenin ihlali anlamına gelebilir.

4.  Cinsel taciz suçlaması

Müşteriyle temas halinde olmayı içeren talimatlarda mutlaka müşteriye neden dokunmanız gerektiğini açıklayın. İtiraz ederse hareketi yapmaktan kaçının veya başka bir yolla göstermeyi deneyin. (Skolyoz muayenesi, dövüş derslerinde taciz, tecavüzden kurtulma eğitimleri gibi )

Yazımı sonlandırırken, geçen hafta Soma’da yaşanan faciada hayatlarını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ise başsağlığı dilerim. Millet olarak başımız sağ olsun.

Not: Bu yazı tamamen bilgilendirme amaçlı yazılmış olup, bir hukuki tavsiye veya danışmanlık niteliğinde değildir.

Soru ve önerileriniz için onurozdeniz@hotmail.com

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Onur Özdeniz: Av. Onur Özdeniz liseyi Saint-Michel’de okumuş, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş ve yine aynı üniversitede “Spor Yöneticiliği Yüksek Lisans Programı”nı yüksek dereceyle tamamlamıştır. 2010-2012 seneleri arasında Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun önce avukatlığını sonra koordinatörlüğünü yapmıştır. Şu anda avukatlık yapıyor. Avukatlığın yanı sıra uzak doğu sporları ve crossfit ile yakından ilgilidir. Muay-thai, kick-boks, wingchun ve nunchaku ile uğraşmıştır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale