Hücre hasarına karşı az tanınmış bir savaşçı: Glutatyon
Glutatyon kelimesi daha önce karşınıza çok çıkmamış olsa da eminim antioksidan kelimesini daha önce defalarca duymuşsunuzdur. Antioksidanlar vücudumuzda oluşan ve birçok sağlık sorununa, hastalığa sebep olabilen serbest radikallere ve oksidatif strese karşı vücudu korurlar. Vücudumuz kendi başına bir miktar antioksidan üretir ve glutatyon da bunlardan biridir.
Vücut hücreleri tarafından doğal olarak üretilen bir antioksidan olup vücutta detoksifikasyon, yani toksinleri vücuttan uzaklaştırmada da etkilidir. Ayrıca bağışıklık sisteminin işleyişinde, önemli hücresel olayların düzenlenmesini sağlamada, E ve C vitaminlerinin yenilenmesinde, cıvanın beyinden ve hücrelerden taşınmasında ve hücrelerin çoğalmasında ve ölmesinde hayati bir role sahiptir. Vücutta oluşabilmesi için ise üç önemli aminoasite ihtiyaç vardır: Glutamat, sistein, glisin. Vücuttaki glutatyon seviyeleri, beslenme tarzı, yaşam tarzı, çevresel toksinler ve stres dahil olmak üzere birçok faktörden etkilenir. Yaşla beraber ise glutatyon seviyeleri azalışa geçer. Bu yüzden dışardan besinlerle ve takviyelerle desteklenmesi gerekir.
Glutatyon düzeyleri azaldığında ne olur?
Vücutta glutatyon seviyelerinin tükenmesi demek oksidatif strese duyarlılığın artması demektir ve bu durum birçok hastalığa sebep olabilir. Alzheimer, Parkinson, Multiple Skleroz gibi çeşitli nörodejeneratif hastalıklar; astım, KOAH gibi akciğer hastalıkları, otoimmün hastalıklar; hipertansiyon, miyokard enfaktüsü gibi kardiyovasküler hastalıklar; katarakt, masküler dejenerasyon, işitme zorluğu gibi kronik ve yaşa bağlı hastalıklar ve karaciğer hastalıkları gibi bir çok sağlık problemi bu durumun sonucu olabilir.
Yapılan bir çalışma da glutatyon tükenmesinin hastalıklarla ve yaşla beraber fonksiyon azalmasıyla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
Glutatyon düzeyi nasıl artar?
Glutatyon sentezinin yaşla birlikte azaldığını gösteren çalışmalar var. Ayrıca yetersiz beslenme, alkol, sigara kullanımı, bazı kronik hastalıklar, enfeksiyon, stres de glutatyon seviyelerinin azalmasına neden olabiliyor. Glutatyon içeren besinlerin tüketiminin vücuttaki glutatyon seviyeleri üzerindeki etkisi tam olarak net değil. Ama yine de bazı besinlerin oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olduğu biliniyor. Bunun dışında bazı besinleri tüketmek de glutatyon sentezini destekleyebiliyor. Dokulardaki glutatyon düzeyinin artmasından E vitamini, C vitamini, karotenler ve flaonoid gibi vitaminler ve bileşenler sorumludur. E vitamini yağda çözünen vitaminlerden biri olup yağları oksidatif hasara karşı korur ve serbest radikallere karşı bu etkisi glutatyon peroksidaz ile beraber olduğunda daha etkili olur. Yine ortamda suda eriyen vitaminlerden biri olan C vitaminin olması serbest radikallerin etkilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Hangi besinlerde glutatyon var?
Kükürt bakımından zengin besinler vücutta glutatyon seviyelerinin artmasına yardımcı olabilir. Bu besinler arasında, sığır eti, tavuk ve balık gibi hayvansal kaynaklı besinler; brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar ve lahana gibi sebzeler yer alır. Bu besinlerle C vitamini içeren besinleri yeteri kadar tüketmeniz de glutatyon seviyenizin artmasına yardımcı olur. American Journal of Clinical Nutrition’da yayımlanan çalışmada ise, yaşlı bireylerde daha fazla süt tüketimi ile daha yüksek glutatyon konsantrasyonunun ilişkili olduğu bulunmuş. Çalışma sonucu, süt ve süt ürünlerinin, beynindeki glutatyon sentezine yardımcı olabileceğini söylüyor.
İlginizi çekebilir: Beslenmenizde daha çok yer vermeniz gereken 3 yeşil sebze ve yeşillikli kahvaltı kasesi