Pazar sabahı. Saat 7:00. Hava zar zor aydınlanmış. İşin en zor yanı sıcak yatağınızdan çıkıp bisiklet kıyafetlerinizi arayıp bulup giymek. Üstelik dışarıda da sağlam bir soğuk var. Hele bir de Cumartesi akşamı dışarıda bir yerlerde eğlenip eve geldiyseniz bu soğuk kış Pazar’ında sizi motive edebilecek sağlam sebeplere ihtiyacınız var demektir. İşte bu da Belgrad Ormanı’nın o muhteşem ortamında yapacağınız bisiklet binişi ve ormandaki inanılmaz keyifli parkurlar.
Kıyafetlerinizi giydikten ve bisikletinizi yükledikten sonra yapacağınız ilk iş ise sevden alınmayı bekleyen bisiklet “badinizi” toparlamak. O da sizinle aynı beklentide. Yani sizi satmıyor, “Hadi bu sabah uyuyayım, biskilete binmeyeyim” demiyor. Bisikletleri aracımızın tepesine yükledikten sonra Belgrad Ormanı’na doğru hareket ediyoruz.
Bahçeköy’den geçip Belgrad Ormanı gişelerine varır varmaz ilk heyecan başlıyor. Ormanın giriş yolundan devam edip, Neşet Suyu piknik alanına ulaşıyorsunuz. Buradan devam ederek Subaşı dediğimiz Geyik Çiftliği park alanında diğer bisikletçi arkadaşlarımızla buluşuyoruz.
İşte en heyecanlı an. Herkes bisikletlerini hazırlıyor. Lastikler kontrol ediliyor. Zincirler yağlanıyor. Hava soğuk. Burada aklınıza şu soru geliyordur: Bu soğukta nasıl binilir? Kış aylarında bisiklete binerken ne giymeliyim? Soğuktan nasıl korunabilirim?
Sonbaharda ya da kışın bisiklete binerken nasıl giyinmeli yazımızda bu konuları bulabilirsiniz. Mutlaka kat kat giyinin. Bisiklet üzerindeyken, duruyorkenki kadar üşümezsiniz. Bu sebeple ısındıkça üzerinizdeki katları çıkarabilirsiniz. Kış aylarında bisiklete binerken özellikle kuru ve sıcak kalabilmek ormanda çok daha keyifli kalabilmenizi sağlayacaktır. Tabii ellerinizi koruyacak eldivenlerinizi, kaskın içinde kafanızı sıcak tutacak berenizi de unutmayın.
Bütün hazırlıklar tamam, hangi parkurda bineceğimiz kararlaştırıldı, artık pedallamaya hazırız. Belgrad Ormanı gerçekten her noktasıyla bize müthiş güzellikler sunan bir alan. Gölleri, “single track” dediğimiz patika inişleri, çam ormanları, su geçişleri ile bize muhteşem rotalar sunuyor. Ama şunu da bilmek lazım. Genelde Belgrad ormanı dediğimizde herkesin aklına ilk 6 km’lik yürüyüş parkuru geliyor ki bisikletçilerin orada binmesine izin verilmiyor. Dolayısıyla bu parkurun dışında, onlarca kilometre uzunluğundaki, her biri birbirinden güzel parkurlarda binmeye başlıyoruz.
Pedal çevirmeye başlamanızdan sonra 5 dk içinde artık sadece ormanın içindeki o harika ana konsantresiniz. Aklınızda ne soğuk kalıyor, ne de başka özel düşünceler. Tek düşündüğünüz ağaçların arasından, patikalardan geçerkenki konsantrasyonunuz. Grup birbirini destekliyor. Çoğunlukla bindiğimiz yerlerde hiçkimse yok. Önde giden grup liderinizin gittiği patikalardan aynı şekilde geçiyorsunuz. Dalları, çalıları, ağaçları aşıyorsunuz. Patikalar, ağaçlar harika. Her taraf yapraklarla kaplı. Genelde gittiğimiz yolların çoğu bisiklete binmek için ideal. Sonbahar ve kışın Belgrad ormanındaki renkler insanı daha çok binmeye teşvik ediyor. Zaman zaman su geçişleri veya çamurun içinden geçmek de ormana ayrı bir özellik katıyor.
Binişimizi tamamlayarak tekrar aracımızı koyduğumuz yere ulaşıyoruz. Herkesin üstünde harika bir binişi bitirmiş olmanın verdiği o özel haz var. Suratlar gülüyor. Hepimizde tatlı bir yorgunluk. Çamurlu, kirlenmiş kıyafetlerimizi çıkarıp yedek kıyafetler giyildiğinde herkes aynı düşüncede. Yine harika bir günde, harika bir ekiple, müthiş bir Pazar yaşadık. Artık eve dönüp günün geri kalanını aileyle ve dinlenerek geçirme zamanı.
Haydi gelin bir sonraki haftasonunda beraber pedallayalım…
İlginizi çekebilir: İstanbul sokaklarında pedallı bir deneyim: “İstanbul’u Koşuyorum” koşusuna bisikletle eşlik etmek