Ne dolu bir sayıymış 36… Çocukken rakamlar bana çok büyük gelirdi. Bir insanın 36 yaşında olduğunu duyduğumda kavramakta güçlük çekerdim. Ooo ne de yaşlıymış derdim içimden. Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirini okuduğumda mesela, korkmuştum. Yolun yarısı mı gerçekten? 35 yolunda yarısıysa eğer, ben ikinci yarıya başladım mı demek oluyor bu?
Oysa ben daha yeni başlıyorum. Yeni fark ediyorum etrafımı. Sanki ilk kez görüyorum denizi, ilk kez içime çekiyorum iyot kokusunu. İlk kez kokluyorum bir nergis çiçeğini. 36 senelik ömrümün ne kadarını gerçekten yaşamadan geçirmişim meğerse, yeni fark ediyorum. Hayatımı cam bir fanusa koyup dondurmuşum da buzlarım sanki şimdi çözülüyor. Kurtuluyorum her bir yükümden her yeni yaşımda. Her bir yeni yaşımda daha da bir fark ediyorum kendimi. Benliğimi. Barışıyorum içimdeki her bir katmanla.
Canım Kadın!
İyi ki doğdun. İyi ki geldin bu dünyaya. Hayatın sana zaman zaman çok acımasız olduğunu sanman ne yanlışmış farkında mısın? Bu yol senin. Onu kendinle dost olarak geçirmen gerekirmiş, öğretiyor sana karşına çıkan her bir dik yokuş. Mesela, şu yalnızlık kavramıyla barışman gerekiyor. Hayatın sınavı sana bunu anlatıyor. Öğren diyor.
Her seferinde “Tamamım, yettim” dediğinde yalnızlığın bambaşka bir boyutu ile sınanıyorsun, fark ettin mi? Unutma canım kız, eğer bunla barışmazsan gelip hep seni bulacak. Ve bugün en güzel gün onunla barışıp, arkadaş olman için. Hadi, bu farkındalığını kutla, bir şölen havasında.
Belki de hayatın sana tek sınavı bu olacak. Ne şanslısın, fark et bunu. Herkese yetecek, kendi yaralarını saracak, başka insanlara sargı bezi olacaksın. Başka insanların hayatına dokunacak, onların cümlelerinin” iyi ki”si sen olacaksın kim bilir…
Belki, şu idealize edilen hayat olmayacak senin için. Ama bu seni değersiz kılmayacak hiçbir zaman. Tam tersi, gittikçe daha sağlam basacaksın toprağa, daha çok kökleneceksin. Buradayım diyeceksin, toplumun dayattığı tüm klişelere inat! Yalnızım, tekim ve biriciğim. Bütün dünya avucumda! Varsın bu yer kürede tek gezeyim. İçimden taşan sevgiyi sadece kendime vereyim. Kendi saçımı okşayıp, kendime şefkat göstereyim. Çoğalmayayım.. Çoklara karışıp, ruhumun katmanlarını çoğaltayım. Tanışayım, her bir yeni katmanımla. Kendimi dinleyeyim kalp kulağımla. Bazen dertli bir arkadaşı dinler gibi dinleyip kendime şifa vereyim.
Farkındayım!
Ben kendimle tanışmaya geldim bu dünyaya. Yanımda olan, benim tutmaya çalıştığım herkes benim birer yansımam ve bana fark etmediğim pek çok özelliğimi hatırlatmam için varlar, hayatımda. Onları da ağırlayacağım en güzel misafirimi ağırlar gibi ve gerektiğinde yol vereceğim teşekkür ederek, bana kattıkları için…
Canım Kadın!
Olmazı zorlama. Olana bak. Olmayacak duaya amin demek yerine, olana şükret, geç! Neden olmuyor yerine, nasıl daha iyi olurdu de!
İçindeki yaralı şifacıya koş, merhem ol. Sana sadece sen lazımsın unutma.
İçindeki küçük kırılgan kız çocuğuna sarıl. Herkesin her şeyi veya birinin biriciği olmaya çalışma. Kendinin neyi olabiliyorsun ona bak. Kendinin en yakını ol önce. Sen hepsisin unutma!
Canım kadın!
Varsın, tüm yolu yalnız yürü. Varsın manzarana eşlik edecek olmasın. Olsun!
Sen bil. Sen çıkar eşsizliğinin tadını. Sen kutla kendini, doğumunu.
İyi ki varsın! İçimdeki en derin sevgiyle kutluyorum seni..
İyi ki doğdun, iyi ki geçiyorsun bu hayattan.
Varsın kimse bilemesin değerini. Sen bil!
İyi ki doğdun. Nice yıllara.
İlginizi çekebilir: Yeniden doğmak için yaralarımızı nasıl sarmalıyız: Cevap bir kartalın uçuşunda gizli