X

HIV’nin ilk ortaya çıkışı ve yayılma süreci

Bilimsel veriler, HIV (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü)’nin ilk ortaya çıkışının insan olmayan primatlardan olduğunu destekliyor olsa da, bu virüsün insan ırkında nasıl bu kadar hızlı ve kolay yayılabildiği hala tam olarak açıklanabilmiş değil. Günümüzde, HIV’nin genetik varyasyonları üzerinde yapılan detaylı istatistiksel analizler, HIV’nin ortaya çıktığı günden günümüze kadar geçen süreçte nasıl yayıldığıyla ve gelişimiyle ilgili önemli bulgular elde edilmesini sağlıyor.

HIV’nin ortaya çıkışıyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar, HIV virüsünün ilk olarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti olan Kinshasa’da ortaya çıktığına işaret ediyor. Ancak araştırmacılar, HIV’nin ilk ortaya çıkışından sonra nasıl bir yol izlediğini de yaptıkları araştırmalarla açıklamaya çalışıyorlar. HIV’ye en yakın virüs türü, SIV (Simian Immunodeficiency Viruses) olarak adlandırılan ve insan türünden olmayan bir çok primatta bulunan bir virüs. Bu virüsler geçmişte insan ırkına en az 13 kez bulaşmış. Ancak yalnızca bir tanesi HIV olarak evrilmiş. İnsan vücudunda HIV olarak evrilen bu virüs, günümüzde dünya genelindeki enfeksiyon türlerinin %90’ını oluşturuyor ve en yaygın HIV türü (HIV-1 group M).

Peki, M grubundaki virüsleri diğer gruptakilerden ayıran şey ne? Bu kadar geniş bir A-alana bu kadar başarılı şekilde nasıl yayılabildi? Bu soruya cevap arayan teorilerden biri, bu gruptaki virüslerin bağışıklık sistemini daha kolay ele geçirebildiğini söylüyor; ancak yeni yapılan araştırmalar, ulaşımın gelişmesinin ve yaşanan sosyal değişimlerin de bu gruptaki virüsün hızlı yayılmasında etkili olduğunu gösteriyor.

HIV’nin evrimi

Oxford ve Leuven Üniversiteleri’nde yapılan araştırmalarda, araştırmacılar 1959 ve 1980 yılları arasında HIV taşıyıcısı olan 814 Afrikalı’nın taşıdığı virüslerin genetik yapısını inceledi. Ayrıca bu çalışmaya, Kinshasa’da yaşayan bir erkekten aldıkları, ilk bilinen HIV-1 enfeksiyon türü olan ZR59 virüsünü de eklediler. Virüsün farklı zamanlardaki genetik yapısını inceleyen araştırmacılar, zamanla nasıl genetik değişiklikler geçirdiğini ve evrimleştiğini inceleyebilme şansı buldular.

Bu alanda yapılan ilk çalışmalar, M grubundaki vürüslerin ilk varyasyonlarının 1884 ve 1924 yılları arasında ortaya çıktığını ve güneydoğu Kamerun’da bir şempanzeden insana bulaştığını gösteriyor. Bulaşma şeklinin ise bıçak gibi kesici bir aletten, kan yoluyla olduğu düşünülüyor. Virüsün 1920’li yıllarda Kinshasa’ya gelmeden, ilk olarak Kamerun’da yayıldığı da olasılıklar arasında.

Daha sonra virüsün bulunduğu bölgelerden çıkarak yayılması ise, gelişen ulaşım koşulları nedeniyle oluyor. Yeni yapılan demir yolları, hem bölgeye farklı yerlerden işçi gelmesi nedeniyle hem de virüsün bulaşmış olduğu kişilerin farklı yerlere seyahat etmesiyle virüsün  geniş bir alana yayılmasına fırsat sunuyor. 1940’ların sonuna doğru, Kinshasa’ya yapılan demiryolunda her yıl yaklaşık 1 milyon insan seyahat ediyor ve bu da, virüsün oldukça geniş bir alana sıçramasına neden oluyor.

Bu yayılma süreci devam ederken, başka bir virüs grubu olan O grubu virüsler, Kamerun’da aynı oranlarda yaygınlaşmaya başlıyor; ancak 1960’lardan sonra M grubu virüs tipi ortadan kalkıyor. Araştırmacılara göre bunun sebebi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin 1960’larda bağımsızlığını kazanması ve bu bağımsızlıkla meydana gelen sosyal ve kültürel değişimler. Seks işçiliğinde yaşanan artış, ve kullanılmış iğnelerin tekrar kullanmasına neden olan sağlık uygulamaları, HIV’nin eskisinden çok daha hızlı yayılmasına neden oldu.

AVERT’in 2009 yılında yayınladığı ‘’Worldwide HIV & AIDS Statistics’’ verilerine göre dünya üzerinde HIV virüsü taşıyan 33.3 milyon kişi bulunuyor. Afrika, HIV taşıyan bireylerin en yoğun olarak bulunduğu bölge. Dünya üzerinde HIV taşıyan nüfusun ortalama %60’ı Afrika’da yaşıyor. Ayrıca, Dünya üzerinde HIV’nin en yaygın olduğu ilk 19 şehir de Afrika’da bulunuyor. Bir numarada ortalama 5 milyon kişiyle Güney Afrika bulunurken, ikinci sırada Nijerya yer alıyor. 3. Sırada ise 2 milyonun üstünde taşıyıcıyla Hindistan var.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale