X

Hindistan’da derin bir sohbet: Görme engelli yoga öğrencileri anlatıyor

Bir yıllık Hindistan yolculuğumun ilk ayında Sivananda Aşram’a gelmiş olan bir grup görme engelli bireyin yoga eğitmeni olmak için burada olduklarını öğrendiğimde çok etkilendim. Orada bulunan görme engelli öğrencilerle yoga ve içsel yolculukları üzerine sohbet ettik. 

Alev: Bize kendinizden ve yoga yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Öğrenci 1: Benim adım Shi Zhi-De, 70 yaşındayım.

40 yaşımdayken rahibe olmaya karar verdim. 1988’de Taipei’nin kuzey doğusundaki Yi Man isimli manastırı açtım. Budist Manastırımızın adı, “Açık kalp kapısı” anlamına gelen Kai Hsin Meng’dir.

1999 yılında Tayvan, benzeri görülmemiş bir doğal afet, depremi yaşadı, birçok kişi öldü. Etkilenen bölgeleri kurtarmak için yardım ekibi ile ana felaket bölgesine gittim. Ana felaket bölgelerinde yeterli destekleyici materyal vardı, ancak felaketten etkilenen bölgede yaşayan insanların psikolojik travması hala çok büyük idi, birçok ruh yaralanmıştı.

Bu nedenle, dehşet verici ve endişeli yüreklerin dikkatini çekmek ve sakinleştirmek için bir zihin-ruhani tohum konsültasyon ekibi kurmaya karar verdim. Buddha Dharma’ya dayanan bir sistem oluşturduk, 20 yıldır bu öğreti ile devam ediyoruz. Deneyimden beslendik, öğrenciler ile teoriden pratiğe geçtik. “Öğrenme, uygulama ve öğretme” programı ile ruhsal gelişim kurslarında daha fazla etki yaratarak, bu yolda derinleşme sistemi öğretiyorum.

Son 3 yıl içinde, Dharma, Çin tıbbı, Batı tıbbı ve diğer profesyonel alanları bir araya getiren bir dizi fiziksel ve zihinsel bütünlük ile “çocuklar için öğrenme sistemi” “yetişkin için çalışma sistemi” “yaşlılar için bakım sistemi” geliştirdik.

Yoga ile Japon bir yoga öğretmeninin 3 yıl önce manastırımızda yoga atölyesi organize etmesiyle tanıştım. Sivananda sertifikalı eğitmen Sri Devi, geçtiğimiz Haziran ayında geldi ve haftada 1-2 kez düzenli yoga pratiği yaptırmaya başladı. Göz problemimden dolayı her hareketi doğru görüp, yapamadım. Fakat bir süre sonra yoga uygulamasından sonra vücudumun daha güçlü olduğunu fark ettim. Yoganın vizyonumuzu daha geliştirebileceğini umuyorum.

Ayrıca, izlediğimiz ve paylaştığımız Buddha Dharma felsefesi ile yoga arasında birçok benzerlik olduğunu keşfettim. Yoganın amacını ve öğretisini öğrendiğimde, bunların değerli bir bilgi olduğunu ve müfredatın daha büyük bir sisteme dönüşmesine kesinlikle yardımcı olabileceğini fark ettim. Bu nedenle, yoga hakkında daha fazla bilgi edinmek ve yoga öğretmeni eğitim programına katılmak için Hindistan’a gelmeye karar verdim. Mezun olduktan sonra öğrencilere verilecek daha fazla donanıma sahip olacağımı düşünüyorum. Umarım bu eğitimi bitirmek Tayvan’da yoganın tanıtımı ve uygulamalarının artması için sonsuz miktarda tohuma dönüşebilir.

Öğrenci 2: Benim adım Huang, Ching-Yu, 38 yaşındayım.

Küçük bir kız iken, ailem ve ben görme bozukluğumun derecisini fark etmedik. Sadece miyop sanmışlar. Özellikle gece vakti neredeyse hiç göremiyordum, ama bunun bir problem olduğunu ve başkalarından farklı olduğunu bilmiyordum. Ergenlik dönemimde, bir doktor bana “hastaneye gidip, kontrol ettirmelisin” dedi. Basit bir miyop sorunu değildi ve daha ciddi bir sorun olabilirdi. Sonra görme engelli olduğumu öğrendik ve görme yeteneğim her geçen gün daha zayıfladı. Görme engelli öğrencilerin öğrenmesi, yaşam becerisi kazanması ve müzik gibi alışkanlıkları kazandıran özel bir okulda çalışmaya başladım. Bir anaokulu öğretmeni olmayı diliyorum. Ne yazık ki, ciddi görme problemim yüzünden, o okulda daha fazla çalışamadım. Daha sonra görme engellilere hizmet eden bir organizasyonda müzik denetçisi olarak çalıştım.

İlk yoga deneyimim Jyoti Dev tarafından düzenlenen yoga kursunda oldu. Bir gün “kim yoga öğretmeni olmak istiyor” diye sordu ve ben de onun daha önceki Hindistan deneyimine güvenerek onunla eğitmenlik eğitimine gitmeye karar verdim.

Başlangıçta pek çok bilinmeyen şeyden korktum. Belki de benim görme problemim yüzünden endişeleniyorum, belki de okuldan kabul kararı çıkmayabilirdi. Ama bu konuda çok ısrarcı olan, eğitimde bu kişilerin sorumluluğunu alıyoruz diyen Jyoti Dev okulla iletişim kurmaya devam etti ve görme engelli kişiler için izin aldı. Bir görme engelli olarak, görme engelli insanların kariyer gelişiminde tam bir potansiyele sahip olmaları gerektiğini düşünüyordum ama uygulamalardaki sakıncaları ve kısıtlamaları da biliyordum. Ama yoga yaparken sakin ve huzurlu hissediyorum, sanki bütün sınırlarım ve engeller yok oluyor.

Eğitimden mezun olup eve döndüğümde başlangıçta yogayı arkadaşlarımla paylaşabilirim. Planımda iki bölüm var. Biri sağlıklı insanlar için birebir öğretim sınıfı. Bir diğeri ise, görme engelli insanları destekleyen gönüllü öğretmenler gurubuna katılmak. Belki de böylece onların kendine olan güvenini artırıp, onlara ilham verebilirim.

Öğrenci 3: Benim adım Jessie Yun-Kuang Lin, 44 yaşındayım.

37 yaşında herpetik keratit tanısı konduğunda uluslararası bir şirkette asistandım. İşimden ayrılmak zorunda kaldım ve kız kardeşimin 2 çocuğunun evde bakımını üstlendim.

Çok esneğim, bu yüzden esneme ile ilgili hareketleri seviyorum. Yoganın tüm vücudu ve zihni rahatlatmasına yardımcı olabileceğini biliyorum, bu yüzden yoga ile çok ilgileniyorum. Önceleri evde kendi pratiğimi yaptım, sonra bazı dersler almaya karar verdim. İlk stüdyo dersinde, yaptırılan yoganın ağırlıklı olarak kaslara ve vücut şekline odaklanmış ve ticari odaklı olduğunu hissettim. Geleneksel Hatha Yoga’yı tecrübe etmek ve iç huzuru bulmak için yoga eğitimine katılmaya gönüllü oldum. Ve işte buradayım.

Tayvan’a döndüğümde yoga öğretmekle ilgileniyorum. Görme engelli çocuklar da dahil olmak üzere dezavantajlı sosyal gruplara yardım etmeyi planlıyorum. İçsel huzuru bulmak ve zihinsel karanlıktan çıkmak için bu kişilerin daha fazla desteğe ihtiyacı var. Bu dezavantajlı gruplara kolay erişim sağlamak için yardım temelinde yoga öğreteceğim. Bu eğitim süresince öğretimsel niteliklere sahip olmak için çaba sarfediyorum. Ashram’a geldikten sonra bağımlı olduğum, az da olsa görebildiğim gözümde görüş daha azaldı. Önce çok üzüldüm ama sonra bunun bir nedeni olması gerektiğini düşündüm. Belki benim için kör insanların ihtiyacını deneyimlemek içindi. Böylece tamamen kör bir insan için gerçekten ne yapmam gerektiğini anlayabilirim. Ayrıca gençlerin mümkün olduğu kadar erken bir yaşta yoga ile tanışmalarını ve deneyimlemelerini umuyorum.

Alev: Teşekkür ederim bu ilham verici paylaşımlar için. Umarım hepinizin yoga yolu açık olur.

Kör olmayı düşünmek, her gün hiçbir şey görmeden tüm işlerini yapıyor olmayı düşünmek bile çok zor. Sadece bir an olsun, onlar ne hissediyor, ne zorluklar yaşıyor diye anlamak istersen kapa gözlerini ve duyularının gelişmesine izin ver. Belki de gözlerin kapalı meditasyon yaparken etrafındaki sesleri, kokuları, ısıyı daha fazla duyumsayabildiğini önceden fark etmişsindir. Bir duyu organı kapandığı zaman, diğer duyu organları daha da keskin olmaya başlıyor. Aslında herkes empati kurmak, daha sağlıklı ve yaratıcı bir dünya ve diğerlerini anlamak için bunu mutlaka yapmalı. Bir pratiğiniz süresince tamamen gözlerinizi bağlayıp, bir olma haliyle yoga deneyimlemeye ne dersiniz? Deneyimlerinizi duymayı da isterim.

Yolculuğumdan kesitler için deneyimlerimi paylaştığım Instagram hesabımı takip edebilir, alevtetikk@gmail.com adresinden bana mail atabilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Hindistan’da ilk ay: Görme engellilerin yolu yoga ile aydınlanıyor

Alev Tetik: Yoga ile 2000-2003 yılları arasında 3 yıl Bangkok, Tayland’da yaşarken tanıştım. Asya’da yaşıyor olmanın avantajını da kullanarak, Singapur, Malezya, Endonezya ve Uzakdoğu’daki pek çok merkezde yoga yaparken yoganın bedenimde, ruhumda ve zihnimde yarattığı mucizeler şahit oldukça yoga pratiğime daha da çok sarıldım. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul’daki farklı yoga merkezlerinde yoga pratiğimi devam ettirdim. Julia Roberts’in “Ye, Dua et, Sev” filmini seyrettikten sonra zihnimde canlanmaya başlayan sessizlik ihtiyacı süreci ve Aşram hayatını deneyimlemek için Katmandu, Nepal’deki Kopan Manastırında bir süre inzivaya çekildim. Meditasyonlar sürecinde düşünmemenin düşünmekten, hareketsizliğin hareket etmekten, susmanın konuşmaktan daha zor olduğunu anlamaya başladım. Himalaya Dağlarına yaptığım uzun tırmanışlar sürecinde yaşamın değişim ve dönüşüm olduğunun farkındalığı ile var olma amacımı sorguladım. Bütün sıfatlarımdan ayrıldığım zaman “BEN kimim?” Bu sorgulama ile de hala yollardayım ve konfor alanlarımı sınayıp duruyorum. Bu yıl 365 gün Hindistan'da kalmayı planlamaktayım. Endülüs, İspanya’da katıldığım yoga kampından sonra Ürün Kurtiç, Uma, Yara ve Ken DeRolfer gibi kıymetli hocaların verdiği geleneksel Hatha Yoga eğitimini tamamlayarak, Yoga Alliance sertifikamı aldım. İlerleyen süreçte yoga tarihi, felsefesi, nefes teknikleri eğitimleri, anatomi dersleri, yogadaki duruşlarda derinleşme, mantralar, mudralar gibi önemli konularda eğitimim devam etti. Gülnaz Dashti, David Cornwell, Hart Lazer gibi eğitmenlerin atölye çalışmalarına katılarak kendimi geliştirmeye devam ettim. Dr.Neslihan Iskit'ten hamile yogası eğitimi aldım ve farklı dönemlerde, İstanbul'daki Acıbadem Hastanelerinde prenatal yoga derslerini verdim. Hindistan ve Tayland'da farklı tekniklerdeki Thai Masaj eğitimlerini bitirdim. Kökleri Vedik dönemlere kadar uzanan ve yoganın kız kardeşi olarak da nitelendirilen Ayurveda eğitim sürecim hala devam etmektedir. 2015 yılından beri her sene Hindistan'a gidip, 3 aydan uzun dönemler kalarak yoga ve doğal tedaviler konusunda kendimi geliştirmekteyim. 2015 yılında Auroville'deki ekolojik köylerde gönüllü yoga eğitmenliği, 2016 yılında Sri Lanka'daki Barberyn Ayurvedic Resort'ta ve Abihanga Yoga Center'da yoga eğitmenliği yaptım. 2017 yılında Tayland'ın Phuket adasındaki Life Co'da çalışmalar yaptım. Hediyesi kişisel bağımsızlık olan yoga yolunda her zaman bir öğrenci ruhu ile kendi pratiğimi yapmaya devam ederek derinleşmeye çalışıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale