X

Hikayesi nedir acaba: Mizah, diğer ülkelerde ne durumda?

Sanat sadece keyfi yerinde olan insanlar tarafından icra edilen bir şey midir?
Yoksa tüm zorluklara “rağmen” ortaya eser çıkaran mıdır gerçek sanatçı?
Öyle ya her şeyi tam olan, hiç acı yaşamamış bir sanatçı, bir şeylerden muzdarip olmasaydı belki de sanatla hiç işi olmayacaktı.
Hakikaten de geçmişe bir baktığınızda ta milattan öncelerde bile sanat icra etmiş kişilerin hep bir davası olmuş ve aslında kendilerini savunma süreçleri onları sanatçı yapmış diyebilir miyiz?
Sokrates, Platon, daha sonralarda DaVinci ve daha nicesi…
Ki zaten bir şeylere “rağmen” yapılan sanat çok daha değerli değil midir?
Aslında geçmişe şöyle bir baktığımızda, keyfi yerinde olmayan sanatçı insanları tarih boyunca hep daha fazla etkilemiş.
İşte tüm bunları düşündüğümde aklıma direkt mizah geldi. Öyle ya sanatın belki de en eğlenceli hali.
Bireyleri, toplumları özgürleştiren, cesaretlendiren, endişeyi azaltan mizah savaş yaşayan, açlık yaşayan, darda olan toplumlarda acaba nasıl icra ediliyordur dedim…

Mizah yalnızca insanın aşina olduğu kültür sayesinde hayat bulabilir ve daha da önemlisi anlaşılabilir.
Dolayısıyla hiç tanımadığımız bir kültürün mizahı bizi güldürmeyi başaramaz.
Güldürürken düşündüren mizah, tahmin edersiniz ki çok yetenek isteyen bir sanattır.
Hiç düşündünüz mü, Irak’ta, Mogadişu’da, Liberya’da mizah ne durumda, komedi icra ediliyor mu?
Işid’in bir komedyeni var mıydı, Irak’ta nasıl komedyen olunur, Somali’de komediye nasıl gidilir? Sadece bunlar bile merak seviyemi artırıyor diyebilirim. Aslında en çok merak ettiğim şey “Bu insanların mizah malzemeleri nedir?” oldu.

Bir yandan da tüm bunlardan bahseden müthiş de bir belgesel keşfettim, Dangerous World of Comedy. Seinfeld yazarı, Borat ve Diktatör gibi filmlerin yönetmeni Larry Charles tarafından anlatılıyor.
Ekranda anlatılabilecek her şeyi tüm gerçekliğiyle ele alıyor diyebiliriz.

Irak’ta aynı Türkiye’deki kim milyoner olmak ister yarışması gibi sunulan “Kim Petrol İster” yarışması ve “Güldür Güldür” show tarzında “Bezm Bez” gibi programlar en ilgimi çekenler oldu. Aslında bu problemli ülkelerde mizah içeren tüm programların ana unsuru mizah yoluyla yapılan toplumsal ve siyasi eleştiriler diyebiliriz.
Hep bir mesaj kaygısı var, halk politikaya inanılmaz duyarlı bir kere.
Çünkü zorunda kalmışlar, canları çok yanmış belli ki.

Refah seviyesi yüksek ülkelerde, çok üst düzey devlet görevlilerini hariç tutarsak mesela bakanların isimlerini halk bilmez çünkü bilmek zorunda hissetmez kendini.
Niye bilsin ki zaten, bir bakanın sorumluluk ve title oranının normal bir devlet memurundan ne farkı olabilir ki?
Herkesin herkesi çok iyi tanıyor olması bazı işlerin yolunda gitmemesiyle alakalı olabilir mi?
İsveç’te mesela halka soruyorlar dış işleri bakanı, eğitim bakanı kim diye, genellikle kimse bilmiyor.
İnanması güç ama hükümeti hicvettiği için idam edilen komedyen bile var Irak’ta.
Dolayısıyla sınırlarla, hayati cezalarla karşılaşan her insan aslında sanatını icra edebilmek için daha yaratıcı olmak zorundadır.
Mesela biraz araştırdığınızda en fazla aklınıza yer eden reklamlar hep dark marketing ürünüdür çünkü başarılı olmak, akılda kalabilmek için çok yaratıcı olmak onların tek çıkar yoludur.
Ürünü göstermeden, hiç anlatmadan tanıtmak için yaratıcı olmak zorundadırlar. Altından kalkması çok zor bir iş.
İşte bu yüzden belgeselde tehlikeli bölgelerin komedyenlerinin yasaklı konulara girmeden komedi icra edebilmek için daha yaratıcı olduğunu görebiliyorsunuz ve gerçekten güldürürken düşündürüyorlar, belki de gerçek mizah onlarda…
Mizah orada keyiften değil de, ihtiyaçtan ortaya çıkıyor.
Irak’ta yüzü yanmış askerlerin, kafasından vurulmuş birçok askerin kendisini dine veya terapiye değil de, komediye verdiğini görüyorsunuz, o da bir nebze terapi çünkü.
Aslında mizah yaparak yaşadıkları acıların üstesinden gelebiliyorlar diyebiliriz.
Maalesef çok ofansif ve çok ciddi konular üzerinden de mizah yapılıyor, orası ayrı bir konu.
Ama onların da gerçeği bu… Yaşanmış acı travmaların üstesinden gelmek için onların tüm gerçekliğini kullanarak mizah yapıyorlar diyebiliriz.

Mesela çok enteresan bir proje geliştirilmiş, ismi “Veteran Tv”. Amerika’ya ait bir online kanal. Amerika’da birçok Amerikan askerinin gazi olduktan sonra veya yaşanan bazı olumsuz durumlardan dolayı intihar oranı çok yüksek. İntihar oranını azaltmak için ve askerlerin yaşadıkları kötü olayların üstesinden gelebilmeleri için bolca mizah içeren böyle bir komünite kurulmuş.
Ve diyorlar ki “Askeri kariyerimizin en yoğun, ciddi ve saçma deneyimi hakkında komedi yapıyoruz. Neden? Çünkü iyi hissettiriyor.”
Kanalın amacı tamamen askeriyede yaşanan durumlardan mizah oluşturarak askerleri psikolojik olarak motive etmek ve yaptıkları işten keyif aldırmak.
Sadece 2017 senesinde 6139 Amerikan askeri intihar etmiş. Ve bu programın, intihar oranının azalmasında oldukça yüksek etkisi olduğu söyleniyor.

Özetle, mizah milliyet veya ülke fark etmeksizin, tüm insanlara çok iyi geliyor. Özellikle toplumsal travmaları iyileştirebilen bir güce sahip. Kimi zaman bir karikatürle, kimi zaman bir tiyatro ile de icra edilen mizah, ciddi konuların üzerine gidebilen ve onlar üzerinde yaratılan korkuları gerçekten hafifletebilen belki de tek yol. Bir de düşündüm de yaşanan şey ne kadar kötü olursa olsun, hakikaten onu normalleştirebilecek ya da onu kabul ettirebilecek tek şey mizahtır herhalde.

İlginizi çekebilir: İstanbul’da bir James Baldwin: Irkçılık karşıtı mücadelenin sembolik isminin İstanbul yılları

Pınar Özpak: Selam, ben Pınar! 2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra meşgul olacağım her şeyin sevdiğim, istediğim, en önemlisi inandığım şeylerin olmasına özen gösterdim ve hala da bunu başarmaya çalışıyorum. Farkında olduklarımı paylaşmak, araştırmak, yeni bir şeyler öğrenmek en büyük motivasyonum. Hep birlikte fark ettiğimiz günlere! :)

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale