Hayatım boyunca elbet birçok şey oldu keyif alarak yaptığım. Düşünelim mesela; ailem ve sevdiğim insanlarla vakit geçirmek, yeni yerler, yeni tatlar keşfetmek, gezmek tozmak, kitap okumak, film izlemek, çocukluğumda ise yepyeni oyunlar keşfetmek… Şu an aklıma gelmeyen daha bir sürü şey olduğunu söyleyebilirim aslında. Ama tüm hayatım boyunca yapmaktan en, en, en çok keyif aldığım şeyi söylemem gerekirse o da “hiçbir şey.”
Hiçbir şey mi!?
Birçoğunuzun “Nasıl olur da hiçbir şey yapmadan durabilir ki insan?” dediğini duyar gibiyim. Hatta aklınıza ilk gelenlerin şunlar olduğundan bile eminim: “Boş boş oturmaktansa kitap oku, bir şey izle, madem vaktin var o zaman kendine bir uğraş bul. İnsan nasıl olur da hiçbir şey yapmadan durabilir ki? Ne yapıyorsun peki? Öyle oturmuş sadece duvara mı bakıyorsun?”
Evet, aynen öyle. Meğer ben yıllardır Hollandalıların son yıllardaki trendlerinden biri olan nikseni uyguluyormuşum da haberim yokmuş. Niksen, yani diğer bir deyişle “hiçbir şey yapmama sanatı.” Enteresan değil mi?
Şaşkınlığınızı bir kenara bırakabilirseniz eğer, gelelim niksenin tam olarak ne olduğuna.
Niksen de son yıllarda Danimarka’dan çıkan Hygge ve İsveç’ten çıkan Lagom gibi bir akım aslında. Eskiden niksen kelimesi tembellik ve üretkenlikten yoksun olmak olarak görülürken, belki de son yıllarda hayatlarımızda stresi hat safhada hissetmemiz ve tembelliğe biraz olsun ihtiyaç duymamızdan dolayı, günümüzde dünya trendleri arasında yerini almış bir kavram.
Nikseni şu şekilde de tanımlayabiliriz sanırım; hiçbir şey yapmadan veya hiçbir şey düşünmeden oturduğunuz, belki müzik dinlediğiniz ya da sadece etrafınıza, pencereden dışarıya baktığınız anlarda uygulamış olduğunuz, zihninizi rahatlatan, günün tüm o yoğunluğundan ve koşturmasından uzaklaşmanızı sağlayan bir rahatlama şekli. Niksenin bizlere en önemli faydalarına gelecek olursak ise, üretkenliği artırdığı, stresi ve endişeyi azalttığı söyleniyor.
Son yıllarda birçoğumuzun hayatlarına girmiş olan mindfulness ve meditasyona benzer gibi görünse de, niksenin farklılığını herhangi bir şeye konsantre olmaya gerek duymamak olarak değerlendirebiliriz. Kısacası, tempoyu bir kenara bırakıp zihinsel, hatta fiziksel rahatlama anları olarak da özetleyebiliriz.
Oldukça basit gibi görünmesine rağmen, niksen uzmanlar tarafından biraz zorlayıcı olarak değerlendiriliyor. Niksen ile ilgili benim düşüncem ise, özellikle de 2020’nin getirdiği tüm o kaoslardan bir nebze olsun uzaklaşmak adına, her birimizin gün içerisinde ihtiyaç duyduğu, belki de günün en yoğun saatlerinde birkaç dakikamızı ayırıp sakinleşebileceğimiz bir rahatlama yöntemi. Kimileri için oldukça zor olan niksen, bazıları için (benim için olduğu gibi) günlük rutinlerinin bir parçasıdır belki de.
Son olarak eklemek istediğim, nikseni hayatlarımıza dahil ederken, hayatımızın her alanında olduğu gibi, niksenin de fazlasının bizlere zarar verebileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Daha huzurlu, daha yaratıcı günlerde buluşmak dileğiyle.
İlginizi çekebilir: Mutsuz anlarda modunuzu yükseltecek 6 öneri