X

Heyecan, arzu ve ait olma üzerine

Önümde boş bir sayfa, “ne yazsam bu hafta” diye düşünüyorum. Bir türlü ilham gelmiyor, genelde sıkıntı çekmem yazarken.

Bir iş yaparken, önce karşınızdaki kişiye ne verebileceğinizi sorgulayın, verebileceklerinize odaklanın.

Kalkıp bir tur atıyorum ofiste, bir çay alıyorum mutfaktan. I-ıh. Tık yok. Sonra aklıma aylar önce katıldığım bir eğitimde hocalarımın söyledikleri geliyor: “Bir iş yaparken, önce karşınızdaki kişiye ne verebileceğinizi sorgulayın, verebileceklerinize odaklanın, bunlar için heyecan duyun, keyif alın ve verin!”

O anda bir kavrayış noktasına geliyorum, “bir okuyucu olduğumda beni en çok ne okumak heyecanlandırır, ne okusam yazıyı yazan kişiye içimden teşekkür ederim, mutlu olurum, bir anda titreşimim değişir” diye kendime sorarken anlıyorum ki bu haftanın konusu bir şeye başlarken ki heyecan.

Heyecan zaten yüksek titreşimli bir sözcük, ağızdan çıkar çıkmaz insanın içinde tarifi zor hisler uyandırıp frekansı yükseltiyor. Heyecanın yanına bir de seviyorum kelimesini ekliyorum, neyi sevdiğimi bilmeden. Eh, kendimi biraz tanıyorum, sevgi beni coşturur, kimi coşturmaz ki? Ardından bir de zevki koyuyorum, “yazı yazmak beni çok heyecanlandırıyor, bildiklerimi paylaşmayı çok seviyorum, çok zevk alıyorum, insanların yazdıklarımı okuduğunu düşünmek tüylerimi diken diken ediyor” diye düşündüğümde ve bunu tekrarladığımda artık kalemimin önüne geçemeyecek bir haldeyim ve “aaa ilham dediğim şey heyecanın ta kendisiymiş sadece onu ortaya çıkartmam gerekmiş” deyip başlıyorum.

Bahsettiğim workshop, bolluk bereket yaratımı ile ilgiliydi. Grupta, daha çok yerde sahne almak isteyen performans sanatçısı da vardı, bir üst ligde oynamak  isteyen futbolcu da, bebek sahibi olmak isteyen de vardı, birini bulup evlenmek isteyen de. Ve bu birbirinden bağımsız 40 kişinin ortak noktası şuydu: Ancak hayallerimiz gerçekleştiğinde mutlu olacağımızı sanıyorduk. “Nasıl yaparım”ın peşindeydik ve yaşam koşullarımızın kurbanıydık.

Kişinin kendisini koşullar karşısında kurban hissetme psikolojisi neyden kaynaklanır?

Kurbanlık bana şimdilerde kişinin kendi kendine oynadığı en sağlıksız ama en eğlenceli oyun gibi geliyor. Bir insanın sürekli abur cuburla beslenmesine benzetiyorum. Orada sağlıklı bir ana yemek var ve sen seçimini seni uzun vadede hasta edecek bir şeyden yana kullanıyorsun. Kişinin kendisini koşullar karşısında kurban hissetmesi de böyle. Sorumluluğu bir türlü almayan kişi, annesini, babasını, sevgilisini, kedisini, öğretmenini, kaderi, üst komşuyu, müdürünü, yani mutlaka birini suçlayıp kendini o alanda tutmaya devam ediyor. Aylar geçiyor, yıllar geçiyor.

Bir oluşumu içselleştirmediğinde egon sana çok hızlı ve tatlı sebepler sunarak seni başarısız olduğuna ikna eder.

Küçükken bir hayalim vardı. Beyaz mobilyalı, minik, renkli bir pastanem olsun istedim. Çok istedim. Nasıl olacağını hiç düşünmedim. Olmazsa ne yaparım diye de düşünmedim. Sadece istedim.

Yıllar sonra tam da tarif ettiğim gibi bir yere sahip oldum. Hayalim gerçek oldu. Ama hiçbir şey istediğim gibi gitmedi. Nasıl artacak satışlar, ne yapsam, reklam ajansıyla çalışayım , broşür dağıtayım diyerek anlık eylemlerle günü kurtarmaya giriştim. Kendimi sorgulamak aklıma hiç gelmedi. Bulduğum çözümler içinde yoktum ki. Ucundan bulaşıp bırakıyordum. Sözde yapıyordum. Gelen fırsatlar için şükretmiyordum. Şükretmek neydi ki zaten, kendimi kandırmak demekti. Salak mıydım da az para kazandığım yer için şükredecektim? Yok artık. “Zaten bende şans olsaydı bilmem kim şöyle yapardı”ya varan örneklerle günü kapatıp mutsuz mutsuz ertesi güne başlıyordum.

Olayı içselleştirmemiştim. Bir oluşumu içselleştirmediğinde egon sana çok hızlı ve tatlı sebepler sunarak seni başarısız olduğuna ikna eder. İşlerin iyi olduğunu görmedim, benden ürün alıp kendi kafesinde satan insanları umursamadım –ki sayıca çoktu- ve  kendime sıfır numara bir bahane buldum; “artık rafine şekerli ürün satmayacağım” dedim ve yaklaşık 2 sene sonra da dükkanı kapattım.

İş girişimim benim hayatımda bu şekilde tezahür etti. Bunu başka bir şeye de koplayalayabiliriz, bir ürün satmak olmayabilir konu, bir ilişki yaşarken de, biriyle iletişim halinde olurken de, 09:00-18:00 zamanlı çalışırken de. İçinde yüzde yüz olmadığın, içselleştirmediğin, ne katacağını düşünmediğin, iliklerinde hissetmediğin hiçbir oluşumun başarılı olmasını bekleme.

Bizler eylemler yaparak sonuç alacağımızı sanarak büyüdük. Biz “önce yap, sonra ol, ehh vakit bulursan arada heyecanlanırsın ama bak onu da dengele, başarınla sevinip durma, yarın başka bir şey olur, hayal kırıklığınla oturur kalırsın” gibi şeyler düşünerek hayatta kalmaya devam ediyoruz. Tam da survival modu. Oysa zar zor hayatta kalman gerekmiyor. Frekansını olmak istediğin şeyle uyumladığında, kendini olmak istediğin hale ait hissettiğinde “nasıl olur ki”ler son buluyor ve fırsatları görmeye başlıyorsun.

Heyecan ve arzu sana hizmet etmeye çoktan gönüllü iki şahane duygu, çünkü zaten içinde varlar.

Kendi payına düşen şeyleri zevkle, heyecanla yaptığında yaşamına giren şeyler daha fazla zevk ve daha fazla heyecan olacak. Mesela bunları tekrar tekrar yazmak en başta dediğim gibi beni çok heyecanlandırıyor! Kendi gücümü hatırlıyorum ve çok mutlu oluyorum. Pürüzler hep var, olmaya da devam edecek. İlişkiler bitecek, işler değişecek, dostluklar belki bozulacak. Heyecan ve arzu hep var ama. Onlar sana hizmet etmeye çoktan gönüllü iki şahane duygu çünkü zaten içinde varlar. İzin ver ortaya çıksın.

İlginizi çekebilecek yazı: Hayallerinizin peşinden koşmak için 7 sebep

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale