“Sadece bir kez yaşarsın fakat doğru yaşarsan, bir kez yeterlidir.”
Mae West
Hayat engelli bir koşu, hatta maraton gibi. Emekleyerek başladığımız hayatta büyüyor, karşımıza çıkan büyüklü küçüklü engelleri aşıyor, yapacağımıza inanıyor, zaman zaman yoruluyor ama finale doğru devam ediyoruz. Koştukça alışıyor, hızlanıyor, yaşadıkça yaşamayı öğreniyoruz.
Öleceğimiz zaman hayatımızın bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçeceği söylenir. Böyle zamanlarda vermediğimiz hesapların, söylemediğimiz cümlelerin ve kendimizle ilgili gerçek düşüncelerimizin de aklımızdan geçeceğini düşünmüşümdür hep. Bu yüzden, hayatımızla ve kendimizle ilgili sarf etmemiz gereken 9 cümleyi okuduğumda, Uplifers okurlarıyla bunu paylaşmak istedim.
“Hayatım boyunca yeni fikirler ve deneyimlere açık oldum.”
Gemiler limanda güvendedir; ama orada durmak için yapılmamışlardır. Yaşam boyunca karşımıza çıkan fırsatları değerlendirmek ya da o fırsatları yaratmak adına bir miktar risk almak; her şeyin daha iyi olabileceği fikrine açık olmak demek. Tüm bilinmeyenler karşısında olumsuz bir yaklaşım benimsemek yerine, daha çok “evet” demekle başlayabiliriz.
“Kalbimi ve içgüdülerimi dinledim.”
Sorunların ağırlığıyla dibe batmaktan kurtulmak için hayal kurmak ve bu hayalleri gerçekleştirmek için uğraşmak gerekir. Akıllı davranmak, mantıklı olmak iyidir; fakat yeri geldiğinde içgüdülerimize ve sağduyumuza güvenmek bizi “işte bunu yaptım” dediğimiz hayata doğru yönlendirir. Olmak istediğimiz insana dönüşmek için, kalbimizi de dinlememiz gerekir.
“Kendime karşı dürüst davrandım.”
Hayatta başkalarına karşı güveni yakalasak bile, en çok güveneceğimiz kişi kendimiz olmalıyız. İçgüdülerimiz bile neyin doğru olduğunu söylediğinde onu izlemek, doğru davrandığımız konusunda emin olmamızı sağlar. Doğru bir insan olduğumuza emin olduğumuz sürece de kendimizi kandırmamız gerekmez.
“Bir fark yarattım.”
Her şeyi bir anda yapmamız ya da kitleleri peşimizden sürüklememiz gerekmiyor. Bir tek çocuğun hayatını değiştirmek ya da ihtiyacı olan birine yardım eli uzatmak bile olsa, hayatımızı anlamlandıran bir fark yaratmış olduğumuzun bilinciyle, iç huzurunu yakalayabiliriz.
“Bir başkasının beni tamamlamasına ihtiyacım olmadı.”
Dürüst olmak gerekirse, hayatta ruh eşimiz diyebileceğimiz insanlar; sevgililer, arkadaşlar, dostlar her zaman karşımıza çıkmayabilir. Başka insanlara ihtiyacımız olması doğal. Ancak olduğumuz gibi, bu halimizle tam olduğumuzu ve bir başkasının hayatımızı ancak zenginleştireceğini, belki kolaylaştıracağını bilirsek; o kişi ya da kişileri bulamamamız durumunda sürekli “yarım insan” olma hissinden bizi kurtarabilir. Tek başımıza yaşayabilmeyi, eğlenebilmeyi, gezebilmeyi öğrenmek de “kendi ayakları üzerinde durmak” anlamında en az maddi ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek kadar önemli.
“Kırılabilecek kadar cesur oldum.”
Güçlü insan asla kırılmayan, egosu zedelenmeyen insan değil; böyle durumları kaldırabilen insandır. Kendimizi bir kibir duvarıyla korumak ise pek çok durumda kolay olan yol… Kendimizi, kimsenin bilmediği tuhaflıklarımızda yalnızmışız gibi hissettiğimizde hatırlamamız gereken, dünyada bizimle aynı tuhaflıklara sahip pek çok insan olduğudur. Sadece, insanlara bunları görebilecek ve gösterebilecek kadar yakın olmamız gerekir.
“Canımı yakan insanları affedebildim.”
İnsanlara yakın olmak zaman zaman canımızı acıtabilir ve acı çekerken tüm bunlara değip değmediğini sorgulayabiliriz. Evet değiyor; çünkü emek verdiğimiz her ilişki, her yakınlık canımızı acıtmıyor, bir kısmı da bize en büyük mutlulukları yaşatıyor. Hataların farkında olmak kadar, hatta belki de daha zor olanı insanları affetmek olsa da, bu üzüntü ve iç sıkıntısından kurtulmanın en kısa yolu.
“Zor zamanların üstesinden geldim.”
Anka kuşu misali, zaman zaman ölüp küllerimizden doğmamız gerekir ve bunu yaptığımızda daha güçlü oluruz. Yılmadan ilerlediğimizi, karşımıza çıkan engelleri aşmada kararlı olduğumuzu bilmek büyük bir iç rahatlığı getirir.
“Keşke”lerim olmadı.
Mutluluğa erişmenin basit formüllerinden biridir keşke’lerin hayatımıza hükmetmesine izin vermemek. Herkesin ufak tefek hataları ve pişmanlıkları olabilir ama hayatımızın orta yerinde koca bir keşke; örneğin yanlış bir evlilik, hatalı bir meslek seçimi ya da basitçe, yaptığımız yanlış seçim her neyse onu değiştirecek bir şey yapmamak bizi içten içe yiyen bir olumsuz düşüncedir. İyi olmayı seçmek, bizi mutlu eden şeyleri yapmaya çalışmak, sevdiğimiz insanlarla beraber olmak ve insanların bizi sevmesi için değişmeyi reddetmek; hayatımızın her döneminde geri dönüp baktığımızda doğru şeyi yaptığımızı düşünmemizi sağlar.