X

Herkesin hayatında olması gereken arkadaşlık türleri

Ar-ka-daş; ne güzel bir kelime değil mi? Türkçe kökenli, destek olmak anlamındaki ‘arka çıkmak’ söz öbeğinden gelen, devamına ortaklık bildiren -daş ekinin getirilmesiyle sıcacık bir hal alan bu güzel kelime, her zaman anlamı kadar iyi şeyler mi ifade ediyor? Bazen evet, bazense hayır… Kimi arkadaşlıklar sonsuza kadar sürer; öyle insanlar vardır ki hayatımızda hep iyi hissettirir, her an yardıma hazırdır. Onlar şüphesiz ki çok sevdiğimiz arkadaşlarımızdır; bir de bazıları vardır ki –olmasalar daha iyi– aramızdaki sözde arkadaşlık ilişkisi bazen bize, bazense her iki tarafa da zarar verir. Sağlıklı, yapıcı, işlevsel, kısacası pozitif arkadaşlıklar hayatın farklı alanlarında karşımıza çıkabilir; iş, okul, kurs ve benzeri ortamlarda kurulabilir. İyilik ve ortak fayda üzerine kurulan bu arkadaşlıklar; modumuzu yükseltir, motive eder, yalnızlık hissini ortadan kaldırır ve en önemlisi hayatı çok daha anlamlı bir hale getirir.

Öte yandan arkadaşlık demenin doğru olmayacağı birtakım toksik ilişkiler vardır ki; onları fark ettiğimiz anda kaçmak en iyisidir. Ama yine de bir şekilde hayatlarımızda kendilerine yer bulabilirler. İsterseniz onlara değinmeden önce birlikte arkadaşlık türlerine bakalım:

Herkesin hayatında olması gereken arkadaşlıklar

1. En iyi arkadaşlık

Aslında bu arkadaşlık türünün tanımlanmaya çok da ihtiyacı yok. Çünkü eminiz ki en iyi arkadaş der demez hepimizin aklında beliren bir ya da birkaç isim vardır. En iyi arkadaşlar, arkadaşlığı diğer tüm arkadaş türleri arasında bizim için en önemli olandır; güçlü, yakın, samimi, dürüst ve daha fazlası… Sürekli konuştuğumuz, derdimizi paylaştığımız, güvendiğimiz ve zarar gelmeyeceğini düşündüğümüz kimselerle kurduğumuz arkadaşlıktır.

2. İş arkadaşlığı

Tıpkı en iyi arkadaşlar gibi çalışma arkadaşlarının da açıklanmaya ihtiyacı yoktur. Hemen hemen hepimizin gün içerisinde zaman geçirdiği, mesai bitiminde yemek yemeye gittiği ya da öğlen arasında kahve içmek için görüştüğü, iş yerinden tanıdığımız kimseler çalışma arkadaşlarımızdır ve onlarla aramızdaki ilişki iş arkadaşlığıdır. Genellikle çok özel konular hakkında konuşmaktansa iş odaklı; profesyonel alandaki çalışmalar etrafında şekillenen sohbetler bu tür arkadaşlığın temelidir. Elbette ki istisnalar kaideyi bozmaz; en iyi arkadaştan iş arkadaşı olabileceği gibi iş arkadaşından da en iyi arkadaş olabilir.

3. Sosyal arkadaşlık

Sosyal arkadaşlık, eğlenceli zamanlarda vakit geçirdiğimiz kimselerle aramızda olan arkadaşlıktır. Sosyal arkadaşlar, mutlaka güvenebileceğimiz ve her zaman duygusal destek görebileceğimiz kimseler anlamına gelmez. Ama iyi vakit geçirmek, birlikte takılmak için kafa dengi arkadaşlar oldukları anlamına gelir. Ev partilerinde, sosyal ortamlardaki toplaşmalarda sohbet ettiğiniz, gülüp eğlendiğiniz, size keyif veren arkadaşlarınız varsa onlarla aranızdaki ilişki sosyal arkadaşlık olabilir.

4. Grup arkadaşlığı

Grup arkadaşlığı, ortak bir arkadaş grubunu paylaştığımız kişilerle aramızda olan ilişkidir. Yani, onlarla birebir pek görüşmeyiz ama bir grup içerisinde, diğer arkadaşlarımızın olduğu bir ortamdayken sohbet edip keyifli vakit geçirebiliriz. Onlarla aramızdaki bağ, sosyal çevremizdir. Gerçekten sevip sevmediğimiz tartışılır olsa da zaman zaman kalabalık bir ortamdayken eğlenceli zamanları paylaşabiliriz.

5. Düşük dozda arkadaşlık

‘Düşük doz’ sıfatı biraz ilginç gelmiş olabilir ama merak etmeyin, açıklamasını okuduktan sonra muhtemelen hayatınızda en az bir düşük dozda arkadaşlık ilişkinizin olduğunu fark edebilirsiniz. Ayda belki de yılda en fazla birkaç görüşebildiğimiz; farklı yaşam tarzlarına sahip olduğumuz ya da uzak mesafelerde yaşadığımız için sık sık bir araya gelemediğimiz arkadaşlarımızla kurduğumuz arkadaşlık düşük dozda arkadaşlıktır. Aslında severiz, konuşmaktan, görüşmekten keyif alırız ama çok az görüşebildiğimiz için sıkı sıkıya bağlanmak yerine bir araya geldiğimiz zamanlarda keyifli anlar biriktirmeye odaklanırız.

6. Durumsal arkadaşlık

Durumsal veya duruma özel arkadaşlık, belirli bir ortamda ya da olayda anlamlı bir şekilde bağlantı kurduğumuz kişilerle aramızdaki ilişkidir. Bu tür arkadaşlıklar o duruma özeldir, hayatımızın diğer anlarına geçmez. Örneğin kamp arkadaşları, yoga sınıfı arkadaşları ya da yalnızca apartman toplantılarında bir araya geldiğimiz komşular, durumsal arkadaşlıklara örnek olabilir.

7. Ömür boyu arkadaşlık

Hepimizin ömür boyu süreceğine inandığı ve hayatımızın şu anına kadar süregelen bir arkadaşlığı vardır. Belki çocukluktan gelen, aynı sokakta büyüdüğümüz; belki de ilkokuldan… Önemli anlarda yanımızda olan, güvendiğimiz, her gün konuştuğumuz ya da çok az görüştüğümüz; sıklığı hiç fark etmez, önemli olan bizi nasıl hissettirdikleridir. Ve çoğunlukla iyi hissetmemiz için oradadırlar. Ömür boyu süren arkadaşlıklar, yıllar geçtikçe ne kadar değiştiğimizi, ilerlediğimizi gösteren mihenk taşları gibidir ve bizi köklerimize bağlı tutarlar.

8. Evresel arkadaşlık

Ömür boyu süren arkadaşlıklardan farklı olarak evresel arkadaşlık, belirli bir yaşam evresindeyken bağlantı kurduğumuz kişilerle aramızda olan ilişkidir. Mezun olurken, iş ararken, evlenirken, ebeveyn olmaya hazırlanırken, yas sürecindeyken ya da büyük bir karar alma arifesindeyken bizimle benzer deneyimleri paylaşan, bu nedenle ortak bir paydada buluşabildiğimiz kişilerdir. Ve bu süreçler geçtiğinde genellikle arkadaşlık ilişkimiz de zaman aşımına uğrar.

Dikkat: Kaçınılması gereken ilişkiler

Ele aldığımız tüm bu arkadaş türleri, işlevsel yani olumlu arkadaşlıklara örnek olarak verilebilir. Öte yandan ‘arkadaşlık’ gibi görünen ama aslında hiç de öyle olmayan birtakım ilişkiler de vardır. Ve onlardan kaçınmak iyi oluşumuz için oldukça önemlidir.

1. Tek taraflı ilişkiler

Tek taraflı bir ilişki, yalnızca bir kişinin arkadaşlığı başlatma, planlama, destekleme ve yönlendirme işlemlerini yaptığı; diğerinin ise sadece arkasına yaslanıp verim almayı beklediği bir tür toksik ilişkidir. Bir nevi alıcı-verici kişilerinden oluşur. Bu ilişkiyi kommensalizm ya da parazitizme benzetmek de mümkündür. Çünkü bir taraf fayda sağlarken diğer taraf zarar görür ya da etkilenmez. Oysa ki gerçek ve samimi bir ilişki, iki tarafı da beslemelidir.

2. Kararsız ilişkiler

Kararsız ilişkileri dengesiz olarak da yorumlamak mümkün. Çünkü, hem yüksek miktarda pozitiflik hem de aynı oranda olumsuzluklar içerebilir. Çok sık görüşüp mesajlaşırken, çok gülüp eğlenirken, an gelir konuşmamaya başlarız ve o ilişkinin içerisinde yeterince iyi hissetmediğimizi fark ederiz. Çok muhabbet tez ayrılık getirir de diyebiliriz. Bu tür ilişkiler bir öyle bir böyle dengesiz haller içerdiği için hem kendimiz hem de karşımızdaki kişi için gereğinden fazla yorucu olabilir.

3. Bağımlı ilişkiler

Bağımlı ilişkiler, dışarıdan yapıcı ve pozitif görünse de özellikle zaman ilerledikçe her iki taraf için de yıkıcı bir hal alabilir. Bağımlı ilişkilerde kişiler, birbirlerinin her ihtiyacını karşılamaya, her konuda destek almaya/vermeye o kadar odaklanırlar ki bireysel kimliklerini unutma noktasına gelebilirler. Sağlıklı sınırların olmadığı bu ilişki türünde her iki taraf da bunun sağlıklı bir ilişki olmadığını fark ederse ancak o zaman yapıcı bir bağ inşa edilebilir.

4. Toksik ilişkiler

Toksik ya da zehirleyici ilişkilerde bir taraf diğer tarafı mutsuz eder, yıpratır. Toksik ilişkiler, bir şekilde kendimizi kötü hissetmemize neden olur; kasıtlı veya kasıtsız olması fark etmez sonuçta karşımızdaki kişi çoğu zaman duygusal anlamda bize zarar verir ve enerjimizi tüketir. Bu ilişki türünü fark ettiğimiz anda uzaklaşmaya başlamak en iyisidir.

5. Sahte ilişkiler

Sahte ya da birçoğumuza tanıdık gelebilecek bir kavram olan ‘fake’ ilişkiler, görünüşte arkadaşlık gibi görünen ama aslında öyle olmayan ilişkilerdir. Sahte ilişkiler, yakınlık, sadakat, destekten tamamen uzaktır ve iyi hissettirmezler.

Tahmin ediyoruz ki tüm arkadaşlıkları ve ilişki türlerini okurken aklınızdan birçok isim geçmiş olabilir… İyi oluşunuzu desteklemek için kiminle aranızda ne tür bir ilişki olduğunu tanımlamanız önemlidir. 

İlginizi çekebilir: Arkadaşlarınıza bilimsel verilerle sarılın: Arkadaşlığın 10 olumlu etkisi

Kaynak: mindbodygreen

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale