Herkes biraz takıntılı mıdır: Zihninizde hiç susmayan o sesle nasıl barışabilirsiniz?

Siz de hazır cevap olamayanlardan mısınız? Mesela bazıları vardır, bir konuşma, bir tartışma sırasında öylesine hızlı ve net bir şekilde cevaplar ki karşısındakini, tartışma bittiğinde iki tarafın da duyulmadık, söylenmedik sözü kalmamış olur. Kesintisiz, doğal akışı olan bir pinpon maçı gibi seyredersiniz.

Bazılarıysa olay anında ne söylemek istediğini bilemez, bilse de bir araya getirip kendini istediği şekilde ifade edecek cümlelere dökemez. Adeta hızlı akan bir nehrin akışına kapılır, yer yer kayalara tutunarak yolunu belirler, yer yer akıntı yönünde savrularak akar, gider. Ne zamanki nehirden çıkılır, konu kapanır, muhatap artık karşısında değildir, o meşhur an gelir. Söyleyecekleri sonradan aklına gelmiş kişinin pişmanlık cümleleri: “Ah neden böyle demedim?” “Şöyle dediğinde yapıştıracaktım cevabı.

Tabii bu durum her zaman söylenememiş olanların pişmanlığı üzerine işlemez. Bir de şüphe vardır ki içi kemiren, o da bambaşka bir macera: “Hakkımda neden böyle düşündü?” “Bana nasıl böyle bir şeyle gelebildi, beni tanımıyor mu?” “Ben öyle birisi miyim?

Bu döngü bir kez başladı mı içinden çıkmak pek de kolay olmaz, en iyi yaşayan bilir. Aslında olay anında çözemediğimiz bir konuyu çözmek, sonuca ulaştırmak ve zihnimizin ajandasından çıkarmak gibi masum bir niyetle başlayan işleyiş, kısır döngüye girdiği andan itibaren sürekli tekrarları ile kişiyi stres sarmalına sokar.

Geçmişin geri getirilemeyeceği gerçeği bir yanda dururken, diğer yanda zihinde türeyen düşünceler çoğunlukla zaten çözüm odaklı değildir. Yaşanan olayın neden kendisinin başına geldiğini, bir daha gelirse bu konuda ne yapması gerektiğini, geçmişte yaşanan başka bir olayla benzerlik gösteriyorsa şayet sarmalın ikiye katlanmış hali ile neden sürekli benzer şeyler yaşadığını düşünmeye başlayan kişinin zihnindeki meşguliyetin, aslında gerçekte olanı çözmekle bir bağı kalmaz. Düşüncenin bizzat kendisi, esprili bir dille tarif edersem eğer, bağımsızlığını ilan etmiş, hayatta kalmaya çabalıyordur artık. Bunun sonucunda, zamanından, yaşam zevkinden çalınan, zihninin önemli bir kısmı sürekli tekrarlayan düşüncelerle bloke olmuş bireyin stresi ve stresin hem fiziksel hem zihinsel negatif etkileri tetiklenmiş olur.

Bu durumun psikolojideki adı ruminasyondur. Kişinin geçmişte kalmış bir problemi çözmek bahanesiyle, aslında gerçek bir aksiyon almadan konuyla ilgili durumunu, olası sebeplerini ve sonuçlarını tekrarlar halinde sürekli düşünmesi ve hatta etrafındakileri bunaltana dek her ortamda gündeme getirmesi olarak tarif edebiliriz bu hali.

Hepimiz farklı sebeplerle geçmişi biraz düşünürüz. Bu doğaldır. Bazen olan durumu anlamlandırma çabasıdır bu, bazıları için haklı olmak önemlidir ve bunun için bir güvence arayışı vardır, bazı insanlar sorun her neyse gelecekte tekrar etmesinden endişe ettiği için özellikle çözmek isterler, bazıları için sadece onaylanma hissini yaşamış olmak bile bu döngüye en başında girmelerini engelleyebilir. Her bireyin kendi önem derecesine göre bambaşka “keşke”leri vardır. Tüm bunların dozajı günümüzü, geleceğimizi, hayata bakışımızı, özetle yaşamlarımızı ne kadar etkilediği derecesinde önemlidir. Ruminasyonun gündelik hayattaki adı takıntılı veya kafada kuran olabilir.

Kafaya takma süresi arttıkça günlük yaşantıda önem teşkil eden konulara odaklanmak zorlaşabilir. Çözüme yönelik olmayan, kendini tekrar eden bu düşünceler çıkış noktasında bir değişiklik yaratmadığından, sorun edilen konu daha da büyüyecek ve negatif etkisi daha da artacaktır. Zamanla gelen yorgunluk ve yaşam akışında pozitif şeyleri fark edemeyecek kadar bir konuya takılı kalmış olmak hayata karşı negatif, daralmış bir algı oluşturup yeni konular için de ruminasyon döngüsüne girme tehlikesini oluşturacaktır.

İyi haber şu ki dikkati takıntı konusundan uzaklaştıran aksiyonlar alarak algı yönünü değiştirmek ve düzenli uygulanan meditasyon bu döngüden çıkmayı ve zihnin bu döngüyü yaratma eğilimini bırakmasına katkı sağlayabiliyor. Hatta bilimsel araştırmalar, özellikle meditasyon uygulayanların daha yüksek oranda olumlu sonuçlar aldığı sonucunu destekliyor.

Beyin tarama yöntemi ile yapılan araştırmalar meditasyon yapan kişilerin yeni düşünme biçimleri inşa edebildiklerini göstermiş. Tüm bu kafada kurma, bir konuya takılı kalma döngüsünü başlatan pişmanlığın ortaya çıkardığı suçluluk, kendini eksik, yetersiz, kabul görmemiş, anlaşılmamış hissetmek gibi duyumların, özellikle meditasyon sayesinde kendimize karşı şefkat hissetmemize olanak sağlayan, kendimizi affetmemize kapı açan kısmında güçlenme oluşturduğu ortaya çıkmış.

Beyinlerimiz deneyimlerine bağlı olarak değişebilir ve dönüşebilirler. Daha önce hiç meditasyon deneyimi olmayan veya birkaç kez meditasyon yapmış ve o vadedilen huzuru kolaylıkla yaşayamayıp vazgeçenlerdenseniz eğer, devam eden satırlar belki biraz daha fazla ilginizi çekebilir.

Takıntı çarkına girmiş düşüncelerinizden yorulduysanız ve meditasyondan destek almak istiyorsanız, bir anda huzurlu bir hal içine girip sakinleşemeyebilirsiniz. Ancak meditasyon sayesinde çamura saplanmış bir araba lastiği misali üzerinde patinaj çektiğiniz konunun size kendinizi ne kadar kötü hissettirdiğini fark edebilirsiniz.

Bu farkındalık sözde çözüm arayışı ile bataklığa daha fazla saplanırken, hayatınızın diğer alanlarına da çamur sıçramasını önleyebilir. Belki bir anda mükemmel hissetmeyebilirsiniz, ancak farkındalıklı meditasyon sizi stresten uzaklaştırıp direncinizi artırırken kendinize karşı daha anlayışlı, şefkatli ve affedici bir tavır sergilemenizi sağlayabilir.

Düzenli meditasyon ile sizi o kısır döngüye sokan durumlarla, dış faktörlerlerle, tavırlarla, düşünce biçiminizle tanışabilirsiniz. Tanıdığınız şey artık düşmanınız olmaktan çıkabilir, değiştirilebilir, yerine yenileri konabilir olur. Kendinizi o anlarda yakalamak kolaylaştığında, bedeninizde nasıl hislere sebebiyet verdiğini de gözleyebilir, zihninizle beraber bedeninizdeki gerginlikleri yumuşatma şansını da yakalayabilirsiniz. Tüm bunlar sayesinde en yüksek seviyesine ulaşmadan azalan stres, daha pozitif bir bakış açısını, yaşam deneyimini, kısacası ruminasyona zıt yönde olumlu, pozitif bir hali peşinden getirebilir.

Farkındalıkla görmek, yaşantımın her alanında en büyük destekçim. Ben dikkat vermeyi seçtikçe, keyifle, sürekli devam edeceği kesin bir yolculuk. Amacı ne zihni boşaltmak, ne de düşünce üretmek. Tam farkındalık; eylem ya da düşünce yoluyla şimdiki zamandan kaçınmadan ya da onu değişikliğe uğratmaya çalışmayı dilemeden yaşama halidir.

Bu yaklaşım dünyayla ilişkinizi kökünden değiştirebilir. Bu sayede size acı veren şeylerin etkisini azaltıp sevinçlerinizi, neşenizi yükseltebilirsiniz. Eğer enerjinizin düşük frekansta titreştiğini hissediyorsanız, yorgun, yaşam hevesi kırılmış, öfkeli, tükenmişseniz… Odaklanma ve zaman yaratmak sizin için sorunsa… Sizi rahatsız eden acı ve günlük olaylarla başa çıkmak zorlaştıysa… Zihninizin içi sürekli düşüncelerle kalabalıksa… Sakinleşip hoşça vakit geçirmeye, yaşadığınız anın tadını çıkarmaya, enerji seviyenizi yükseltmeye ihtiyacınız varsa…

Heyecanla vermek istediğim haber şu ki; pozitif bir yaşam deneyimi yaşamak ve bunu korumak isteyenlere destek olmak için 3 Ekim Cumartesi günü saat 11:00 de başlayacak ve takip eden 10-17-24-31 Ekim ve 7 Kasım tarihleri boyunca aynı gün ve saatte 6 hafta boyunca sürecek olan “Hazineni Fark Et” isimli online bir program hazırladım. Programın her buluşmasına online katılamayacak olsanız bile sorun değil, kayıtlarını sizin için müsait bir zamanda takip edebilirsiniz.

Hazineni Fark Et, kadim yoga yaşam felsefesi başta olmak üzere bakmak yerine görme halini yaşatacak içeriği, tüm dünyada bilinen, uygulanan ve pozitif sonuçları ile binlerce insanı peşinden sürükleyen bilgilerin, özenli bir harmanı.

Günlük yaşantınıza kolaylıkla katabileceğiniz meditasyon teknikleri, nefes egzersizleri, bakmak ve görmek arasındaki farklı deneyime kapı açan görsel içeriği ile bu eğitim;

  • Stres, acı ve günlük yaşamın zorluklarıyla daha rahat baş etmenize,
  • Rahatsız edici olaylarla zarafet ve sakinlikle başa çıkmanıza,
  • Bu anda tam olarak mevcut ve canlı olmanıza,
  • Terapötik etkileri ile stresin beden duyumlarınızdaki huzursuzluk veren etkilerinin azalmasına katkı olmak amacıyla tasarlandı.

Program içeriği hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, kaydolmak veya tanışmak isterseniz [email protected] adresimden bana ulaşabilir, hakkımda biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz @birceileyoga Instagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz.

İzninizle son olarak bundan önce gerçekleştirmiş olduğum programa katılanlardan gelen bir yorumu da dikkatinize sunmak istiyorum.

Bu programa başlarken “beklentim”; duygusal stresimi yönetebilmeyi öğrenmekti. Eğitimde aşama aşama ilerlerken, öğrendiğim teknikler sayesinde farkındalığımı nasıl artırabileceğimi ve bu hızlı yaşam akışına nasıl bir an olsun ara verip kendime odaklanabileceğimi ögrendim.

Gün akışında kendime verdigim bu molalar, bir yandan farkındalığımı artırırken, diğer yandan odaklanma ve konsantrasyon süremi de artırdı. Her hafta, bir ruh halinden diğerine geçtiğimi hissederken, alt yapıda bir sükunetin oluştuğunu fark ettim. Bu sakinlik, verdiğim tepkilere, gün akışına ve insani ilişkilerime yansıdıkça bu alanlarda da olumlu değişimler yaşamaya başladım. Bu pratikte hoşuma giden diğer bir nokta ise meditasyon çeşitliliği ve günlük hayata entegre etme kolaylığıydı. Yaptığım birçok işi zevk alarak yapmaya başladım mesela. Aslında “beklentilerin” ne kadar yorucu oldugunu anladım. Bunun yerine meraklı bir bakış açısı içerisinde olmak, olayları kabullenmemize veya olayların içerisindeki ilerleyişimize daha da fayda sağladığını anladım.

Ve son olarak, Birce, alanında kendini durmadan eğitmeye devam eden ögrenci ruhlu bir eğitmen. Aklınızdaki her soruya aydınlık getiren minik ayaklı bir kütüphane resmen. Işık saçan gülüşü, enerji saçan var oluşu, bizi de bu yöne davet ediyor. Bu vesile ile bana kattığın onca bilgi, ilim, teknik, pratik vb. şeyler için teşekkür ederim. Namaste.

İlginizi çekebilir: Senin kerteriz noktan nerede: Alınganlık ve beklentiler arasındaki bağ

Birce Sinem Tezer Yoga Eğitmeni
Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu ... Devam