X

Her zaman üretken olmak zorunda değiliz: Kendinize şefkatle yaklaşın

Uzun bir aranın ardından sizlerleyim yine. Bir süredir ne yazı yazıyor, ne kitap okuyor, ne de yeni açtığım ve son yazımda sizlerle paylaştığım Instagram hesabım ile çok fazla ilgilenebiliyorum.

Hepimiz böyle dönemlerden ara ara geçiyoruz öyle değil mi? Bir bıkmışlık, bir usanmışlık, belki de bir dönemlerin modası “tükenmişlik sendromu” yaşadığımızın adı… Çok normal değil mi peki bu? Sonuçta zor değil mi hepimizin, tüm insanlığın yaşadığı? 1 seneden fazla bir süredir dünyayı etkisi altına alan pandemi, doğamızı tahripten kaynaklanan doğal afetler, dünyamızın her gün biraz daha sona yaklaştığını görmek, sebepsiz yere canından olan çocuklar, kadınlar, gençler, masum insanlar…

E peki bizim sorunlarımız ne olacak? Dünyanın sorunlarını düşünüyoruz diye kendi sorunlarımıza, acılarımıza kafa yoramaz, üzülemez olduk adeta. Hatta kendi sevinçlerimizi bile yaşayamaz olduk. Sahi biz ne zaman sırf canımız istedi diye sosyal medyada saçma sapan bir video ya da sevdiğimiz bir şarkıyı paylaşabileceğiz dünyada olan felaketlerin arasından sıyrılıp?

Açıkçası benim tek yapmak istediğim gezip tozmak, arkadaşlarımla keyifli vakit geçirmek, en sevdiğim mevsim olan yaz mevsimini doya doya yaşamak. Dünyada bu kadar olay varken bencilce mi sizce bu isteklerim?

Daha önce bilmem kaç kere izlediğim Friends dizisini birkaç hafta önce yeniden izlemeye başladım mesela. Evde yapılacak o kadar iş dururken, ben onları yapmaya üşendiğimden, sırf vaktimi harcamak için 10 sezonunun neredeyse tüm repliklerini ezbere bildiğim bir diziyi yeniden izliyorsam eğer, burada bir gariplik olmalı. Konfor alanımdan çıkmak istemediğimi gösterme yöntemimdir bu belki de benim, kim bilir.

Bir dağınıklık, bir boşvermişlik, bir bıkkınlık geldi hayatıma. Hayatın yalnızca keyifli taraflarını yaşayıp, konu hayatın gerçek sorumluluklarına gelince (evi toplamak gibi küçük örneklerden, dünya sorunları gibi büyük örneklere kadar birçok şey sıralanabilir bu konuda) bir umursamazlık yaşıyorum adeta.

Yazı yazmam gerekiyor mesela, hayatımda en keyif aldığım şeylerden birini “yapmam gerekiyor” yani. Ne şanslıyım ki yazılarımı yayınlayan 2 internet sitesi var ve benim de onlara karşı bir sorumluluğum var, en azından ben böyle hissediyorum. Ama bana göre bir sorumluluk ya işte o, belki de bu sebepten dolayı yapamıyorum, 1 aydan fazla bir süredir yazı yazamıyorum.

Aklıma konu gelmiyor. Halbuki benim gibi yazma tutkusu olan insanların aklında her zaman bir konu vardır inanın. Biri dilediğimizi yazabildiğimiz bir platform (Uplifers), diğeri Kıbrıs’ta çok yeni kurulan çevre bilinci, doğa ile ilgili haberler aktaran ve yeşil bir dünyanın mümkün olduğunu okuyucularına anlatan bir internet sitesi. Yani her ikisi için de yazılacak o kadar çok konu var ki aslında. Ama ben belki üzerimde bir sorumluluk olduğu için, belki yazın gelişinden, belki ülkemizde mekanların açılmış olmasından ve aylar sonra dışarı çıkabiliyor olmanın verdiği özgürlükle, belki hafta sonları denize koşuyor oluşumdan dolayı ve akşamları da yeme-içme ile harcadığım için kalan zamanlarımda üretkenlikten tamamen yoksun bir dönem yaşıyorum şu aralar.

Halbuki sizce de tam da böyle bir dönemde artmaz mı bir insanın fikirleri, düşünceleri, hayalleri? Herkesin öyle olmuyormuş demek ki. Bunun sonucunda ise ben, sanki kendimden başka hayata hiçbir katkım yokmuş gibi hissediyordum bir süredir. Kendime kızıyordum bu yüzden, ama bu durumu düzeltmek için de bir adım bile atmıyordum açıkçası. Çok fazla yüklendiğim halde kendime, bununla ilgili herhangi bir faaliyette bulunmayı reddettim adeta. Anlayacağınız yine bir umursamazlık hali…

Geçen hafta psikoloğum (evet, terapi alıyorum ve imkanı olan herkesin de almasını öneririm) kendime çok fazla yüklenmemem gerektiğini tatlı bir dille anlattı ve hak verdim ona. Zor günlerim olmuştu benim de elbet. Şu an keyfim yerinde, rahat bir hayatım var diye tüm hareketlerim dört dörtlük olacak değildi ya. Verimsiz bir dönemden geçiyorsam eğer, onu da doya doya yaşamalıydım elbette, tabii fazla uzatmadan.

Buna benzer dönemler geçirmişsinizdir birçoğunuz. Benim ilk değildi, son olmayacağını da çok iyi biliyorum. Hayat tüm güzelliklerine rağmen oldukça zor çünkü. Ve lütfen bilin ki herkes için farklı zorlukta. Karşınızdaki birinin kötü niyetli olmadığı halde, yanlış bir hareketini görürseniz eğer, yargılamadan önce nedenini bir düşünün ve konuşun onunla.

Bugünkü yazımda amacım aslında, hayatta her ne yaşarsanız yaşayın, hangi duygu içerisinde olursanız olun hepsinin gelip geçici olduğunu unutmayın sakın demekti. Başkalarına zarar vermediğimiz sürece, tembel de, mutsuz da asosyal de olmaya hakkımız var çünkü. Önemli olan bunun için sadece biraz zamana ihtiyacımız olduğunu ve bu zamanı çok uzatmamak gerektiğini unutmamak.

Hadi tam da ihtiyacımız olan bir şarkı ile yapalım bugün kapanışı. Sağlıkla huzurla dolu günlere…

İlginizi çekebilir: Eco Mind Cyprus ile ekolojik yaşam: Çevre bilinci, sürdürülebilirlik, ekoloji

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale